İstanbul’da uzun yıllar direksiyon sallayan ve yaklaşık 10 yıl önce döndüğü memleketi Mardin’de atıl durumdaki araziye yüzlerce meyve ağacı diken 60 yaşındaki Mehmet Albayrak, aradığı huzura kavuştu
Albayrak, Mardin’den bundan 36 yıl önce Bursa’ya ardından da İstanbul’a göç etti. Burada yıllarca kamyon şoförlüğü yapan Albayrak, 10 yıl önce döndüğü memleketi Mardin’in Artuklu ilçesi Akbağ köyüne yerleşti.
Mardin-Diyarbakır karayolunda atıl durumdaki araziye 10 yılda bine yakın meyve ağacı diken Albayrak, hem atıl araziye can verdi hem aradığı huzuru buldu.
“Günde 20 metre yürüyemezken şimdi yerimde duramıyorum”
Albayrak AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce huzur bulmak için Akbağ köyüne yerleştiğini belirterek insan ve araç kalabalığından aşırı derecede yorulduğunu söyledi.
Köyünde yeşil alan oluşturmak isteğini, boş ve atıl durumdaki arazilerini önce kepçeyle düzelttiğini ardında fidan ve meyve ağaçları dikmeye başladığını anlatan Albayrak, şunları söyledi:
“Zeytin, vişne, kiraz, badem, ceviz, armut, incir her şey ektim. Turunçgiller hariç ne istersen burada bulunuyor. Kendi imkanlarımla ektim. Bine yakın ağaç ektim. Su az biraz da rüzgar olduğu için fire verdi. Bahçeye çok emek verdim. Ektim, biçtim. İlk başlarda çok zorlanıyordum. O kadar zorlanıyordum ki gelince, evin önüne kadar varırsam bir daha buraya gelmem diyordum. Şimdi yavaş yavaş alıştım. Günde 20 metre yürüyemezken şimdi yerimde duramıyorum. Hiperaktife döndüm. Ben buraya gelirken parmaklarım çatlıyordu, kan geliyordu. Çay bardağını elimle tutamıyordum. Aynı robot gibiydim ama şimdi Allah’a çok şükür ağaçlar da büyüdü. Bundan sonra onlardan verim alacağım.”
Çocukların kendisini çağırdığını belirten Albayrak ancak ağaçlarını bırakıp gidemediğini söyledi. Albayrak, zevkle bakımlarını yapıtları ağaçlardan kopamadığını vurguladı.
Ektiği ağaçların meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başlayacağını kaydeden Albayrak, “Kiminin zevki gezmek. Benim zevkim de bahçedir. 280 kiraz ağacı var. Birçok ceviz ağacı, nar, hurma, badem, incir, zeytin ağacı var. Hala da devam ediyorum. Geçen sene bir tona yakın zeytin topladım. Yavaş yavaş bütün meyvelerden hasat alacağım.” ifadelerini kullandı.
“Burayı terk edemem, ancak ölüm beni terk ettirir”
Ağaçların çocuk gibi olduğunu hatta çocuktan daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiğini dile getiren Albayrak şunları kaydetti:
“Çocuğa nasıl şefkat veriyorsun ona da aynı şefkati vereceksin. Sevgi her şeyin ilacıdır. Bir çocuklarım aklımda. Onun dışında nasıl huzurlu olduğumu kelimelerle ifade edemiyorum. Benim çocuklarımda yanımda olsaydı daha mutlu olurdum. Çocuklarımız özlemi sürekli içimde ama ben burayı terk edemiyorum. Çocuklarım gelmese de. Ben burayı terk edemem ancak ölüm beni terk ettirir.”
“Son nefese kadar ekmeye devam edeceğim”
Atmış yaşına merdiven dayadığını, her geçen yıl daha da ağaç sevgisinin daha da arttığının altını çizen Albayrak, şöyle devam etti:
“Son nefese kadar ekmeye devam edeceğim. Ben ektikten sonra kim yerse yesin benim umurumda değil. Herkesin kendi imkanları çerçevesinde ağaç ekmesini tavsiye ediyorum. Çocuklarını güzel bir miras bırakır. Hem de güzel bir gelecek bırakır. Allah’ın izniyle ben çocuklarıma güzel bir miras bırakacağım Allah’ın izniyle. Kardeşlerim bana , kafayı yemiş diyorlardı. Ben kafayı yememişim burada kalacağım ve ölünceye kadar bu bahçeyi ekeceğim dedim. Huzur da bulacağım, Allah izin verirse çocuklarımı da getireceğim. İstanbul’da huzur yok. İstanbul’da hayat yok. Şimdi burada daha huzurluyum. Her ağaç ektiğimde daha fazla zevk alıyorum. Ben 90 yaşına kadar gelirsem de ağaç ekmeye devam edeceğim.”
Ağaç ektiği alanın bitişiğinin heyelan bölgesi ilan edildiğini belirten Albayrak, ağaçların heyelanı da engellediğini bu yüzden de herkese görev düştüğünü sözlerine ekledi.