Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında 26 Ocak’ta, İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti.
- Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti
İsrail’in 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlaliyle ilgili olarak, UAD, Tel Aviv yönetiminin Gazze’de Filistinlilerin içinde bulundukları olumsuz yaşam koşullarına karşı acilen ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımların sağlanmasını istedi.
UAD, bunun mümkün kılınması için İsrail’in acil ve etkili önlemler almasına hükmetti.
UAD kararının ardından İsrail’in Gazze’ye girişine izin verdiği tır sayısı yüzde 40 azaldı
Gazze Şeridi’ni işgal eden İsrail ordusu, bölgeyi üçe bölmüş durumda. Bölünen yerlerde İsrail ordusunun kontrol noktaları bulunuyor. Bu noktalardan insani yardımlar dahil İsrail’in izni olmadan geçişlere müsaade edilmiyor.
İsrail, izni olmadan geçirilmek istenen her şeyi vurmakla tehdit ederken, söz konusu izni alıp koordinasyonu sağlayan BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) Gazze Şeridi’nin kuzeyine gitmeyi bekleyen yardım konvoyuna dahi 5 Şubat’ta denizden ateş açtı.
AA muhabirinin BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (UNOCHA) şubat başında yayımladığı verilerden yaptığı derlemede, UAD’nin sivillere insani yardım ulaştırılması yönündeki açık hükmüne rağmen 26 Ocak’tan sonra Gazze Şeridi’ne giren yardım tırlarının sayısının azalması dikkati çekiyor.
UAD kararının alındığı 26 Ocak’tan önceki iki hafta boyunca Gazze’ye ortalama günde 156 yardım tırı girdiği, 26 Ocak’tan sonraki 11 güne ilişkin BM verilerine bakıldığında ise izin verilen yardım tırı sayısının günlük ortalamasının yalnızca 93 olduğu görülüyor.
Buna göre İsrail, UAD kararlarının ardından Gazze’ye insani yardım için girebilen tır sayısını yüzde 40 azalttı.
Bu nedenle Gazze Şeridi’nde temel ihtiyaç malzemelerinin yanı sıra ilaç ve sağlık malzemeleri krizi de en üst seviyeye çıktı.
İsrail’in 7 Ekim’de başlattığı saldırı öncesi ablukaya rağmen Gazze’ye giren günlük yardım tırı ortalaması 500 civarındaydı.
BM, kıtlık için uyarıyor
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, 5 Şubat’taki açıklamasında, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) ocak ayında Gazze’nin kuzeyi için planladığı yardım operasyonlarının 61’inden sadece 10’unu gerçekleştirebildiğini, diğerlerinin İsrail tarafından engellendiğini bildirdi.
Sözcü, hastane ve sağlık tesislerine yardım misyonlarının da İsrail güçleri tarafından çoğunlukla engellendiğini vurguladı.
BM, İsrail’in yoğun saldırısı altındaki Gazze Şeridi’nde 2,2 milyon kişinin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor.
BM’ye göre, Gazze’de 378 bin kişi Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) ölçeğine göre “felaket” olarak adlandırılan 5. seviye, 939 bin kişi de “acil durum” olarak bilinen 4. seviye açlıkla karşı karşıya bulunuyor.
İsrail öldürmekten de vazgeçmedi
BM’nin en yüksek yargı organı UAD’nin hükümlerine rağmen Tel Aviv yönetimi, şu ana kadar kararlara uyduğunu gösteren herhangi bir adım atmadı.
Aslında Gazze’den gelen raporlar İsrail’in 26 Ocak’tan sonra dahi şiddeti her geçen gün artırdığını, sivilleri bombalamayı sürdürdüğünü ve insani yardımların birçoğunun girişini de engellediğini gösteriyor.
Tel Aviv yönetimine bağlı güçler, UAD’nin İsrail’e yönelik ihtiyati tedbir kararları almasından bu yana Gazze Şeridi’nde yalnızca 13 gün içinde 1625 Filistinliyi öldürdü, en az 2 bin 660’ını da yaraladı.
Gazze Şeridi’ndeki hastanelerin birçoğunu bombalayan, işgal eden ve işlevsiz hale getiren İsrail, bu eylemleri nedeniyle soykırım ve savaş suçlarıyla suçlanmasına rağmen UAD’nin kararından sonra da Gazze’deki Nasır Hastanesi dahil olmak üzere çok sayıda sağlık merkezini vurdu.
Zorla yerinden edilenlerin yığıldığı Refah bölgesine saldırı hazırlığı
Yaklaşık 2,3 milyon kişinin yaşadığı Gazze Şeridi’nde yaklaşık 2 milyon Filistinli zorla yerinden edildi. Yerinden edilenlerin büyük bir kısmı Gazze Şeridi’nin güneyinde Mısır sınırında yer alan Refah kentine sığındı.
İsrail saldırılarından önce yaklaşık 280 bin kişinin ikamet ettiği Refah’ın nüfusu bugün itibarıyla 4 kattan fazla artarak 1,2 milyonu aşmış durumda.
Yeterli konut olmaması nedeniyle bu Filistinlilerin büyük çoğunluğu derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor. İsrail yönetimi şimdi de Refah’a kara saldırıları başlatacağının sinyalini veriyor.
Mahkemenin Soykırım Sözleşmesi’nin 2. Maddesi uyarınca soykırım teşkil edebilecek eylemlerin durdurulmasına dair kararına rağmen İsrail’in, saldırılarını, yerinden edilen 2 milyon Filistinlinin yarısından fazlasının sığındığı ve Tel Aviv’in “güvenli alan” ilan ettiği güneydeki Refah kentine doğru genişlettiği görülüyor.
Hem Başbakan Binyamin Netanyahu hem Savunma Bakanı Yoav Gallant, geçen hafta Refah’a kara saldırısı niyetlerini açıktan duyurdu.
Refah, aylardır İsrail güçlerinin hava saldırılarına maruz kalıyor ancak beklenen yeni kara saldırısı, Gazze Şeridi’nde sivillere karşı devam eden saldırılarda yeni trajedilerin yaşanacağına ilişkin endişelere neden oluyor.
UNOCHA, 2 Şubat’taki raporunda, Refah kentinde durumun “patlama noktasına” ulaştığı uyarısında bulundu. Kurum ayrıca, 5 Şubat’ta da Gazze Şeridi’ndeki saldırılar şiddetlenirken yiyecek, su, barınak ve ilaç sıkıntısı çeken Filistinli sivillerin hala Refah’a akın ettiğini duyurdu.