AA muhabiri, “Dünyada süregelen gerginlikler” başlıklı dosya haberin ikinci bölümünde, İsrail’in geçit vermediği barış ve İsrail-Hizbullah çatışması, Yemen’deki durum ile İran’ın, Irak ve Pakistan topraklarındaki saldırılarıyla ortaya çıkan bölgesel gerginliklerle ilgili bilgileri derledi.
- Rusya-Ukrayna savaşı, iki ulusun çatışmasından çok öte
Geçmişi 19. yüzyılın sonlarına dayanan Filistin meselesi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonrası farklı bir boyut kazandı. İsrail’in saldırganlığına karşı bölgede tansiyon yükselirken, savaşın daha geniş çaplı coğrafyaya yayılması endişesi ortaya çıktı.
Son dönemde, uluslararası gündemin bir numaralı maddesi olan Gazze, neredeyse tüm dünyada hem politik hem de sosyal açıdan görüş ayrılıklarına yol açtı.
Filistin meselesinin geçmişi
Filistin meselesinin geçmişi, 1897’deki I. Siyonist Kongresi ve 1917 Balfour Deklarasyonu’na dayanıyor.
Birleşmiş Milletlerin (BM) 1947’de Filistin’i Yahudi ve Arap devleti olarak bölmeyi öngören kararı sonucunda İsrail, 1948’de bağımsızlığını ilan etti. Bu olay, 957 bin Filistinlinin zorla yerinden edilmesine neden olan ilk Arap-İsrail savaşına yol açtı.
İsrail, 1956 ve 1967’deki savaşlarda Filistin topraklarını işgal etti. 1987’de başlayan Birinci İntifada, 1993 Oslo Anlaşması ile sona erdi ve Filistin Özerk Yönetimi kuruldu. Ancak İsrail’in işgali devam etti ve bağımsız Filistin devletinin kurulması reddedildi.
2000’de başlayan İkinci İntifada, 2005’e kadar sürdü. 2005’te İsrail, Gazze’deki yerleşimcileri çıkardı ancak bölgeyi kontrol etmeyi sürdürdü. Hamas’ın 2006’da seçimleri kazanması ve 2007’de kontrolü ele geçirmesi, İsrail’in Gazze’yi abluka altına almasıyla sonuçlandı.
2008’de başlayan “Dökme Kurşun” saldırıları sırasında 1436 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı. Filistin 2012’de, BM’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü kazandı. İsrail’in 2014’teki Gazze saldırısında da binlerce ölü ve yaralı oldu.
İsrail’in Gazze’yi işgalinde 7 Ekim sonrası
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırısına karşılık olarak İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılar sonucu 25 bini aşkın Filistinli hayatını kaybederken on binlerce kişi de yaralandı.
İsrail, 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 371 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında kentin büyük çoğunluğu harabeye dönerken, 2,3 milyon nüfusun 2 milyondan fazlası yerlerinden edildi.
İsrail’in aşırı sağcı Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırıların 2025’e kadar sürebileceğini açıklarken, “soykırım” düzeyine varan insanlık dışı saldırganlık, dünyanın dört bir yanında İsrail’e karşı geniş katılımlı protestolara sebep oldu.
Türkiye’nin da aralarında bulunduğu birçok ulus, Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması, acil ateşkes, İsrailliler ile Filistinliler arasında barışı sağlayacak ve denetleyecek bir garantörlük mekanizmasının kurulması yönünde çağrılar yaptı.
İsrail’in, Gazze ve Batı Şeria’da yürüttüğü katliam sürerken, ABD’nin, çatışmaların ilk günlerinde bölgeye savaş gemisi konuşlandırması, savaşın daha geniş bir alana yayılacağının habercisi oldu.
Gazze’de savaş sonrası yönetime ilişkin spekülasyonlar sürerken, diğer yandan İsrail’in saldırganlığının etkisiyle çatışmalar, başta Lübnan olmak üzere, Suriye, Irak ve Kızıldeniz’e kadar yayıldı.
İsrail’in Lübnan ve Suriye’deki hedeflere saldırıları
İsrail’in Gazze’ye saldırılarının ardından başlamasına kesin gözüyle bakılan İsrail ile Lübnan Hizbullah’ı arasındaki çatışma, her ne kadar savaş denecek düzeyde olmasa da küçük çapta sürüyor. İsrail ile Lübnan sınırında 8 Ekim 2023’ten bu yana süren çatışmalarda 29 Lübnanlı sivil, 167 Hizbullah mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 10 İsrail askeri öldü.
