Savaşın başından bu yana Ukrayna defalarca İsrail’den hava, kısa-uzun menzilli savunma sistemlerinin yanı sıra radar sistemleri talep ederken, İsrail bu talebi her defasında karşılıksız bıraktı.
İsrail’in Kiev’e yönelik olumlu adımları, “Rusya’nın Ukrayna’da ilhak ettiği bölgelerdeki referandumların sonuçlarını tanımayacağını net bir şekilde açıklaması, Rusya’ya karşı Ukrayna’ya destek beyanlarında bulunması ve savaşta insani yardım sağlamasının” ötesine geçmedi. Dolayısıyla bu adımlar da Ukrayna nezdinde yeterli görülmedi.
Kiev-Tel Aviv arasında gerilim arttı
İsrail’in Ukrayna’ya silah desteği sağlamayı reddetmesi başta olmak üzere Ukraynalılara yönelik vize uygulamasında kısıtlamalar getirmesi ve iki ülkenin Birleşmiş Milletlerdeki (BM) bazı oylamalarda birbirinin aleyhinde oy kullanması Tel Aviv ve Kiev yönetimleri arasındaki diplomatik gerilimi artırdı.
İsrail’deki hükümet değişikliğini ilişkileri geliştirme fırsatı olarak gören Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, seçimlerden galip çıkan Binyamin Netanyahu’yu 8 Kasım’da telefonla arayarak tebrik etti ve onu Kiev’e davet etti.
Seçimlerdeki başarısından dolayı kendisini kutlayan Zelenskiy’e teşekkür eden Netanyahu, görüşmede seçim kampanyasında söz verdiği gibi göreve geldikten sonra Ukrayna sorunu hakkında “ciddi düşüneceğini” tekrar etti.
Zelenskiy, iki ülkenin karşı karşıya olduğu güvenlik sınamalarıyla uyumlu düzeyde bir ilişkisi olması temennisini Netanyahu’ya ilettiğini aktarırken, ülkesinin “İsrail silahları istediğini” yineledi.
İsrail, Ukrayna Büyükelçisi’ni çağırarak kınama verdi
Ancak, yeni Netanyahu döneminde de iki ülke ilişkilerinin kolaylıkla rayına girmesi zor görünüyor.
Nitekim İsrail-Ukrayna arasındaki diplomatik gerilim, kendisini son olarak Netanyahu-Zelenskiy arasındaki görüşmenin ardından, Filistin’in, İsrail işgaliyle ilgili Uluslararası Adalet Divanından hukuki görüş talep etmesine ilişkin sunduğu karar tasarısı için 11 Kasım’da BM’de yapılan oylamada gösterdi.
Ukrayna’nın oylamada Filistin lehine oy kullanmasının ardından İsrail, Tel Aviv’deki Ukrayna Büyükelçisi Yevgen Korniychuk’u kınama için Dışişleri Bakanlığına çağırdı.
Tel Aviv yönetimi, oylamadaki kararı nedeniyle Ukrayna’yı protesto ederek, Kiev yönetimini “İran ile aynı safta oy kullanmakla” suçladı.
İsrail kapılarını Ukraynalıların “yüzüne kapattı”
Batılı müttefikleri, Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından vize kısıtlamalarını kaldırarak Ukraynalılara kapılarını açarken, Tel Aviv’in onların aksine iki ülke arasındaki vizesiz seyahat anlaşmasını iptal etmesi, Tel Aviv-Kiev ilişkilerindeki gerilimin bir başka boyutu.
Ukrayna, İsrail ile aralarında vize uygulaması olmadığını ve İsraillilerin Ukrayna’ya istedikleri gibi girebildiğini ancak İsrail’in Ukraynalıların ülkeye girişlerinde engel çıkardığını belirterek, bunu “dostane olmayan bir adım” olarak nitelendiriyor.
Ukrayna ayrıca, İsrail’in BM Temsilcisi’nin, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş tazminatı ödemesini öngören karar tasarısı için 14 Kasım’da yapılan oylamada “çekimser” kalmasına karşı da hayal kırıklığı yaşadı.
