İsrail’de Delta varyantının etkisiyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında vaka sayıları artarken, Tel Aviv yönetimi üçüncü doz aşı ile salgının önünü almayı amaçlıyor.
Yaklaşık 9,3 milyon nüfusa sahip İsrail’de Kovid-19 salgını aşılama sayesinde haziran ayı başında büyük ölçüde kontrol altına alınmış ve birçok kısıtlama kaldırılmıştı.
Öyle ki haziran başında günlük vaka sayıları 20’nin altına düşmüş, aktif vaka sayısı da 200’e kadar gerilemişti.
Bu sayede ülkede 19 Nisan’da açık alanlarda, 15 Haziran’da da kapalı alanlarda maske takma zorunluluğu bile kaldırılmıştı.
Delta varyantı her şeyi tersine döndürdü
Günlük vakalardaki düşüş nedeniyle birçok hastane Kovid-19 yoğun bakım ünitelerini kapatırken ülkede hayat büyük ölçüde normale dönmüştü.
Ancak, ilk kez Hindistan’da tespit edilen ve dünyada hızla yayılan Delta varyantı İsrail’de de salgının gidişatını olumsuz etkiledi.
Vakalardaki yükseliş nedeniyle 24 Haziran’dan itibaren kapalı alanlarda maske takma zorunluluğu yeniden uygulanmaya başladı, kısıtlamaların bazıları tekrar yürürlüğe sokuldu.
Ülkede günlük vaka sayısı dün 11 bini aşarak salgının başladığı Şubat 2020’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Salgının yeniden artışa geçmesi nedeniyle sağlık sektörü üzerindeki yük tekrar artmaya başladı.
AA ekibi, Batı Kudüs’teki Sharee Zedek Hastanesinin Kovid-19 yoğun bakımındaki mücadeleyi görüntüledi.
Kovid-19 yoğun bakım üniteleri yeniden açıldı
Batı Kudüs’teki en büyük hastanelerden biri olan Sharee Zedek’te daha önce kapatılan Kovid-19 yoğun bakım ünitesi vakalardaki artış nedeniyle yeniden açılmış.
Hastanenin yaklaşık 120 yatak kapasitesine sahip Kovid-19 yoğun bakım ünitesinde ağır durumdaki 30 hasta bulunuyor.
Sağlık çalışanları, tüm dünyada olduğu gibi bu hastanede de hastaları hayatta tutabilmek ve iyileştirmek için yoğun çaba sarf ediyor.
“Ağır hastaların büyük bölümünü aşı olmayanlar oluşturuyor”
Sharee Zedek Hastanesi Kovid-19 Birimi Direktörü Dr. David Catz, Kovid-19 salgını ve aşıya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
İsrail’de Delta varyantının etkisiyle salgının yeniden yayıldığını ve hasta sayısında artış yaşandığını belirten Catz, “Hasta sayısı artmasına rağmen ilk üç dalgada olduğu gibi durumu ağır olan hasta sayısında ciddi artış görmüyoruz. Bunun insanların ellerini yıkaması, maske takmaları ve aşı olmaları gibi birçok nedeni var. Hastanemizde durumu ağır veya kritik olan hastalarımızın büyük çoğunluğunu aşı olmayanlar oluşturuyor.” dedi.
Aşı olmanın önemine vurgu yapan Catz, aşının Kovid-19 salgınını önleme stratejisinin bir parçası olduğuna işaret etti.
İsrailli doktor, “Sanırım toplumsal bağışıklığı oluşturmak ve yükü azaltmayı düşünüyoruz. Ağır hastalığı önlemede olduğu gibi (toplumsal bağışıklıkta) bu seviyeyi göremiyoruz. Tabii hastalığın ağır geçirilmesini önlemek oldukça önemli. Baş ağrısı çekmek veya yorgun hissetmek, yoğun bakım ünitesine yüksek oksijen akışıyla gelmek, entübe olmak ya da hayatını kaybetmek kadar önemli bir durum değil. Biz bunu önlemeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Catz, kanser hastaları veya bağışık sistemi zayıf olan risk altındaki kişilere Kovid-19 aşısının üçüncü dozunu yaptırmaları tavsiyesinde bulundu.
Vaka sayıları artsa da ağır hasta sayısı düşüyor
Ülkede salgın yayılmaya devam ederken Kovid-19 aşısının üçüncü dozunun uygulandığı kişi sayısı da giderek artıyor.
Daha önce kademeli olarak farklı yaş gruplarına üçüncü doz yapılmasına karar veren İsrail yönetimi, son olarak 29 Ağustos’ta 12 yaş üstü kişileri bu gruba eklemişti.
Sağlık Bakanlığının verilerine göre, ülkede şu ana kadar 5 milyon 995 bin kişiye Kovid-19 aşısının birinci, 5 milyon 494 bin kişiye ikinci, 2 milyon 350 bin kişiye de üçüncü doz aşı yapıldı.
Ülkede her ne kadar vaka sayıları artsa da durumu ağır olan hasta sayısındaki düşüş ise dikkati çekiyor.
Aktif vaka sayısı 90 binin üzerine çıkarken, geçen hafta 700’ü aşan ağır hasta sayısı 666’a kadar geriledi.
İsrail’de bugüne kadar 7 bin 90 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı da 1 milyon 88 bini aştı.