İsrailli askeri uzman ve analist Amos Harel, “Haaretz” gazetesi için kaleme aldığı makalede, Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrailli uzman, ordunun bir hafta içinde Gazze’de hava saldırılarıyla başlayan, kara harekatıyla devam eden savaşın üçüncü aşamasına geçeceğini ifade etti.
Bu aşamada ordu güçlerinin Gazze’den aşamalı olarak geri çekileceğini, yerine yedek güçlerin konuşlanacağını ve saldırıların şiddetinin azaltılacağını savunan Harel, İsrail ordusunun şu an yavaşça üçüncü aşamaya doğru geçtiğini belirtti.
Gelecek günlerde bazı yedek birliklerin bölgeye sevk edileceğini kaydeden Harel, bu adımın yalnızca ekonomik baskıyı azaltmak için değil, kuzeyde çatışmaların şiddeti azaldığı için de atılacağını ifade etti.
Harel, son birkaç günde İsrail ordusunun verdiği can kayıplarının öncesine nazaran azaldığını, bunun “çatışmaların daha az bölgede yaşanmasına” bağlanabileceğini kaydetti.
Gelecek dönemde çatışmaların savaşın başındakinden daha sınırlı olacağını kaydeden Harel, bununla beraber yine de Gazze sınırında ve Lübnan sınırı boyunca konuşlanması için çok sayıda güce ihtiyaç olduğu yorumunu yaptı.
Bunların yanı sıra İsrail’in Filistinlilerin girişinin yasak olacağı yeni bir “güvenlik koridoru” inşa etmeyi planladığını belirten Harel, sınır çitleri arkasında Gazze Şeridi tarafında bunun için mühendislik çalışmalarının yürütüldüğü bilgisini paylaştı.
ABD’nin bölgedeki deniz mevcudiyetini azaltması, İsrail için iyi haber değil
Öte yandan ABD’nin İsrail’i “korumak” için 7 Ekim’den sonra Akdeniz’de konuşlandırdığı Gerald R. Ford uçak gemisinin gelecek günlerde bölgeden ayrılarak Virginia’daki üssüne döneceği yönündeki açıklamasını da değerlendiren Harel, bunun “İsrail için iyi haber olmadığını” belirtti.
ABD’nin 7 Ekim’den sonra biri Akdeniz’e diğeri Basra Körfezi’ne iki uçak gemisi gönderdiğine işaret eden Harel, bu durumda bölgede ABD’nin tek gemisinin kalacağını ifade etti.
Harel, ABD’nin bölgedeki deniz gücünü azaltmasının sebebinin belki de İran’a “gerginliği tırmandırmama” işareti anlamına geldiğini belirtti.
Son dönemde ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında gergin telefon görüşmeleri gerçekleştiğini savunan Harel, özellikle Netanyahu’nun Filistin yönetimi ile ilişkileri konusunda gerginliğin yaşandığına işaret etti.
Harel ayrıca Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanların Filistinlilerin Gazze Şeridi’nin dışına göç ettirilmesi yönündeki açıklamalarının ABD tarafından hoş karşılanmadığını aktardı.
İsrail’in Gazze’yi işgalinde 7 Ekim sonrası
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim’de kapsamlı saldırı düzenledi.
İsrail, 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarında en az 9 bin 100 çocuk, 6 bin 500 kadın olmak üzere, 22 bin 313 Filistinli öldürüldü. Enkaz altında binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı tahrip ediliyor.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 175’i karadan işgal sürecinde olmak üzere 509 askerinin öldürüldüğünü duyurdu.
Çatışmalara 24 Kasım’da 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani arada” 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te de İsrail güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 323 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 28 Lübnanlı sivil, 138 Hizbullah mensubu ile 5 İsrailli sivil ve 9 İsrail askeri öldü.