Ailenin akrabalarından Abdurrahman Kelhut, “İsrail ordusu, Kelhut ailesine mensup iki ailenin barındığı bir evi vurdu ve aileleri tamamen yok etti.” dedi.
Kelhut, “İlk aile baba, çocukları, eşleri ve torunlarından oluşuyordu. İkinci aile ise baba, anne ve iki küçük kızlarından oluşuyordu.” diye konuştu.
Saldırıda 25 kişinin yaşamını yitirdiği, her iki ailenin de devam eden İsrail saldırıları nedeniyle Cibaliya Mülteci Kampı’ndan Beyt Hanun’a göç etmek zorunda kaldığı belirtildi.
İsrail’in Beyt Hanun kasabasında düzenlediği diğer hava saldırılarında da 15 Filistinli hayatını kaybetmişti.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492’si çocuk, 11 bin 979’u kadın olmak üzere 44 bin 758 Filistinli öldü, 106 bin 134 kişi yaralandı.
Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Gazze’den dönen Amerikalı doktorlardan “Gazze’de soykırım bitsin” çağrısı
İsrail’in soykırımına maruz kalan Gazze’de görev yaptıktan sonra ABD’ye dönen Amerikalı doktorlar, Washington’da ortak basın toplantısı düzenledi.
“Uluslararası Soykırım Suçu Mağdurlarını Anma ve Onurlandırma ve Bu Suçun Önlenmesi Günü” dolayısıyla düzenlenen, Filistin’den de canlı bağlantının yapıldığı ve ABD’nin farklı eyaletlerinde de benzerleri düzenlenen organizasyonda konuşan doktorlar, “Gazze’de soykırım son bulsun” çağrısında bulundu.
Düzenlenen basın toplantısında Gazze’deki görev süreleri boyunca gördüklerini aktaran doktorlar, yaşadıklarını anlatmakta zorlandı.
Basın toplantısına katılan doktorlardan Razan Al-Nahhas, AA muhabirine duygu ve düşüncelerini anlattı.
“Travmayı tam anlamıyla ifade etmenin bir yolu yok”
Al-Nahhas, “O an hissettiğiniz duyguları ve travmayı gerçekten tam anlamıyla ifade etmenin bir yolu yok. Aile bireylerinin çocuklarının ve akrabalarının cesetleri üzerine kapandığını ve ağladığını görmek, buna hazır olmanızın mümkünatı yok.” dedi.
Gazze’de 5 hafta görev yapan acil tıp uzmanı Al-Nahhas, gönüllü görevi sırasında çok acı şeylere tanık olduğuna işaret ederek “Oradayken bir umutsuzluk hissine kapılıyorsunuz çünkü bu hastaları görüyorsunuz, onları tedavi etmeyi ve onlarla ilgilenmeyi çok istiyorsunuz ama bunu yapamayacağınızı biliyorsunuz.” diye konuştu.
Al-Nahhas, İsrail’in saldırılarının hiç durmadığı günlerde son derece kısıtlı imkanlar altında çalıştıklarını ve “şehit ve yaralı sayısının çokluğu” karşısında bazen hangi yaralı daha acilse sadece onlara bakabildiklerini ifade etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesine (ICC) imkan olması durumunda ifade vermek istediğini de kaydeden Amerikalı doktor, “Yabancı basını ve araştırmacıları içeri almıyorlar. Gerçekten hiç kimsenin bu soykırıma tanıklık etmesine izin vermiyorlar. Dolayısıyla içeri girmiş olan birkaçımız için bu bir görev, bunu yapmayı kesinlikle isterim.” dedi.
“Politikacılarımız artık seçmen taleplerine göre oy kullanmıyor”
ABD Dışişleri Bakanlığında görev yaparken İsrail’in Gazze’deki soykırımına desteği nedeniyle bakanlıktan istifa eden Hala Rharrit de artık İsrail katliamlarının son bulması gerektiğini vurguladı.
Rharrit, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğine dair artan kanıtlara Washington’daki birçok politikacının kayıtsız kaldığını ifade etti ve Amerikan siyaseti üzerindeki çıkar gruplarının etkisine işaret etti.
“Politikacılarımız artık seçmen taleplerine göre oy kullanmıyor. Artık Amerika için neyin iyi olduğuna göre oy kullanmıyorlar.” diyen eski diplomat, “Bu kararlar ABD’yi daha güvenli kılan, ABD’nin çıkarlarına göre alınmıyor. Hangi bağışçılara karşılık vermem gerekiyor? Hangi bağışçılar beni seçtirecek? İşte bunlar karar almayı yönlendiriyor. Bu, Amerikan halkı için tehlikeli.” dedi.