Ekim ayının ilk haftasından bu yana karadan, havadan ve denizden İsrail saldırılarına maruz kalan Gazze halkı, çok kısıtlı miktardaki malzemelerle yaşam mücadelesi veriyor.
- İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları balıkçıları da “vuruyor”
- İsrail saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi’nde iletişim hizmetleri yeniden kesildi
- İsrail basınına göre, 40 esirin serbest bırakılması karşılığında 1 hafta “insani ara” önerildi
İsrail, Gazze Şeridi’ndeki yıkıcı saldırıları, yıllardır uygulanan abluka nedeniyle zaten son derece kötü koşullardan muzdarip olan yaklaşık 2,3 milyon Filistinliye su, yiyecek, ilaç, elektrik ve yakıt tedarikini kesintiye uğratıyor.
Bu durum karşısında Birleşmiş Milletler ve uluslararası düzeydeki baskının ardından İsrail, Gazze’nin Mısır ile arasındaki Refah Sınır Kapısından bölgeye çok kısıtlı miktarda insani yardımın girmesine izin verdi.
Ancak İsrail ordusunun 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılar öncesinde Gazze Şeridi’ne sağlık alanında ve insani ihtiyaçlar için günde yaklaşık 600 kamyon malzeme taşırken saldırıların gölgesinde bugün en iyi ihtimalle günde 100 tır insani yardım ulaştırılabiliyor.
Kısıtlı imkanların gölgesinde yemek yapabilmek ve ısınmak için buldukları öteberi, odun parçaları ya da kartonları kullanan Filistinliler son çare olarak bölgedeki halk kitaplığındaki kitapları ya da binbir emekle hazırladıkları tezlerini bile feda etmeye başladı.
Bir ekmek için doktora ve master tezlerini yakıyorlar
Filistinli gazeteci İsra el-Mudellel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Annem Naima ile kardeşlerim Abdullah ve Muhammed’in doktora tezini tükenen yakacak ve odun yerine bir somun ekmek ve bir fincan sıcak çay için bu sabah yaktık.” ifadesini kullandı.
Annesinin Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) Refah’taki eğitim kurumundaki ilk kadın müdür olarak uzun yıllar çalıştığını; bu sayede eğitim merkezleri açtığını, nesiller yetiştirdiğini, Orta Doğu’da pek de alışkın olunmayan bir eğitim ekolü geliştirdiğini aktaran Mudellel, şimdi ise dünyanın Gazze’de uyguladığı açlık politikası sonrasında annesi ve kardeşlerinin doktora ve master tezlerini yakmak zorunda kaldığını belirtti.
Mudellel, bu durum karşısında herkesin “sorumlu, ihmalkar ve suça ortak” olduğunu kaydetti.
Filistinli Ruba Eslim de insani yardımlardan kalan bir parça makarnayı çocuklarına hazırlayabilmek için master tezini yakmak zorunda kaldığını söyledi.
Eslim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Artık önümüzde bir seçenek yok. İsrail’in yaktığı ateşte insanlar canlarını kaybetti, bu tezin yanmasına mı üzüleceğiz?” dedi.
Yoğun mesailer sonrası ortaya çıkan tezinin kendisini her zaman gururlandırdığını dile getiren Eslim, ancak bugün yakacak odunun tükendiğini, olanların da çok pahalı olduğunu ve açlıkla savaştıklarını sözlerine ekledi.
Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah kentinde bir grup vatandaş da çaresizlikten UNRWA’ya bağlı “Bahreyn Kütüphanesi”nde bulunan malzemeleri yakacak bulamadıkları için kullanmaya başladı.
Her zaman aydınların, okurların, kültürel ve entelektüel faaliyetlerin uğrak noktası olan bu kütüphane, yemek pişirmek için ateş yakmaya yarayan yakıt kaynağına dönüştü.
Kütüphanenin yakınında yaşayan görgü tanıkları, günler önce bir grup vatandaşın bu kütüphaneye girerek içindeki rafları ve kitap gruplarını çıkararak yaktığını dile getirdi.
Filistinli blog yazarı Hamza Ebu Tuhe ise 25 Kasım’da Facebook’ta yaptığı bir paylaşımda, şunları kaydetti.
“Bahreyn Kütüphanesi birbirinden nefis kitaplar ve ansiklopedilerle dolu. 13 yıl önceki kuruluşundan bu yana kütüphanenin kollarında büyüdüm. Bugün yanından geçtim ve insanların kapısını açtığını, gaz ve yakıt yokluğundan kendilerine ekmek elde edebilmek için ateş yakmak üzere içindeki tüm rafları, kitapları ve tahtaları aldıklarını gördüm.”
Yazar Tuhe, birçok Gazzelinin elbiselerini bu amaçla yakmasından sonra, insanların yakmak için taşıdığı kitap ve ansiklopedileri görünce ağlayarak dizlerinin üzerine çöktüğünü ifade etti.
Mısır-Filistin sınırı yakınındaki yerinden edilmiş çadırlardan birinde yaşayan Gazzeli kadın, Um Raid Ebu Gali, okul kitaplarını aldığı kağıtları kullanarak her gün ekmek ve yiyecek elde edebilmek için kullandığını söyledi.
Kızının Gazze Şehri’nin batısındaki Filistinli mültecilere yönelik eş-Şati Mülteci Kampı’ndan göç yolculuğu sırasında yanında bazı okul kitaplarını getirdiğini belirten Ebu Gali, kitapları bir bardak sıcak çay ve biraz yiyecek yapmak için kullandığını aktardı.
Yerinden edilme yolculuğundan önce ateş yakmak için odun kullandığını vurgulayan Um Gali, zor durumda oldukları nedeniyle kitapları yakmak zorunda kaldıklarını belirterek, kağıt dumanını tekrar tekrar solumasının nefes almasını da zorlaştırdığını belirtti.
Açlık siyaseti
İnsan Hakları İzleme Örgütü 18 Aralık’ta yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik “açlığı” silah olarak kullanmasının “savaş suçu” olarak değerlendirildiğini belirtti.
Raporunda, “İsrail ordusu su, yiyecek yakıt ve insani yardımları kasten engelliyor. Tarım alanlarını buldozerlerle yıkıyor. Sivil nüfusu hayatta kalmaları için vazgeçilmez olan malzemelerden mahrum bırakıyor.” ifadelerine yer verildi.
Örgütün İsrail ve Filistin İşleri Direktörü Ömer Şakir de AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İsrail, iki aydan fazla bir süredir Gazzelileri yiyecek ve sudan mahrum bırakıyor. Bu, üst düzey İsrailli yetkililer tarafından teşvik edilen veya onaylanan bir politikadır. Bu, bir savaş taktiği olarak sivilleri aç bırakma niyetini yansıtıyor.” dedi.
Şakir, İsrail’in, Filistinli sivillere yönelik toplu cezalandırmayı iki katına çıkardığını, açlığı da acımasızca bir savaş silahı olarak kullandığını vurguladı.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı, 6 Aralık’ta yayımladığı rapora göre, Gazze’nin kuzeyindeki 10 aileden 9’unun ve Gazze’nin güneyindeki üç aileden ikisinin “en az bir tam gün ve tam bir geceyi yiyeceksiz” geçiriyor.