İstanbul’da Ocak ayından sonra gelen yağışlarla barajlardaki doluluk oranı yüzde 65’in üzerine çıksa da devam eden küresel ısınma ve kuraklık düşünüldüğünde su tasarrufunun önemi daha da artıyor.
Uzmanlar, elleri sabunlarken musluğun kapalı olmasıyla İstanbul’un günlük su ihtiyacının yüzde 5’inin karşılanabileceğini belirtiyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağış üzerindeki iklim değişikliğinin etkileri ve artan su talebinin dünya genelinde su risklerini arttırdığını söyledi.
Su kıtlığının insanlık için 21.yüzyıldaki en önemli sorunlardan birisi haline geldiğini belirten Toros, “Tatlı suyun mevcudiyeti, insanların hayatta kalması ve ulusların ekonomik kalkınması için temel bir ön koşuldur. Artan şehirleşme, sanayileşme, sulamaya olan bağımlılık, altyapı eksiklikleri, yüksek yağış ve deşarj değişkenliği nedeniyle su kaynaklarının kıtlığı dünyanın pek çok bölgesinde yaygındır ve daha şiddetli olması beklenmektedir.” diye konuştu.
Su tasarrufunun önemi anlaşıldı
Toros, barajların, göllerin, nehirlerin su seviyeleri ve depolama kapasitelerinin devamlı izlenmesinin su kaynaklarının etkili bir şekilde kullanılmasında çok önemli olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
“Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, İstanbul’un uzun yıllar yıllık toplam yağış değeri 677 milimetredir. İstanbul’da yağışlar genelde ekim ve mart ayları arasında artmaktadır. 2020 yılında yağışlar Türkiye’de şubat, mart, nisan, mayıs ve haziran aylarında normallerin üzerinde diğer aylarda normallerin altında gerçekleşti. Bu durum su sorunu tehlikesini ortaya çıkardı ve su tasarrufu gibi sıkı önlem ve tedbirler alınması gerekliliğinin en önemli göstergesi oldu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle de İstanbul’da su tüketimi bir önceki yıllara göre arttı. İklim değişikliğinin etkisi ile azalması beklenen yağış miktarı göz önüne alındığında, su tasarrufunun ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.”
Son iki yılda yıl içerisinde doluluk oranlarındaki düşüşün yıl boyunca devam etmesi ve yıl sonuna doğru artışın olmaması, ilerisi için daha sıkı tedbir alınması gerektiğini gösterdiğini anlatan Toros, barajlardaki durumun yöneticiler ve çeşitli kurumlar tarafından daha dikkat çekici bir şekilde görselleştirilmesiyle halk arasında farkındalık oluşturulabileceğini ifade etti.
“İnsanlar el yıkama sırasında 2-3 litre su harcamaktadır”
Toros, su tasarrufu konusunda alınacak tedbirlerin gelecekte su kaynakların daha yeterli seviyelerde kalmasını sağlayacağını anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“İstanbul’da şebeke veya bina içerisinde su kaçaklarının azaltılması, kademeli ücretlendirme sisteminin yaygınlaştırılması, ekonomik musluk başlığı kullanılması, yağmur hasadının yapılması, etrafı açık olan ağaç yalakları ile cadde ve sokak sularının yalakta biriktirilmesi ve bitkilerin daha fazla su alması sağlanarak, yer altı suyunun daha fazla beslenmesi, duş kullanımlarında musluk açıldığında gelen soğuk suyu depolayarak temizlik veya bahçe sulama gibi farklı alanlarda kullanılması, çamaşır ve bulaşık makinelerini dolu veya doluya yakın iken çalıştırılması gibi yöntemler büyük su tasarrufu sağlayacaktır. İstanbul’da günlük ortalama su tüketimi 2,9 milyon metreküptür. İnsanlar el yıkama sırasında muslukları 20 saniye boyunca açık kullanması nedeniyle 2-3 litre su harcamaktadır. Sadece elleri sabunlarken musluğun kapalı olmasıyla 200-300 mililitre su kullanımı olacaktır. Her el yıkamada 1 litre su az tüketilse, bu sayede İstanbul’da günlük yaklaşık 150 milyon litre su tasarrufu sağlanacaktır. Bu da İstanbul’un günlük su ihtiyacının yüzde 5’ini kapsamaktadır. Bu İstanbul için büyük su tasarrufu demektir.”