Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) sağlık çalışanlarında iki doz CoronaVac aşısı sonrası antikor sonuçları, üçüncü doz aşının önemini ortaya çıkardı.
Araştırma, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı, Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı tarafından mart ve temmuz arasında, 3 bin 538 DEÜ sağlık çalışanı arasından seçilen 548 kişi üzerinde gerçekleştirildi.
Araştırmanın ilk sonuçlarına göre, iki doz CoronaVac aşısı olan 548 sağlık çalışanının yüzde 98,7’sinde aşı sonrası antikor geliştiği saptandı. Aşılanan sağlık çalışanlarının sadece yüzde 3,8’ine tekabül eden 21’inde Kovid-19 gelişti. Bu hastaların tamamı hastalığı hafif bulgularla atlattı.
Aşıdan 4 ay sonra yapılan ölçümlerde ise sağlık çalışanlarının yüzde 89,6’sında antikor düzeyinin yüzde 66 düştüğü saptandı.
Ayrıca kronik hastalığı bulunanların, kilolu veya çok kilolu, 35 yaş üzerinde olanların ve doktor dışı sağlık çalışanlarının aşı sonrası gelişen antikor düzeyinin, diğer gruplara göre daha düşük kaldığı belirlendi. Bunun, obezite, ileri yaş, kronik hastalık gibi durumların, aşı sonrası antikor gelişmesini olumsuz etkilediğini gösterdiği belirtildi.
“Vatandaşlarımızın hızlıca aşılanma sürecine dahil olmaları gerekiyor”
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, AA muhabirine, Rektörlüğün de desteğiyle yapılan araştırmanın sonuçlarının detayını bilim dünyasıyla paylaşacaklarını söyledi.
İki doz aşıdan sonra antikor gelişenlerin oranının yüzde 100’e yakın olduğuna dikkati çeken Hotar, aşılandıktan sonra hastalık gelişenlerde bunun çok hafif belirtilerle seyretmesinin de sevindirici bir sonuç olduğunu kaydetti.
Hotar, araştırmanın, aşının koruyuculuğunu, aşıya rağmen Kovid-19’a yakalananlarda ise hastalığın hafif seyrettiğini bilimsel olarak ortaya koyduğunu ifade ederek, “Aşıdan 4 ay sonra yapılan değerlendirmede antikor seviyelerinin yaklaşık yüzde 66 düştüğü tespit edildi. Bu beklenen bir sonuçtu. Bu sonuçtan hareketle Sağlık Bakanlığımızın ‘3. bir aşı olun’ önerisinin ne kadar haklı ve isabetli olduğu ortaya çıktı.” diye konuştu.
Aşı yaptırmayanların diğerlerini riske soktuğunu, onların hastalanmasına ve bunu ağır geçirmesine sebep olabileceğini vurgulayan Hotar, şunları kaydetti:
“Burada aşının yüzde 100 bilimsel olarak araştırılmış sonuçlarının ne kadar etkili olduğu paylaşarak toplumda aşı farkındalığı oluşturmaya, aşıya yönelik bir eğilim gelişmesine katkı vermeye çalıştık. Üniversitemiz bölgenin en büyük hizmet veren hastanesine sahip. Bu hastanede de bu anlamda gelen hastalarımızın sayısı çok fazla. Bu hastalarımızı da bu yönüyle inceleyerek, çalışarak bilim dünyasına, literatüre kalıcı eserler bırakmak istiyoruz. Hazır elimizde böyle bir potansiyel varken, bu hastalıkların sebepleri, sonuçları, daha sonra Kovid-19 İzlem Merkezimiz var, oradaki yansımaları, toplumsal sorumluluk olarak yaptığımız bilimsel çalışmaları kamuoyuna aktararak bu konudaki sağlık politikalarına destek sağlanması hedeflerimiz arasında. Herkesi aşı olmaya davet ediyoruz.”
DEÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Kılıç da sağlık çalışanlarının Kovid-19 salgını nedeniyle ciddi risk altında olduğunu belirtti.
Kılıç, DEÜ’nün, sağlık çalışanlarını aşı sonrası izlemesinin önem taşıdığını söyledi. Araştırmaya dahil olan 548 kişinin durumunu yaklaşık 1 yıl izleyeceklerini ifade eden Kılıç, “Hem tüm Türkiye’deki sağlık çalışanları için bir politika geliştirilmesi için bilgi üretmiş olacağız hem de kendi çalışanlarımızın sağlığını daha yakından izlemiş olacağız.” diye konuştu.