İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, dünya ekonomisinin yeni bir ekonomik resesyonun eşiğinde olduğunu belirterek, “Küresel ekonomide beklenen krizin Türkiye için tehditlerin yanı sıra önemli fırsatlar da sunacağını öngörüyoruz. Bu noktada bazı hususlara dikkat etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
İTO’dan yapılan açıklamada odanın ağustos ayı olağan meclis toplantısındaki konuşmasına yer verilen Başkan Şekib Avdagiç, Türkiye’nin pandemi sonrası ihracatta yakaladığı olumlu seyrin devam ettiğini belirtti.
Dünya ekonomisinin yeni bir ekonomik resesyonun eşiğinde olduğuna işaret eden Avdagiç, küresel ekonomide beklenen krizin Türkiye için tehditlerin yanı sıra önemli fırsatlar da sunacağını ifade etti.
Bu kapsamda bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğini belirten Avdagiç, “Küresel ticarette pandemi sonrası öne çıkan tedarik avantajımızı iyi değerlendirirsek, bu dönemde ülkemize pozitif ayrışma imkanı sağlayabiliriz. Bize düşen bu dönemde küresel resesyondan mümkün olduğunca az etkilenmek, üretim maliyetlerini dengede tutarak rekabet avantajı sağlamak ve bununla da yetinmeyerek pazar ve ürün çeşitlendirmesine gitmek olmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Avdagiç, finansmana erişim konusunda yaşanan sıkıntıların hızla aşılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, faiz oranlarındaki artışla birlikte, bankacılık sektörünün kullandırdığı ticari kredilerin arındırılmış olarak yıllık artış hızının 2 ay öncesine göre yüzde 50 azaldığını aktardı.
Kredi mekanizmasının bozulmasının üretimin, ticaretin ve ihracatın daralması anlamına geleceğini kaydeden Avdagiç, “Dolayısıyla, kredi kullanımını kısıtlamaya yönelik her türden politika, üretimi baskılama ve zincirleme etkilerle ekonominin değil tüm alanlarına sirayet eden bir negatif döngüye dönüşme riski oluşturabilir. Bu da bizi küresel resesyonda pozitif ayrışmadan alıkoyabilir, orta vadeli daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakabilir.” ifadelerini kullandı.
Avdagiç, ihracata yönelik kredilerin önemine dikkati çekerek, “İhracata yönelik kredilerin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti hiç de zor ya da karmaşık bir süreç değil. Firmalarımızın kendi üretim alanlarında ihracat için ihtiyaç duyduğu girdiler, buna ilişkin finansman ihtiyacı ve söz konusu ihracatın ne kadar sürede gerçekleştiği belgelere dayalı olarak izlenebilmektedir.” açıklamasında bulundu.
Avdagiç, bu kapsamda, özellikle ihracatçı firmalara verilen reeskont kredilerinin kesinlikle azaltılmaması gerektiğini vurguladı.
“Enflasyon muhasebesinin uygulanması gerektiği açıktır”
Şekib Avdagiç, enflasyonla mücadelenin odaklanılması gereken önemli bir sorun olduğuna dikkati çekerek, enflasyon muhasebesinin uygulanmasını talep etti.
Avdagiç, şunları kaydetti:
“Yüksek enflasyonla oluşan fiktif kârların vergilendirilmesi konusu yakın dönemin önemli başlıklarından birini oluşturacaktır. Bu çerçevede enflasyon muhasebesinin uygulanması gerektiği açıktır. İşletme sermayesi ihtiyacı giderek artan şirketlerimizin, bir de yüksek enflasyon nedeniyle sermayelerinin vergilendirilmesi ve ilave sermaye erozyonu yaşamasının önüne geçmeliyiz.
Enerji fiyatlarının oluşturduğu maliyet baskısına da dikkati çekmek isterim. Durgunluğa doğru gidilen ve sorunların devam ettiği küresel ekonomide Türkiye olarak biz enerjimizin büyük bölümünü enerjiye harcamalıyız. Ülke olarak kalıcı şekilde enerjide dışa bağımlılığı azaltacak politikaların hızlandırılması gibi acil bir görevle karşı karşıyayız.”
Avdagiç, Türkiye’nin son iki hafta içinde bölgesel liderliğini göstererek, tahıl koridorunun açılmasının mimarı olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimleriyle Ukrayna limanlarından açılan tahıl koridorunun önemine dikkati çeken Avdagiç, “Türkiye, küresel piyasalarda deyim yerindeyse tahılın fiyatını belirlemiştir. Daha ilk sevkiyatın tarihinin açıklanmasıyla birlikte küresel piyasalarda tahıl fiyatları yüzde 20 civarında geri çekildi.
Savaştan önce Afrika ülkelerinin büyük bir bölümü buğday ihtiyacının yüzde 30’undan fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan ithalatla karşılıyordu. Diliyoruz ki, bu anlaşma Ukrayna ve Rusya aralarındaki sorunların çözümü için bir başlangıç oluşturur ve benzer sorunların çözümüne örnek teşkil eder.” yorumunu yaptı.