Avdagiç, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın katılımıyla gerçekleştirilen İTO’nun temmuz ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, yeni ekonomi yönetiminin küresel ekonomik gerçeklerini yakından takip ederek, ekonominin kurallarına uygun yeni bir kalkınma hikayesi kaleme aldığını söyledi.
Yeni kalkınma hikayesinin ana temasının faiz artışı ve yeni denge arayışı şeklinde özetlenebileceğini ifade eden Avdagiç, bu çerçevede Merkez Bankası’nın makro ihtiyati tedbirlerde sadeleştirmeye gideceğini açıklamasını önemsediklerini kaydetti.
Avdagiç, “Haziran ayının son haftası itibarıyla özel bankaların ticari kredilerinde yıllık bazda küçülme yaşandığını görüyoruz. Yapılacak düzenlemelerle, özel sektörün yeniden uygun koşullarla finansmana erişmesinin önündeki engellerin hızla kaldırılması, ekonominin yeniden potansiyel büyüme seviyesini yakalamasının da yolunu açacaktır.” ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın İTO camiasının yakından tanıdığını aktaran Avdagiç, şöyle devam etti:
“Sayın Bolat, iki önemli ve güçlü bağ ile Odamız ve camiamız çatısı altında yer alıyor. Sayın Bakanımız hem İstanbul Ticaret Üniversitemizde öğretim üyeliği vazifesinde bulunuyordu, hem de İTO Ekonomik Danışma Kurulu’nda üye olarak yer alıyordu. Kendisi hepsinden önemlisi kalemi elinden bırakmayan aksiyon adamı kimliğiyle engin bir müktesebata sahiptir. Türk iş dünyasının öncü kuruluşu İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak ifade edeyim ki, Sayın Bakanımızla birlikte yol yürüyecek olmayı büyük bir şans ve ticaretin önündeki engelleri kaldırmak için büyük bir imkan olarak görüyorum.”
“Kredi mekanizması, ekonomik istikrarın da temel yapı taşlarından biri”
Şekib Avdagiç, parasal sıkılaştırmanın üretim bantlarını yavaşlatmaması gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“O yüzden politika faizi seviyesi, üretim ve ticarete yönelik bir dizi tedbirle desteklenmeli. Merkez Bankası’nın kararlarının ‘ortaya konulacak öngörülebilir, kolay anlaşılır ve eşgüdümlü bir politika seti’ ile desteklenmesini ve böylece reel sektörün önünün açılmasını talep etmekteyiz. Öncelikle ve özellikle vurgulamak isteriz ki sağlıklı işleyen bir kredi mekanizması, üretimin, istihdamın ve ihracatın olmazsa olmazıdır. Sağlıklı işleyen bir kredi mekanizması, ekonomik istikrarın da temel yapı taşlarından biridir. Kredi mekanizmasındaki bozulma, sadece finansman ihtiyacı bulunan işletmeleri etkilemekle kalmaz, domino etkisiyle piyasanın tüm işleyişini sekteye uğratır.”
Döviz kurlarının bir geçiş dönemi sonrası, kısa süre içinde dengeye geleceğini öngördüklerini kaydeden Avdagiç, “Bu geçiş döneminde fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın hızla ortadan kaldırılması gerekiyor. Üreticinin, bugün sattığı ürünü, yarın hangi fiyattan yerine koyacağını ya da 3 ay sonra alacağı ham maddeyi hangi kur seviyesinden temin edeceğini bilmesi, enflasyon beklentilerinin kırılması ve beklenti enflasyonunun önlenmesi adına büyük önem taşıyor.” diye konuştu.
“Vize serbestisinin de yerine getirilmesi gereken şartlar içinde yer almasını çok önemli buluyoruz”
İTO Başkanı Avdagiç, Litvanya’da gerçekleştirilen NATO Zirvesi’ne ilişkin, Türkiye’nin, elindeki kartları kendi çıkarlarını savunmak için doğru bir şekilde kullanarak, hakkı olanları alma yolunda önemli adımlar attığını söyledi.
İsveç’in NATO üyeliğine rezerv koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bunu kaldırmanın şartlarını açıkladığını hatırlatan Avdagiç, şunları kaydetti:
“İki tanesi doğrudan iş dünyasıyla ilgili. AB’ye tam üyelik kapsamında Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi ve vize serbestiyeti konusu. Biz bu kürsüden sürekli AB ile 1995’te imzaladığımız Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi gerektiğini söyledik. Üzerinden neredeyse 30 yıl geçmiş bu anlaşma bizi, dış ticarette ciddi anlamda sıkıntıya sokuyordu. Bu yüzden güncellenmesini hem hükümetimizden hem AB ülkelerinden talep ediyorduk. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu yönde doğru bir adım attı.
İkincisi, sizler de biliyorsunuz, artık iş adamlarımıza ve ticaretimize yönelik bir engelleme aracına da dönüşen vize sorununu iliklerimize kadar yaşıyoruz. Bu yüzden vize serbestisinin de yerine getirilmesi gereken şartlar içinde yer almasını çok önemli buluyoruz. İsveç’in Türkiye’nin hassasiyetlerine saygı göstermesi gerektiğini anlaması ve bu yönde bizi ikna edecek adımlar atması, Türkiye’nin etkinliğinin göstergesidir. Bu konuda Hükümetin gayet başarılı bir süreç yönettiğini görüyor ve iş dünyası olarak elimizdeki kartları ülkemiz lehine kullanmasını takdirle karşılıyoruz.”