İsrail’de hükümetin kurulması için 120 sandalyeli parlamentoda 61 milletvekilinin onayı gerekiyor. Bu sayı da ülkedeki siyasi partilerden herhangi birinin tek başına sağlayamadığı bir rakam olarak değerlendiriliyor.
Ülkedeki son seçimde olduğu gibi 1 Kasım’daki seçimlerde de yeniden iktidara dönmek isteyen sağcı Likud Partisi lideri ve eski Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ismi kilit unsur olarak ön plana çıkıyor.
Seçim Lübnan’daki Hizbullah örgütüyle karşılıklı tehditlerin yanı sıra işgal altındaki Batı Şeria’da “güvenlik” konusunda tansiyonun yükseldiği bir döneme denk geliyor.
Ülkede kızışarak devam eden seçim kampanyalarında İsrailli rakiplerin dillerinden düşürmediği diğer bir konu da İran’ın nükleer programı. Ancak ABD’nin, İran nükleer anlaşmasını gelecek ay gerçekleşecek kongredeki ara seçimler sonrasına ertelemesiyle bu konu İsrail’de gündemin öne çıkan başlıkları arasından çıkmış görünüyor.
Seçimlerin tekrarlanmamasının teminatı
Kudüs İbrani Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Jonathan Freeman, AA’ya yaptığı değerlendirmede, “Kanaatimce ülkede konuşulan en temel konu, 1 Kasım seçimlerinden sonra yeni bir seçime gitmemektir.” dedi.
Bu nedenle de İsrailli siyasilerin seçim kampanyalarında sık sık “Bana oy verirseniz daha istikrarlı bir hükümet kurarım ve yeni bir seçim olmayacak” vaatlerini dillendirdiklerini aktaran Freeman, “Dolayısıyla seçimlerin temel noktasında, kimin istikrarlı bir hükümeti kurmaya muktedir olacağı ve yakın zamanda seçimlerin tekrarlanmasını önleyeceği söz konusu.” diye konuştu.
Hayat pahalılığı unsuru
İsrailli seçmenlerin siyasi partilerin zamların önüne geçmeye yönelik programlarını önemsediğine işaret eden Freeman, hayat koşulları ve fiyat artışlarının seçimlerde önemli bir unsur olduğu ve bu artışların da Kovid-19 salgını ve Ukrayna krizinin etkilerinden kaynaklandığına değindi.
Yaklaşık bir ay sonra sandığa gidecek seçmenin, “Fiyat artışlarının önüne geçebilecek hükümeti” kimin kurabileceği sorusunu ön planda tuttuğuna dikkati çeken Freeman, “Dolayısıyla seçmen için önemli sorulardan biri, hayat koşullarını iyileştirecek daha iyi ekonomi ajandasına sahip adayın kim olduğu sorusudur.” ifadelerini kullandı.
Eski Başbakan Netanyahu unsuru
Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu’nun olası koalisyonunda Şas, Dini Siyonizm ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partileri yer alacaklarını duyurmuştu.
Buna karşı mevcut hükümeti oluşturan siyasi partiler ise Netanyahu liderliğinde kurulacak herhangi bir hükümette yer almayacaklarını açıklamıştı.
Sağcı Likud Partisi lideri Netanyahu’nun seçimenlerin yönünü belirlemenin önemli unsurlarından biri olduğunu söyleyen Freeman, “Seçmenlerin adaylara yönelttiği sorulardan biri de ‘Netanyahu ile aynı kabinede yer alacak mısın?’ sorusudur. Siyasi partilerin hemen hemen tümü Netanyahu’yla ilgili yaklaşımlarını duyurdu.” dedi.
Netanyahu’yu başbakanlıktan edecek en güçlü alternatif siyasi partinin de seçmen tarafından göz önünde bulundurulduğuna işaret eden Freeman, bu sebeple de bazı siyasi partilerin kampanyalarını, kendilerinin seçimlerde galip gelmesiyle Netanyahu’nun olmayacağı bir hükümetin kurulacağı üzerine yürüttüğünü aktardı.
İsrail’de yapılan anketlere göre, Netanyahu’nun başını çektiği sağ blok, hükümeti kurmak için gerekli sandalye sayısının gerisinde kalıyor. Anketler, 1 Kasım’daki seçimlerde Netanyahu liderliğindeki blokun, 59-61 milletvekili arasında kalacağı, mevcut hükümeti oluşturan partilerin ise 55-57 vekil çıkarabileceğini gösteriyor.
“Güvenlik konusu”
Bir aydan az kalan genel seçimin Batı Şeria’da güvenlik konusunda tansiyonun yüksek olduğu bir döneme denk geldiğini hatırlatan Freeman, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Güvenlik durumu, Filistin topraklarıyla ilgili olsun veya Lübnan’daki tehditlerle ilgili olsun gerçekten önemli bir sorun. Bunun da mutlaka seçimlerin üzerinde etkisi olacaktır. Güvenlik durumu zor olduğu için bu alandaki gelişmeler, İsrailliler arasında birlik sağlıyor.”
İsrail Demokrasi Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora göre, İsrailli seçmenin yarısı, önceki seçimlerdeki partilerine oy verirken, yüzde 25’i farklı partilere verme eğiliminde, geriye kalan yüzde 25’i ise kararsız durumda.
Seçmen oylarının rengini belirleyen en etkili unsurun ekonomi olduğuna işaret edilen raporda, Likud Partisi’nin dışındaki siyasi partilerin liderlerinin dikkate alınmadığı iddia edildi.
İsrail’de 1 Kasım’da gerçekleşecek genel seçimlerde 40 farklı aday listesi yarışacak olsa da bunlardan yaklaşık 11-12’sinin Meclis’e girmesi bekleniyor.