İtalyan tarihçi Doç. Dr. Kamel, işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşimlerine ilişkin AA muhabirine konuştu.
İsrail’in Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Kamel, “(Yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri) Kalıcı barış umutlarını baltalıyor.” ifadesini kullandı.
Kamel, işgal altındaki topraklarda sivil yerleşimlerin kurulmasının, “işgalci bir gücün kendi sivil nüfusunun bir kısmını işgal ettiği bölgeye nakletmesini veya işgal altındaki topraklardaki nüfusu sınır dışı etmesini yasaklayan” Roma Statüsü’nden çok daha önce “yaygın bir şekilde savaş suçu olarak kabul edildiğinin” altını çizdi.
Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulmasına zemin hazırlayan İngiltere imzalı “Balfour Deklarasyonu”na ilişkin de konuşan Kamel, “(Deklarasyonda) İngiliz perspektifinden bakıldığında bile açıkça nüfusun diğer kesimlerinin haklarının ve konumlarının korunmasına dikkati çekilmiştir.” dedi.
Kamel, “Söz konusu haklar, yeni yerleşimlere tahsis edilen sürekli fonlar, Ürdün Vadisi’ndeki yaklaşık 8 bin dönümlük Filistin toprağına el konulması ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi tarafından özel olarak yasaklanan bir politika olan yerel doğal kaynakların sömürülmesi yoluyla ihlal edildi ve hala ihlal ediliyor.” diye konuştu.
Balfour Deklarasyonu’ndan yaklaşık 5 yıl sonra hazırlanan ve deklarasyona atıfta bulunarak Filistin’de kurulacak Yahudi devletine yönelik çerçevenin belirlendiği belgede de Filistin’in tamamının “Yahudi ulusal yurduna dönüştürülmesinin düşünülmediğini” kaydeden Kamel, “Filistin’in içinde bir yurdun (Yahudi devletinin) kurulmasından bahsediyor.” dedi.
Kamel, 1922 yılında hazırlanan Filistin Yetki Belgesi’nin de bölgedeki halkların her birine “kesintisiz bir ulusal kalkınma sağlamayı amaçlayan bir anlayışla” onaylandığını belirterek, belgelerde, Yahudi ve Filistinlilerin birlikte yaşadığı bölge olarak “ortak ev” nitelendirmesinin yer aldığına işaret etti.
İsrailli liderlerin, Batı Şeria’daki antik bölgelerdeki yasa dışı yerleşimlere “tarihi gerekçe” arayışlarına da değinen Kamel, “Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki topraklar, 1000 yıllık tarihi boyunca yalnızca tek bir halka ait olmamıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
İtalyan tarihçi Kamel, bölge halklarının kendi kaderini tayin haklarına saygı gösterilmesinin şart olduğunu vurgulayarak, “İsraillilere benzer şekilde Filistinlilerin de kendi kaderini tayin hakkına saygı gösterin.” dedi.
Uluslararası toplumun İsrail-Filistin arasındaki sorun karşısındaki ciddiyetini sorgulayan Kamel, “ABD ve AB de dahil olmak üzere uluslararası toplum bu konuda ciddiyse, konuyla ilgili uluslararası fikir birliğine aykırı hareket eden İsrail veya Filistin hangi taraf olursa olsun yaptırım uygulamalıdır. Aksi taktirde, iki devletli çözüm sloganı, güçlü tarafın kendi lehine kullandığı bir araç haline gelir.” diye konuştu.
Doç. Dr. Kamel, “Nihayetinde, hatta tarihin ışığında, hiç kimse Filistinlilere kendi kaderlerini tayin hakkıyla ilgili ne yapabileceklerini veya yapmaları gerektiğini söyleme hakkına sahip hissetmemelidir.” ifadesini kullandı.