İsrail’de, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun krize neden olan “yargı reformu”nu erteleyerek, ülkeyi yangın yerine çeviren göstericilere kısmen boyun eğmesine rağmen, “sokağın tansiyonu” hala yüksek görünüyor.
Netanyahu, pazartesi akşamı yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, “Ulusal sorumluluk gereği ve ulusun bölünmesini önleme amacıyla daha geniş bir uzlaşıya varmak için yargı reformunun ikinci ve üçüncü oturumlarını, Meclisin gelecek döneminde yapma kararı aldım.” ifadeleriyle düzenlemenin ertelendiğini duyurdu.
Muhalefet de Netanyahu’nun kararından memnuniyetini dile getirirken, düzenlemenin tamamen durdurulmasını isteyen ve “sokağı bırakmamakta” ısrar eden göstericiler ise bugün (salı) ve cumartesi için protesto çağrısında bulundu.
Netanyahu’nun açıklamalarının hemen ardından, Tel Aviv’deki gösterileri organize eden gruplar, yaptıkları yazılı açıklamada, “Diktatörlüğe karşı direniş liderleri, ülke çapındaki mücadele kapsamında halkı gün boyu protestolar için Kaplan Caddesi’ne davet ediyor.” ifadesini kullandı.
Gösteriyi düzenleyen gruplar kimlerden oluşuyor?
İsrail’i adeta kasıp kavuran gösteriler, “Yargı darbesine karşı mücadele merkezi” çatısı altında başlasa da eylemleri düzenleyenler arasında Mayıs 2020 – Haziran 2021’de 35. İsrail hükümetine başkanlık ettiği dönemde Netanyahu karşıtı protestolarda aktif olan solcu örgütler yer alıyor.
Gösterilere öncülük eden gruplardan, Schwarzmann ailesine mensup 4 kardeşin kurduğu “Siyah Bayraklar Hareketi” dikkati çekiyor.
Ülkede yayın yapan Kanal 13, daha önce bu hareketin eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’a bağlı Ulusal Sorumluluk Derneği tarafından finanse edildiğini açıklamıştı.
Netanyahu hakkındaki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle yargılanmasının hızlandırılmasını isteyen “Suç Bakanı Hareketi” (Crime Minister), de 2020’de, 6 aydan uzun bir süre, cumartesi günleri Siyah Bayraklar grubu eşliğinde Netanyahu’nun istifa etmesi talebiyle gösteriler düzenledi. Söz konusu hareket, son eylemlerde de ön plana çıktı.
İsrail’de Yüksek Mahkemeye sık sık dilekçe sunan, devlet çalışanlarının kamu yönetimiyle bağdaşmayan tutumlarını araştıran ve iyi yönetim hususunda yıllık sempozyumlar, aktiviteler organize eden “İsrail’de Kaliteli Yönetim Hareketi” de bu eylemlerde yer aldı.
Eylemlere farklı sektörlerden katılım
Her cumartesi düzenlenen gösterilere çeşitli sektörlerden de katılım oldu.
Bunlar arasında, muhalif kesimden üniversite öğrencileri, akademisyenler, işadamları, özel sektördeki şirketler ve yüksek teknoloji çalışanlarından bazı gruplar dikkati çekti.
Ayrıca sivil kıyafetli askerler (askeri savcılık, 19 Mart’ta askerlerin sivil kıyafet giyme şartıyla gösterilere katılmasına bir sakınca olmadığına karar vermişti) ile İsrail dışında Berlin, Roma, Londra, New York, San Francisco, Boston ve Washington gibi kentlerdeki İsrailliler de gösterilere katıldı.
Göstericiler talepleri
Göstericiler, oylama için Meclise sunulan yargı düzenlemesi durdurulmasını istiyordu.
Buna karşın iktidardaki koalisyon ise Meclisin kış dönemi bitmeden, 2 Nisan’dan önce söz konusu yargı düzenlemesin onaylanmasını planlıyordu.
Protestocular, planı “yargı darbesi” şeklinde nitelendirerek, bunun “İsrail demokrasisi için sonun başlangıcı” anlamına geldiğini ifade ediyordu.
Göstericiler, yargı düzenlemesinin hayata geçirilmesi durumunda, Başbakan Netanyahu’nun yolsuzluk davasının seyrini etkileyeceğini değerlendiriyor.
Protesto fitilinin ateşlenmesi ve sonrasındaki gelişmeler
Gösteriler, Adalet Bakanı Yariv Levin’in, 5 Ocak’ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olmasını öngören bir “yargı reformu” planladıklarını duyurmasının ardından başladı.
Adalet Bakanı’nın açıklaması, Netanyahu hükümetinin Aralık 2022’nin sonlarında yemin ederek göreve başlamasından birkaç gün sonra gerçekleşti.
Protestolar, Netanyahu’ya ve yönetimine karşıtlığıyla bilinen bazı örgütlerin tepkisiyle başladı. Ardından çok geçmeden başka grup ve örgütlerin yanı sıra İsrail toplumundan geniş kesimler de gösterilere katıldı.
İsrail genelinde cumartesi günleri, yaklaşık 250 bin kişinin katıldığı tahmin edilen gösterilerin, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve muhalefet liderlerinin “yakın bir iç savaş uyarısının” gölgesinde, keskin bir toplumsal bölünmeyi ifade ettiği şeklinde yorumlandı.
Protestolar ayrıca Hava Kuvvetleri ile istihbarattaki yedek subayların birliklerindeki görevlerini sürdürmemeleri durumuna yol açtı. İsrail Hava Kuvvetleri’nin yanı sıra özel kuvvetler ve istihbaratta görevli yüzlerce yedek subay, insansız hava aracı operatörü yedek askerler, Yüksek Mahkeme’nin zayıflatılması halinde birliklerindeki görevlerini sürdürmeyeceklerini açıkladı.
Bu gelişmelerin ardından Savunma Bakanı Yoav Gallant, ülkede siyasi krize ve kitlesel protestolara yol açan tartışmalı yargı düzenlemesinin durdurulması için hükümete çağrıda bulunduktan bir gün sonra, 26 Mart’ta Başbakan Netanyahu tarafından görevden alındı.
Bazı belediye başkanları da 27 Mart’ta yargı düzenlemesine tepki olarak Başbakan Netanyahu’nun Batı Kudüs’teki ofisinin önünde açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.
İsrail Havalimanı Çalışanları Sendikasının, hükümetin yargı düzenlemesini askıya almaması üzerine Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanında greve gittiklerini duyurmasının ardından bazı uluslararası hava yolu şirketleri İsrail’e uçuşları iptal etti.
ABD yönetimi de İsrail’de yaşanan olaylarla ilgili derin endişe duyduğunu açıklayarak bir anlaşmaya varılması çağrısında bulundu.
Tüm bu gelişmelerden sonra Başbakan Netanyahu, 27 Mart’ta ülke çapında kitlesel protestolara ve grevlere neden olan yargı düzenlemesini ertelediğini; kararı memnuniyetle karşılayan muhalefetle diyaloğa başlandığını açıkladı.