Söz konusu çatışmaların dışında İsrail ordusunun, Hamas liderlerine yönelik suikast saldırıları, başta Lübnan olmak üzere komşu ülkelerde askeri operasyonlar düzenlemesi, bölgede tansiyonu yükselten bir diğer etken oldu.
İran’ın Suriye’deki üst düzeyli askeri yetkililerinden Razi Musevi, 25 Aralık 2023’te Şam’daki evinde İsrail’in füze saldırısıyla öldürüldü.
Beyrut’ta Hizbullah’ın etkili olduğu bölgede, Hamas’ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti.
İsrail son olarak, 8 Ocak’ta Hizbullah’ın üst düzey saha komutanlarından Visam Hasan Tavil’e suikast düzenledi.
Yemen’deki Husiler ve Kızıldeniz’deki durum
İran’ın desteklediği Yemen’deki Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşılık 31 Ekim 2023’ten bu yana Yemen açıklarında ticari gemilere el koymaya, bazılarına da dron ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başladı. Çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı aldı.
ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiğini gerekçe göstererek 18 Aralık’ta bir grup ülkenin katılımıyla Husilere karşı “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu “deniz görev gücü” oluşturdu.
Husiler, 10 Ocak’ta İsrail’e destek olduğu gerekçesiyle Kızıldeniz’de ABD’ye ait bir geminin füze ve kamikaze dronlarla hedef alındığını duyurdu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 11 Ocak’ta ABD ve Japonya tarafından sunulan, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının acilen sonlandırılmasının istendiği kararı kabul etti.
ABD ve İngiltere, 23 Ocak’ta, Avustralya, Bahreyn, Kanada ve Hollanda’nın desteğiyle yürüttükleri hava harekatı kapsamında başkent Sana, Taiz ve el-Beyza kentlerindeki 8 Husi hedefini vurdu, çatışmaların başından itibaren Husiler’e ait 91 hedef vuruldu.
İngiltere, Kızıldeniz’de gemilere yönelik Husi saldırılarının devam etmesi halinde Husilere yönelik hava saldırılarına devam edileceğini açıkladı.
ABD ise elde edilen bilgilere göre, Husilerin Tahran’dan, Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırıları devam ettirmek üzere daha fazla silah desteği istediğinin ortaya çıktığını iddia ederek bunun Orta Doğu’da daha geniş bir çatışma tehdidi oluşturduğunu savunuyor.
Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si, Avrupa ve Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden yapıldığı için gerginlik küresel ticareti etkileme potansiyeline sahip bulunuyor.
İran’ın komşularıyla ilişkileri
İran’ın, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki bazı silahlı gruplara verdiği desteğin yanı sıra “ulusal güvenlik tehdidi” gerekçesiyle Irak ve Pakistan’daki bazı gruplara yönelik zaman zaman yaptığı askeri operasyonlar, bu ülkelerle ilişkilerinde gerginliklere yol açıyor.
İran, 15 Ocak’ta da terör örgütleri ve İsrail istihbaratını hedef alma gerekçesiyle Irak’ın kuzeyine füze saldırıları düzenledi. Iraklı yöneticiler İran’a sert tepki gösterip gerekçelerin mesnetsiz olduğunu ve egemenlik haklarını ihlal ettiğini belirterek, 17 Ocak’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve BM’ye şikayette bulundu.
Terör unsurlarını hedef aldığını duyuran İran, 16 Ocak’ta da Pakistan topraklarına füze ve hava araçlarıyla saldırı düzenledi.
Pakistan da 18 Ocak’ta İran’ın sınır bölgesindeki bir noktayı füzelerle vurarak, teröristlere yönelik harekat yaptığını bildirdi.
İki gün süren gerilim çok hızlı yatışırken, taraflardan yumuşama mesajları geldi.
Pakistan ve İran dışişleri bakanları arasında yapılan telefon görüşmeleri sonrasında, iki ülkenin büyükelçilerinin 26 Ocak’a kadar görevlerine dönebileceklerine dair mutabakat sağlanırken, Pakistan Dışişleri Bakanı Jalil Abbas Jilani’nin daveti üzerine İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 29 Ocak’ta Pakistan’ı ziyaret edeceği açıklaması yapıldı.
Söz konusu gerginlik, diplomatik çabalar sayesinde şimdilik yerini sükunete bırakmış olsa da gerginliğe yol açan etkenlerin bölgedeki varlığı, yeni anlaşmazlıklar veya çatışmalara gebe bir sorun olarak ciddiyetini korumaya devam ediyor.