Karaca ve beraberindeki ekip, balık avı yasağının başlaması dolayısıyla Marmara Denizi’nde denetimlerde bulundu.
Denetimler sonrası gazetecilere açıklama yapan Ahmet Yavuz Karaca, İstanbul Boğazı’nın, göçmen balıkların yılda 2 kez Karadeniz’den Marmara Denizi’ne veya aksi yöndeki geçişlerde kullanmak zorunda olduğu bir su yolu olması nedeniyle su ürünleri alanında yüksek potansiyel taşıdığını kaydetti.
Bu potansiyelin verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla yapılan denetimlere dikkati çeken Karaca, “Denetimlerimizi ve kontrol faaliyetlerini, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığı, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, büyükşehir ve ilçe belediye zabıta personelinin katılımıyla il müdürlüğümüz koordinasyonunda 7 gün 24 saat esasına dayalı olmak üzere aralıksız devam ettiriyoruz.” dedi.
Karaca, 1 Ocak 2020’de yürürlüğe giren ve yasaya aykırı faaliyet gösteren şahıslara daha caydırıcı yaptırımlar içeren Su Ürünleri Kanunu’na değinirken, şunları kaydetti:
“Bu kapsamda 2020-2021 genel balıkçılık av sezonunun başladığı 1 Eylül 2020’den yasağın başladığı 15 Nisan’a kadar 24 bin 775 denetim gerçekleştirildi ve 750 adet idari işlem uygulandı. Bu idari işlemler neticesinde toplam 11 milyon liralık idari para cezası uygulandı. İdari para cezalarının yanı sıra aralarında 95 adet balıkçı gemisi olmak üzere mevzuata aykırı avcılıkta kullanıldığı tespit edilen çok sayıda yasa dışı av aracı zapt edilerek mülkiyetinin kamuya geçirilme kararı verilmiştir.”
“Marmara Denizi’ndeki müsilaj oluşumu denizel ekosistemi tehdit ediyor”
Ahmet Yavuz Karaca, denetim faaliyetlerinin yanı sıra bölge balıkçılığını desteklemek ve biyoçeşitliliği artırmak amacıyla Adalar bölgesinde, içerisinde yasa dışı avcılık faaliyetlerini engelleyici özellikte antitrol yapay resiflerinin de bulunduğu yapay resif bloklarını denize bıraktıklarını anlattı.
Sona eren sezonda balıkçıların en çok Marmara Denizi genelindeki müsilaj oluşumu ile mücadele ettiğini belirten Karaca, şunları kaydetti:
“Balıkçıların ağlarına yapışarak av araçlarına ciddi zararlar vermesinin yanı sıra deniz yüzeyinde oluşan bu tabaka, denizin daha alt tabakalarına ışık geçirgenliğini engellemesinden dolayı sudaki oksijen seviyesinin düşmesine ve denizel ekosistemi tehdit etmektedir. Bu musilaj oluşumunun nedenleri ve çözümlerine yönelik Bakanlığımızın tüm kurum ve kuruluşlarıyla çalışmalar başlatılmıştır.”