İsrail, 1994’te Filistin özerk yönetiminin kurulmasının ardından binlerce Filistinli aileyi birleştirmeyi kabul etse de Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 2009’da göreve başlamasının ardından bu yöndeki kararlar durduruldu.
Böylece Batı Şeria veya Gazze Şeridi’nde yaşayan bir Filistinli, Filistin asıllı olsa bile diğer ülkelerde ikamet eden herhangi bir kimseyle evlenmesi halinde çiftlerin Filistin topraklarında bir arada yaşamaları neredeyse imkansız hale geldi.
Filistin Yönetimi, Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi’nde doğum ve ölümleri kaydetme ve hasarlı kimlik kartlarını değiştirme dışında, Filistin nüfus kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapma yetkisine sahip değil.
İsrail, 1967 savaşı sırasında Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilerin hukuki varlığını tanıyor. Bu bağlamda, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler ister Filistin asıllı olsun ister başka bir uyruktan olsun, herhangi biriyle evlendiklerinde hukuki olarak aile birleşimleri İsrail engeline takılıyor.
İsrail’in söz konusu politikasının bazı mağdurları son zamanlarda sosyal medyada başlattıkları “Aile Birleşimi Hakkımdır” kampanyasıyla harekete geçti ve Batı Şeria’nın Ramallah kenti ile Gazze Şeridi’nde oturma eylemleri düzenledi.
“Aile Birleşimi Hakkımdır” platformundan Filistin asıllı Ürdünlü 35 yaşındaki Diyana Kaddura, Ramallah’taki evinde konuk ettiği AA ekibine yaşadıklarını anlattı.
Özgürlükten yoksun geçen 10 yıl
Kaddura, ilk defa 2011’de İsrail’den aldığı turist vizesiyle Ürdün’den işgal altındaki Batı Şeria’ya giriş yaptı.
Daha sonra Batı Şeria’nın orta kesiminde yer alan Ramallah kentinde Filistinli bir genç ile evlenen Kaddura, şimdi 2 çocuk annesi olmasına rağmen hala Filistin kimliğine sahip değil.
Yaklaşık 10 yıl önce Filistin kimliği almak için İsrail makamlarına başvuran Kaddura, dosyasının hala sonuçlanmadığına işaret ederek, “Ürdün’den Filistin’e İsrail vizesi ile geldim ve vizemin süresi yıllar önce doldu. Burada evlendim ama on yıldır hukuka aykırı mukim sayılıyorum.” dedi.
Kaddura, “Bu durumdan olumsuz bir şekilde çok etkilendim. Herhangi bir kimliğim yok. Bu her şeyi etkiliyor. Özgürlükten yoksun bırakıyor. Özellikle de şehirler ve uluslararası seyahatten yoksun bırakıyor.” ifadelerini kullandı.
Şehirde hapis hayatı yaşamak
Yaşadıklarının bir nevi hapis hayatı olduğuna vurgu yapan Kaddura, “Bir kişinin ailesini ziyaret etmesi ve ziyaret edilmesi en insani hakkıdır. Kimse bizi ziyaret etmiyor ve biz kimseyi ziyaret edemiyoruz.” dedi.
Kaddura, bu durumdan dolayı Eriha dışındaki hiçbir Filistin kentini ziyaret edemediğine vurgu yaparak, İsrail askerlerinin Batı Şeria’nın her yerinde yoğun bir şekilde bulunduğunu, bunun da kendisini her an durdurulma korkusuyla karşı karşıya getirdiğini belirtti.
Kaddura, “Askerlerin bulunduğu yerlere ve kontrol noktalarına uzak duruyorum. Onları gördüğümde korkuyorum. Özellikle de kimlik sorduklarında.” dedi.
Sosyal medyadaki “Aile Birleşimi Hakkımdır” platformunun birkaç ay önce kurulduğunu anlatan Kaddura, bu platform sayesinde yaşadıkları sıkıntıların ve acıların bilinmeye başladığını kaydetti.
Kaddura, Cezayir, Tunus, Mısır, Suriye ve Ürdün başta olmak üzere, onlarca ve hatta yüzlerce farklı uyruktan insanın evlilik yoluyla Batı Şeria’da yaşadıklarına dikkati çekerek, İsrail makamlarının bu insanların hukuki varlığını tanımadığını vurguladı.
Acı hikayeler
“Aile Birleşimi Hakkımdır” platformunun sayfasında, aile birleşimi hukuki olarak İsrail engeline takılan onlarca Batı Şeria ve Gazzeli ailenin hikayelerine yer veriliyor. Sayfada yer alan bilgilere göre en az 22 bin kişi bu durumun düzelmesini bekliyor.
Adı belirtilmeyen Cezayir asıllı bir kadının Batı Şeria’da yaşayan Filistinli bir gençle evlilik hikayesine yer verilen sayfada, Cezayirli kadının halihazırda Ürdün’de yaşadığı ve Batı Şeria’ya giremediği belirtiliyor.
Bir yılı aşkın bir süredir eşinden ayrı kalan Cezayirli kadın, Ürdün’de bulunduğu süre içerisinde birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını ifade ediyor.
Sayfada Cezayirli kadının şu sözlerine yer veriliyor: “Sadece eşlerimizi Filistin’den seçtiğimiz için çocuklarımızla birlikte hem psikolojik hem zihinsel hem de fiziksel işkence görüyoruz.”
Yasak, İsrail’in siyasi kararı
İşgal altındaki topraklarda ikamet eden Filistinliler, 1967’den beri İsrail tarafından yönetilen Filistin nüfus siciline kayıtlı olmayan ve çeşitli yöntemlere kendilerine katılan eşleri veya birinci dereceden akrabaları için İsrail makamlarına “aile birleşmesi” için başvuruda bulunuyor.
Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh’in daha önce yaptığı bir açıklamaya göre, İsrail on yıldan daha uzun bir süre önce yaklaşık 50 bin Filistinlinin “aile birleşimi” için yaptığı başvuruları onaylamıştı, ancak bundan sonra dosyayı dondurdu.
Şeyh, aile birleşmesi talebinde bulunanların aile birliği dosyası, İsrail tarafından alınan “siyasi bir karar” ile durdurulduğunu, “Hükümet içindeki sağcı aşırılık yanlısı kesim bu durumu engelliyor.” ifadeleriyle belirtmişti.
Binlerce kişi bekliyor
“Aile birleşimi” başvurusu yapanların sayısına ilişkin yeni bir veri bulunmamakla birlikte, Sivil İşler Kurumu Basın Sorumlusu İmad Karakara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, binlerce kişinin halihazırda beklediğini belirtti.
Karakara, dosyanın öncelikleri arasında olduğunu ve İsrail tarafıyla yaptıkları tüm görüşmelerde gündeme getirdiklerini söyledi.
İsrail insan hakları örgütü B’Tselem’e göre, 2000 yılında Tel Aviv, Filistin nüfus sicilindeki yeni gelişmeleri ve değişiklikleri kaydetme sürecini dondurdu ve Filistin Yönetimi tarafından yapılan değişiklikleri tanımadı.