Bu bağlamda, Ukrayna’nın Tel Aviv Büyükelçisi Korniychuk, İsrail Dışişlerine kınama için çağrıldığında, Ukraynalıların İsrail’e girişinin engellenmesi konusunda ülkesinin duyduğu “öfkeyi” İsrail tarafına iletmekten çekinmedi.
Ukrayna Savunma Bakanı Oleksii Reznikov da “Birçok ülke Ukraynalıları kabul etmek için elinden geleni yaptı. Sadece tek bir ülke; İsrail, Ukraynalıların girişini engelledi. İsrail, kapıyı suratımıza kapattı. Bu şaşırtıcı, inanılmaz.” ifadesini kullanmıştı.
Tel Aviv “utanç duyacak”
Reznikov, 8 Kasım’da yaptığı bu açıklamada, askeri yardım taleplerini reddeden Tel Aviv’in Ukrayna savaşında tarafsız kalma çabası nedeniyle “İsrailli politikacıların gelecekte utanç duyacağını” söyledi.
Güvenlik politikasını Batı ekseninde inşa eden İsrail’in “operasyonel kısıtlamalarını” ve Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını gerekçe göstererek Ukrayna’ya silah vermeyi reddetmesini eleştiren Reznikov, “Hayal kırıklığına uğradım. Kızgın değilim, kötü duygular beslemiyorum. Ama anlaşılması zor, bence haksız ve utanç verici… İsrail’deki politikacılar bu dönemde bizim yanımızda yer almadığı için gelecekte utanç duyacaklar.” ifadelerini kullandı.
Suriye’deki çıkarları İsrail’i Rusya bağımlı kılıyor
İran ile askeri iş birliğini artıran Rusya’nın Tel Aviv ile ilişkileri ve Ukrayna’nın silah yardımı çağrıları, İsrail’in önündeki en zorlu dış politika sınavı olarak değerlendiriliyor.
İsrail’in kendisini Batı ile Rusya arasında konumlandırdığı Ukrayna savaşındaki duruşu ve yeni İsrail hükümetinin bu konudaki potansiyel politikaları, İsrail ve ABD arasındaki özel ilişkinin de merkezinde yer alan konulardan biri olarak öne çıkacak.
ABD yönetimi, Rusya’ya karşı savaşında Ukrayna’ya yardım eden uluslararası koalisyona liderlik ederken, Tel Aviv yönetimi, Moskova ile stratejik çıkarlarına bağlı güvenlik politikaları gerekçesiyle tarafsız kalıyor.
İsrail’in tutumu, ABD ile sahip olduğu özel ilişki göz önüne alındığında, özellikle Ukrayna’daki savaş ve İsrail’in bu savaşta “ahlaki” olarak hangi tarafı desteklemesi gerektiği bağlamında tartışmalı hale geldi.
Tartışma büyük oranda, ABD’nin güvenlik, ekonomi ve siyasi düzeylerde İsrail’e sağladığı katkılar karşısında “İsrail’in buna ne kadar hakkıyla karşılık verdiğine yönelik denge siyasetini” referans alıyor.
Netanyahu, Putin ile hep yakın durdu
Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünden kıdemli uzman ve eski İsrailli Büyükelçi Shimon Stein, Tel Aviv yönetiminin Kiev’e yönelik başta ABD olmak üzere uluslararası destek çabalarında açık ve aktif bir ortak olması gerektiğini söyledi.
AA muhabirine konuşan Büyükelçi Stein, yakında hükümeti kurarak başbakan olması beklenen Netanyahu’nun, göreve geldiğinde Ukrayna konusunu ciddi şekilde gözden geçireceğine yönelik ifadelerinin, gerçekten Kiev’i tatmin edecek bir politika değişikliği içerip içermeyeceği konusunun ise belirsiz olduğunu aktardı.
