Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu Avrasya Merkezi Saklama Kuruluşları Birliği (AECSD) & Afrika ve Ortadoğu Saklama Kuruluşları Birliği (AMEDA) İstanbul Zirvesi 2024, Merkezi Kayıt Kuruluşunun (MKK) ev sahipliğinde İstanbul Finans Merkezi’nde üçüncü gününde devam ediyor.
Zirve kapsamında düzenlenen “Çok Boyutlu Riskleri Yönetmek” başlıklı panelde konuşan Colin Parry, ISSA’nın küresel ticaret derneği olduğunu, menkul kıymetlerle ilgili hizmetlere dair çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
ISSA’nın üyeleri arasında dünyanın her yanından kuruluşlar bulunduğunu aktaran Parry, çalışmalarını küresel olarak yürüttüklerini belirterek, “Üyelerimiz arasında saklama bankaları mevcut. Hakeza yine merkezi saklama kuruluşları, teknoloji ve yine diğer alanlarda çalışmalarını yürüten ve finansal piyasalara katkı sunan şirketler bulunmaktadır. Vizyonumuzsa, yine bizler menkul kıymet hizmetlerinin geleceğini şekillendirmeye kendimiz adamış durumdayız.” diye konuştu.
Kurum olarak yaptıkları çalışmaları anlatan Parry, şunları söyledi:
“Yaptığımız şey, kurumları bir araya getirmek suretiyle kilit konuları açıklığa kavuşturmak ve varsa sorunlara çözüm bulmak. Her yıl bir sempozyum gerçekleştiriyoruz. Çalışma gruplarımız var. 6-7 Mayıs 2025’te bir sonraki sempozyumumuz gerçekleşecek. Herkesin bir araya gelmesini sağlayarak ‘Neler oluyor?’, ‘Endüstrideki gelişmeler nelerdir?’, ‘Merkezi saklama kuruluşlarında ne tür gelişmeler sağlanabilir, saklayıcı kurtuluşlarda neler yapabiliriz?’ gibi konuları değerlendiriyoruz. Bu arada çalışma gruplarında da dünya genelindeki uzmanların bir araya gelerek kendi bilgilerini sunmasını sağlıyoruz.”
“Avrupa MKK’nın yönergelerine uygun olarak mevzuat hazırlandı”
MKK Veri Hizmetleri Direktörü Setenay Yağanoğlu da sistemik risklerin kilit unsurlarından söz ederek, MKK’nın bu tür risklere karşı verdiği yanıta ilişkin değerlendirmede bulundu.
MKK’nın sistemik risklerin ölçülmesi konusunda çeşitli çözümler önerdiğini aktaran Yağanoğlu, “Temelde, iki boyutlu olarak yaklaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi yapısal boyut, düzenleyici kuruluşlarla bilgi paylaşımı. İkincisi ise finansal okuryazarlıkla veri paylaşımı.” ifadesini kullandı.
Yağanoğlu, sistemik risklerin tanımının 2009’daki küresel krizden sonra ortaya çıktığına işaret ederek, IMF’nin tanımına göre sistemik risklerin 3 ana özelliği bulunduğunu kaydetti.
Setenay Yağanoğlu, “Bu 3 ana özellik, büyük etkisi, tedarikçi etkisi ve güçlü politika gerektiren yaklaşımlar. Bu semptomların üstesinden gelmek için buradaki saklama kuruluşlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle türev ticaretinde izleme sistemlerinin ve finansal istikrarın korunması için SPK, Türkiye’de MKK’yı merkezi kayıt kuruluşu olarak oluşturdu. Özellikle hem finansal olmayan hem de finansal taraflardan özellikle Avrupa Menkul Kıymetler Kurumunun yönergelerine uygun olarak mevzuatı hazırladı. Şu anda MKK 300 bin bildirim yapmaktadır. 2013’ten beri veri ve merkezi kayıt kuruluşu olarak sabit gelirler ve yatırımcı risk izleme sistemi hizmeti vermektedir. Bütün bunlar dinamik sistemik riskleri tespit etmek içindir. SPK, Kamuoyu Aydınlatma Platformu (KAP) ve bütün bu araçlarla gelirler ve elimizdeki bütün verileri paylaşıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Binaların altında depremin şokunu emen yapı kullanıyoruz”
Turkcell Dijital İş Servisleri Kurumsal Ürün Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ömer Gazimihal ise veri güvenliğine ilişkin konuşmasında bilgi teknolojileri çalışanları olarak iletişimin güvenli olması, işlemlerin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini hedeflediklerini dile getirdi.
Türkiye’de farklı fay hatlarının aktif olduğunu hatırlatan Gazimihal, deprem gerçeğinin birçok endüstri tarafından dikkate alınması gereken başka bir risk olduğunu bildirdi.
10 yılı aşkın süredir BT alanında ve veri depolama alanında yatırımlar yaptıklarından söz eden Gazimihal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kullandığımız çok basit bir sistem var. Binaların altında önce depremden gelen şoku emen ve etkisini azaltan bir yapı kullanıyoruz. Bu sadece yapının bütünlüğünü, sağlamlığını değil aynı zamanda altyapının da devamlılığını sağlayan bir sistem. Bu inşaat tekniğiyle birlikte Türkiye’nin tüm coğrafyasında, her bölgesinde böylesi bir data merkezi kurduk. Altyapısı da bu şekilde korunacaktır ve veriler de aynı şekilde korunmaya devam edecek. Coğrafi dağılımı göz önünde bulundurarak belirlediğimiz merkezler var. Tabii yaptığımız sadece bu değil. Bununla birlikte finans endüstrisine bunun teknolojisiyle de çözümler sunuyoruz.”