İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem, Filistinliler için 2021 yılının 2014’ten sonraki en kanlı dönem olduğunu, 71’i çocuk 319 Filistinlinin öldürüldüğünü, 295 evin de yıkıldığını açıkladı.
B’Tselem’den yapılan yazılı açıklamaya göre, 2021 yılı Filistinliler için İsrail’in Gazze’ye saldırdığı 2014 yılından sonraki en kanlı yıl olarak kayda geçti.
İsrail güvenlik güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 2021 yılı boyunca 71’i çocuk 319 Filistinli öldürüldü.
Batı Şeria’da İkinci İntifada’nın yaşandığı 2002 yılından bu yana en kanlı gün olarak kayda geçen 14 Mayıs 2021’de, 13 Filistinlinin öldürüldüğü bunlardan 3’ünün İsrailli yasa dışı yerleşimciler veya onlara eşlik eden İsrail askerleri tarafından öldürüldüğü bilgisi paylaşıldı.
Yerleşimci şiddeti 2021’de arttı
B’Tselem, 2020’de 251 olarak kaydedilen Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırılarının 336 vakaya yükseldiğini aktardı.
İsrail’in Gazze’ye Mayıs 2021’de düzenlediği saldırıda, 54’ü çocuk 38’i kadın 232 Filistinliyi öldürdüğü hatırlatılan açıklamada, ölümlerin yüzde 70’inin Gazze’de “yoğun nüfusa sahip yerleşim alanlarının bombalandığı sırada gerçekleştiğine” işaret edildi.
Filistinlilere ait evlerin yıkımında da 2021’de artış kaydedildi
B’tselem, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da Filistinlilere ait 295 evin yıkıldığı, 463’ü çocuk 895 Filistinlinin evsiz kaldığını bildirdi.
Bu sayının 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktığı aktarılırken, işgal altındaki Doğu Kudüs’te 96’sı ev toplam 160 yapının yıkıldığı kaydedildi.
Depo, tarımsal yapı, işletme, su kuyularının da yer aldığı 548 yapının İsrail tarafından yıkıldığına ve bunun 2012’den sonraki en yüksek yıkım oranı olduğuna dikkat çekildi.
B’Tselem, İsrail’in yıkımlarının bir “kanuni uygulama olmadığını”, ruhsatsız inşaat yapan Filistinlilerin “suçlu” olmadığını belirterek açıklamasında şunları kaydetti:
“İsrail’in apartheid rejimi Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlilerin neredeyse tüm inşa çalışmalarını engellerken, Yahudiler için devasa inşaatlar yapıyor. Bu politika, başlarında bir çatı olsun diye Filistinlileri ruhsatsız inşaat yapmaya zorluyor. O zaman da İsrail makamları bu yapılara yıkım emri çıkartıyor. Yıkım emirleri uygulansın ya da uygulanmasın, bu durum Filistinlileri geleceklerine ilişkin sürekli bir belirsizliğe mahkum ediyor.”