Netanyahu’nun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “yakın ilişkisine” işaret eden Stein, şöyle devam etti:
“Netanyahu onunla (Putin ile) her zaman iyi bir ilişkiye sahip olduğunu gösterdi. Başbakan olarak görev yaptığı süre boyunca defalarca Moskova’ya gitti. Her şeyden önce İsrail’in Suriye’de İran’a karşı sahip olduğu bir eylem özgürlüğü var. Dolayısıyla Putin ile yani Rusya ile iyi ilişkilerini korudu.”
“İsrail’in Ukrayna konusundaki ikircikli politikasını değiştirmesi için herhangi bir sebep var mı? Bilmiyorum.” diyen Stein, bunun “büyük ölçüde ABD’nin baskısına bağlı” olduğunu dile getirdi.
Eski diplomat Stein, İsrail’in, Ukrayna’daki savaşta taraf olmasının en temel nedenlerinden birinin, Rusya etkisindeki Suriye topraklarında İran ve rejime karşı sahip olduğu operasyon özgürlüğünü korumak olduğuna dikkati çekerek, ABD’nin de bunun farkında olduğunu vurguladı.
İsrailli uzman, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“ABD gözünü kapadığı ve açıkça Ukrayna’nın tarafını tutması için İsrail’e daha fazla baskı yapmadığı sürece, İsrail bu manevra alanına sahip oldukça, İsrail hükümetinin pozisyonunun değişmesi için bir neden göremiyorum.
Ukrayna’ya insani yardım desteğine devam ettik. Ayrıca İran’ın insansız hava araçlarıyla yaptığı operasyonlarla ilgili bazı istihbarat alışverişinde bulunuyoruz. Ama bunun ötesinde, bana sorarsanız, İsrail silah teslim edecek mi? Veya Arrow füzeleri ve Demir Kubbe Hava Savunma Sistemi konusunda Ukrayna’nın talebine karşılık verir mi? İsrail’in bu kadar ileri gideceğini sanmıyorum.”
Büyükelçilik ve çeşitli diplomatik görevlerin dışında İsrail Dışişleri Bakanlığında 3 yıl Rusya Genel Direktör Yardımcılığı yapan İsrailli diplomat, Rusya’da hatırı sayılır bir Yahudi nüfusu olduğuna işaret ederek, “bunun da her zaman İsrail’in Rusya ile ilgili kararlarını etkileyen bir faktör olduğuna” dikkati çekti.
“İsrail’in bocalamaması gerekiyor”
Ukrayna’nın BM’deki oylamada İsrail karşıtı oy kullanmasına da değinen Stein, bunun İsrail’in politikasını değiştirmesine fayda sağlamayacağını vurguladı.
İsrailli diplomat, “İsrail’den yardım istediği şu zamanda Ukrayna’nın neden bu (Filistin) sorunun Lahey’deki ceza mahkemesine gönderilmesi lehinde oy kullandığını anlamıyorum. Bunun İsrail’de Ukrayna politikasının değiştirilmesi gerektiğini düşünenlere yardım etmeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca kendi konumumuz hakkında da bazı şüphelerim var. İsrail (Ukrayna’ya askeri yardım için) ileri gitmeye karar verirse Rusya ne kadar misilleme yapar bilmiyorum ancak biz İsrail’in kendisini Batı’nın bir parçası olarak görmesi üzerine bir çerçeve çiziyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrailli uzman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şimdi gidici olan İsrail hükümetinin Ukrayna politikasının Netanyahu döneminde de devam edeceğini düşünüyorum. Ukrayna’nın yanında durmak konusunda Batı ve Avrupa ülkelerine katılmak silah temininden daha fazla anlam taşıyor.
Bu, uluslararası liberal sistemin karakteri ve ruhuyla ilgili bir mücadele. Putin bunu tehdit ediyor ve bu konuda bazı temel prensipleri ihlal etti. Bu yüzden İsrail’in, uluslararası ilişkilerde pek çok şeyin tehlikede olduğu bu kritik dönemeçte pozisyonu konusunda bocalamaması gerekiyor. Şimdi (İsrail için), ait olduğunu düşündüklerinle aynı safta yer alma zamanı; o taraf da Batı’dır.”