İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesinde gözler yargının yetkilerini kısıtlayan yasayı değerlendirecek Yüksek Mahkeme’ye çevrildi.
İsrail Yüksek Mahkemesi, yılbaşından bu yana siyasi ve toplumsal muhalefetin yoğun tepkisini çeken ve kitlesel protestolara neden olan yargı düzenlemesi kapsamındaki “Akla Yatkınlık Yasası”na karşı itirazları dinlemek için toplandı.
Mecliste temmuz ayında onaylanan ve hükümet kararları üzerindeki yargı denetimini ortadan kaldıran yasanın değerlendirileceği tarihi oturuma, 15 Yüksek Mahkeme yargıcının tümü katılıyor.
Mahkemedeki oturum, İsrail televizyonlarından da canlı yayınlanıyor. Ancak oturumdan hemen bir karar çıkması beklenmiyor.
Yargı düzenlemesi karşıtı protesto grupları, Yüksek Mahkeme’ye yasayı iptal etme çağrısı yapmak için dün akşam Batı Kudüs’teki Yüksek Mahkeme’nin önünde gösterisi yapmıştı.
Akla Yatkınlık Yasası
“Akla uygunluk standardı” şeklinde ifade edilen hukuki terim, hükümetin aldığı bir kararın makul görülmediği durumlarda Yüksek Mahkeme’ye bu kararı bozma yetkisi veriyor.
Buna göre, “akla uygun olmayan” bir karar, “kamu yararını yeterince dikkate almadan orantısız bir şekilde siyasi çıkarlara odaklanan karar” olarak tanımlanıyor.
Mecliste çoğunluğu oluşturan koalisyon hükümeti, yargı düzenlemesine karşı büyüyen siyasi ve toplumsal muhalefete ve kitlesel protestolara rağmen bu yasayı 24 Temmuz’da Meclisten geçirdi.
Hükümet, bu yasa değişikliği ile Yüksek Mahkeme’nin hükümetin kararlarını bozma yetkisini elinden aldı.
Tasarının yasalaşmasından önce İsrail yargısı, hükümetin kararlarını, “Temel Kanunlara” aykırılık gerekçesiyle bozma yetkisine sahipti.
Ancak ilk adım sayılan bu yasa tasarısının dışında hükümet, yargı düzenlemesi kapsamındaki diğer yasa tasarılarını da geçirerek yargının yürütme üzerindeki etkisini tamamen kırmayı amaçlıyor.
Bu nedenle Yüksek Mahkeme’nin bugün başlattığı itirazları değerlendirme süreci, yargı düzenlemesinin geleceği bakımından belirleyici ve kritik öneme sahip.
Mahkeme yasayı iptal edebilir mi?
Anayasası bulunmayan İsrail, yarı-anayasa niteliğindeki 13 maddelik “Temel Kanunlar” ile yönetiliyor. Yüksek Mahkeme, Meclisin çıkardığı yasaları bu Temel Kanunlara aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edebiliyor.
Yüksek Mahkeme’ye yasanın iptali için başvuran yargı düzenlemesi karşıtları, söz konusu yasayla “sistem değişikliği yapıldığı, İsrail’in demokratik yapısına darbe vurulduğu, bu nedenle düzenlemenin Mecliste salt çoğunlukla kabul edilerek yargı denetiminden muaf tutulamayacağı” değerlendirmesinde bulunuyor.
Yüksek Mahkeme’nin bugüne kadar Temel Kanunlarda yapılan değişikliklere müdahale etmediğine işaret eden hükümet, bu bakımdan yargı düzenlemesi paketinde onaylanan Temel Kanun değişikliklerini de Mahkeme’nin iptal edemeyeceğini savunuyor.
Yasanın iptali için Yüksek Mahkeme’ye sunulan itiraz dilekçelerinde yasaya üç ana itiraz öne çıkıyor.
Buna göre, öncelikle Akla Yatkınlık Yasası, anayasaya uygun olmayan anayasal değişiklik olarak görülüyor.
İkinci olarak ise söz konusu yasa, Yüksek Mahkeme’nin, makul olmayan kararları iptal etme yetkisini sınırlandırarak, Meclisin yasa çıkarma yetkisinin kötüye kullanılması anlamına geliyor.
Üçüncü itiraz ise Akla Yatkınlık Yasası’nı geçirmedeki usul kusurları olarak öne çıkıyor ve bu yasa değişikliğinin iptalini haklı kılıyor.
Yüksek Mahkeme’nin yasayı iptal etmesi ve hükümetin de buna itiraz etmesi halinde ülkedeki krizin anayasal boyuta taşınacağı yorumları yapılıyor.
Adalet Bakanı: “Meclisin statüsüne ölümcül bir darbe”
Mahkeme oturumunda, Meclis Anayasa, Hukuk ve Adalet Komisyonu Başkanı ve yargı düzenlemesinin mimarlarından biri olan Milletvekili Simcha Rothman da dinleniyor.
Rothman, oturum başlamadan önce X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, “Meclis, kendisinin ayaklar altına alınmasını alçakgönüllü bir şekilde kabul etmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Yariv Levin ise Yüksek Mahkeme’nin düzenlediği oturumun “yetkisi dahilinde olmadığını” savunarak, bunun “demokrasiye ve Meclisin statüsüne ölümcül bir darbe” teşkil ettiğini ileri sürdü.
Levin, şöyle devam etti:
“İsrail’de hukuk piramidinin en üstünde yer alan Temel Kanunların geçersiz kılınması ve başbakanın görevden alınması ihtimaline ilişkin tartışmalar, halkın egemenliğine vurulan ölümcül bir darbedir.”
Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesi
İsrail’de 2022’nin son günlerinde göreve başlayan Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümeti aşırı sağcı ve aşırı dindar partileri içinde barındırıyor.
Netanyahu’nun hükümeti kurduğu süreçte koalisyon anlaşmalarının en önemli kısmını, başta söz konusu yargı reformu olmak üzere yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesi ve aşırı sağcı isimlere yönetimde kritik görevler verilmesi gibi maddeler oluşturuyordu.
Adalet Bakanı Yariv Levin, Netanyahu koalisyonunun göreve gelmesinin hemen ardından 5 Ocak’ta, yargının yetkilerini sınırlandıran, yüksek yargı mensuplarının atamaları üzerindeki etkisini azaltan, yürütme üzerindeki denetimini ortadan kaldıran ve yargının bazı yetkilerini Meclise devreden kapsamlı bir “yargı reformu” planladıklarını duyurmuştu.
Hükümetin destekçileri, “seçilmiş siyaset kurumunun iradesine karşı kontrolsüz güçle donatılmış yargıyı dizginlemek” için söz konusu “reforma” ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.
Yargı paketinin karşıtları ise düzenlemenin “İsrail’de yürütme gücü üzerindeki tek etkili denetimi ortadan kaldırarak sivil özgürlüklere, ekonomik refaha ve ülkenin uluslararası imajına zarar verdiğini” düşünüyor.
Genellikle “yargı düzenlemesi” olarak anılan hukuki plan, İsrailliler arasında siyasi bakış açılarına göre “yargı reformu”, “yargı darbesi” veya “yargının ele geçirilmesi” gibi farklı tanımlamalarla ifade ediliyor.