Uluslararası Kudüs İbrani Üniversitesinde tarih profesörü olan Jonathan Dekel-Chen, The New York Times gazetesinde, “İsrailli rehinenin ebeveyni: Bu bir Holokost değil” başlıklı bir görüş yazısı kaleme aldı.
- İsrail’in 257 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de can kaybı 37 bin 396’ya çıktı
- ABD’nin Gazze’de fiyaskoyla sonuçlanan yüzer iskele operasyonunu bitirebileceği iddia edildi
- İsrail Kurban Bayramı’nın son gününde de Gazze’ye yoğun saldırılar düzenledi
- İsrail’in Refah’a saldırıları sonrası Gazze’de durum ne olacak?
Dekel-Chen, “Holokost’tan sağ kurtulan bir babanın ve Nazi Almanyası’ndan kaçan bir annenin oğlu olarak, hükümetimizin Nazi soykırımına yönelik bu tür atıfları kullanmasını son derece rahatsız edici buluyorum.” ifadesini kullandı.
Bir İsrailli esir babası olarak bu benzetmeyi “son derece sinir bozucu” bulduğunun altını çizen Dekel-Chen, bir tarih profesörü olarak ise bu tür açıklamaların yanlışlığı karşısında “dehşete düştüğünü”, kullanılan dilin ve yapılan açıklamaların ise İsrail toplumu üzerinde oluşturacağı etkiden korku duyduğunu belirtti.
7 Ekim 2023’te gerçekleşen saldırıyı Holokost’a benzetmekle İsrail hükümeti mensuplarının, saldırının ve tüm esirleri sağ salim getirmenin sorumluluğundan kaçtıklarını vurgulayan Dekel-Chen, Netanyahu hükümetinden önceki hükümetlerin de kitleleri harekete geçirmek için “Holokost görüntülerine” başvurduğunu kaydetti.
Holokost’a yapılan atıfların yeni olmadığını, İsrail’in kurucu başbakanı David Ben-Gurion’a kadar uzandığını aktaran Dekel-Chen, İsrail’in eski başbakanlarından Menachem Begin’in 1982 yılında Filistin lideri Yaser Arafat’ı Hitler’e benzetmesini örnek vererek, 7 Ekim’den bu yana bu tarz açıklamaların sıklığı ve yoğunluğunun çok daha fazla arttığının altını çizdi.
Dekel-Chen, son dönemde yapılan Holokost atıflı açıklamalara, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın “Hamas saldırısından sağ kurtulanlardan duyduğumuz korkunç hikayeler bana annemin Holokost hakkında anlattığı hikayeleri hatırlatıyor” demeciyle Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in işgal altıdaki Batı Şeria’da “iki milyon Nazi” olduğuna ilişkin sözlerini örnek gösterdi.
Söz konusu açıklamaları yapan “ihmalkar veya gülünç” İsrailli yetkililerin, dünya çapındaki “antisemitik” açıklamalar ve İsrail karşıtı protestoların 1930’larda Nazi Almanyası’nı hatırlattığını öne sürdüklerinin, ancak bunun gerçeği yansıtmadığının altını çizen Dekel-Chen, “(İsrail karşıtı) Protestocular, Almanya’da Nasyonal Sosyalizmin yükselişini finanse eden ve kolaylaştıran güçlü politikacılardan, sanayicilerden ve finansörlerden neredeyse hiç destek almıyor.” ifadelerine yer verdi.
Söz konusu protestocuların ne bir liderleri, ne bir partileri, ne de ortak bir ideolojileri olduğuna dikkati çeken Dekel-Chen, şöyle devam etti:
“Şiddet içeren göstericilerle baş edemeyecek kadar zayıf olan Weimar Almanyası gibi başarısız bir devlette protesto yapmıyorlar. Tam tersine, bazı yetkililerin kampüsteki protestolara polis çağırarak ve sert disiplin tedbirleri uygulayarak aşırı tepki gösterdiği söylenebilir.”
“Bu gülünç (İsrailli) yetkililer, Filistin destekçisi ve İsrail karşıtı protestoların nedenlerini ciddi bir şekilde incelemek yerine, İsrail’in bu öfkenin temel nedenleriyle ilgilenme girişimine kısa devre yaptırıyorlar” değerlendirmesinde bulunan Dekel-Chen, Gazze’deki büyük çaplı sivil kayıplarının, İsrail hükümetinin bu “çatışmada” ahlaki üstünlüğünü sürdürme yeteneğini zayıflattığını vurguladı.
Dekel-Chen, İsraillilerin, hükümetin ve askeri yapının “kibirli ve kendinden emin” bir hale geldiği gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini de savundu.