Amanah Vakfı ve İsveç Yahudi Topluluğu Konseyi, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakılmasının ardından, “Demokrasiye evet, Nefrete hayır!” başlıklı ortak açıklama yayımladı.
Açıklamada, “Bir kez daha İsveç sokaklarında İslamofobik nefret gösterilerine tanık olmamız, derin endişe veriyor. Bir kez daha ırkçıların ve aşırılık yanlılarının, İsveç’teki dini azınlıklardan birine karşı Kur’an-ı Kerim yakarak nefreti normalleştirmek için demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü suistimal etmelerine müsaade edildi.” ifadeleri kullanıldı.
“Ön yargı ile nefrete yönelik eylemler kabul edilemez”
“Trajik” geçmişlerinin, kitap yakmanın genellikle toplumdaki bir gruba yönelik nefretin normalleştirilmesinin başlangıcına işaret ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Geçmişte Yahudilere ve şimdi Müslümanlara karşı aynı şey yapılıyor. Bu nefret gösterilerini etnik gruplara yönelik tehdit ve tahrik ifadesi olarak görmemek, tarihin göz ardı edilmesi anlamına gelir.” değerlendirmesi yapıldı.
Alman Yahudi yazar Heinrich Heine’nin, 1821’deki kitabına atıfta bulunulan açıklamada, “Kitapları yakanlar sonunda insanları da yakar.” ifadesine yer verildi.
Nazilerin 1933’te Yahudi kültürünü yok etme çabalarındaki ilk adımlardan birinin, Yahudi kitaplarının yakılması olduğu vurgulanarak “Ardından ne olduğunu hepimiz biliyoruz.” denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“İsveç’teki gelişmeden derin endişe duyuyoruz. Yahudi ve Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik saldırılar son yıllarda artmış ve normalleşmiştir. Demokratik bir toplumda her bireyin kendini güvenme ve takdir edilmiş hissetme hakkı vardır. İsveç Müslüman Topluluğuna desteğimizi burada ifade etmek, her türlü önyargı ile nefrete yönelik eyleminin ve işaretinin kabul edilemez olduğunu açıkça belirtmek isteriz.”