Haaretz gazetesindeki makalesinde Harel, Netanyahu için en önemli mevzunun siyasi bekası olduğunu ifade etti.
İsrail kamuoyuna verilen mesajlardan Netanyahu’nun halihazırda bir anlaşmaya varma niyetinde olmadığının görüldüğünü dile getiren Harel, şöyle devam etti:
“Hükümetteki aşırı sağcı bakanlar, Filistinli tutukluların toplu olarak serbest bırakılmasını ve İsrail güçlerinin Philadelphi ve Netzarim koridorlarından çekilmesini içeren bir anlaşmaya varılması halinde hükümetten çekilme tehdidinde bulunduğu müddetçe, Netanyahu’nun bir hükümeti olmayacak. Esirlerin hayatı dahil bunun dışındaki her şey ikinci planda kalacak ve Gazze’deki korkunç şartlar altında daha fazla esir ölecek tıpkı geçen 11 ayda İsrail’in hava saldırılarıyla ya da Hamas tarafından onlarcası öldüğü gibi.”
Netanyahu’nun taktik değiştirse de stratejisini hiç değiştirmediğini ve anlaşmanın yapılmayacağı gerçeğini her defasında açıkladığını kaydeden Harel, “En uzak ihtimal ilk aşama (insani amaçla rehinelerin salıverileceği aşama) sona erdikten sonra anlaşmanın bozulması için çalışacak ve bu aşamada İsrail ordusu Gazze’den tamamen çekilmiş olmayacak. İsrail ordusu bunun hemen akabinde hızlıca işgal ettiği bölgelere geri dönecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Harel, bu hafta Gazze’den gelen 6 esirin ölüm haberiyle göstericilerin yeniden ve kalabalık bir şekilde sokağa inmesine rağmen uzun vadede Netanyahu’nun kendisine yönelik bir tehdit hissetmeyeceğini savundu.
İsrail ordusu, 1 Eylül’de Gazze Şeridi’nin Refah kentinde bir tünelde 6 İsrailli esirin cesedine ulaşıldığını açıklamıştı.
Hamas, 23 yaşındaki Amerikan vatandaşı Hersh Goldberg-Polin’in de aralarında olduğu 6 İsrailli esirin “Amerikan silahlarıyla Filistin halkını katleden İsrail bombardımanında” öldüğünü belirtmişti.
Gazze’de tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu platform, son olarak “Gazze-Mısır sınır hattındaki Philadelphi Koridoru’nda işgali sürdürmekte ısrar eden ve esir takası anlaşmalarını baltalayan” Netanyahu’yu 6 İsrailli esirin ölümünden sorumlu tutmuştu.