Japon yeninin, piyasalardaki değer kayıpları hükümet ile Japon finansal otoritelerini endişelendiriyor.
Yen, dolar karşısında son 32 yılın en hızlı değer kaybını yaşıyor. 14 ve 15 Ekim tarihlerinde Japon yeni, ABD doları karşısında önce 147, daha sonra 149 bandına geriledi. Japon ulusal parası benzer seviyeleri en son Ağustos 1990’da görmüştü.
Eylül sonu “yen alım, dolar satım” müdahalesiyle dolar/yen paritesinin bir süre dengelenmesini sağlayan merkezi hükümetin aynı müdahaleyi tekrarlayacağı kaydediliyor.
Döviz hareketlerinden sorumlu Maliye Bakan Yardımcısı Kanda Masato, Washington’da katıldığı Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantısı sonrası konuştu.
Önlem alınma ihtimali artıyor
Piyasalardaki aşırı oynaklıklara karşı daha ihtiyatlı hale gelindiğini belirten Kanda Masato, “Gerekli önlemlerin alınabileceği ihtimali artıyor. Hükümet kararlı hamlelere daima hazır.” dedi. Japon finansal otoriteler, ABD Doları karşısından zayıflayan yenin, BoJ’un halihazırda uyguladığı ultra geniş parasal genişleme politikalarını yansıttığını savunuyor.
BoJ Başkanı Kuroda Haruhiko, değer kaybına rağmen, gelir büyümesi ile BoJ’un yüzde 2 enflasyon hedeflerinin yakalanması için parasal genişlemeyi sürdüreceklerini söyledi.
Tüketici enflasyonundaki (TÜFE) yükselişin, emtia fiyat artışından kaynaklandığını kaydeden Kuroda, “Temel enflasyonun gelecek mali yılda yüzde 2’nin altına düşmesi bekleniyor” şeklinde değerlendirmede bulundu.
Ağustos 2022 TÜFE’sinin yüzde 2,8 olarak kayda geçtiği Japonya’da finansal otoriteler, son dönem değer kayıpları sonucu TÜFE’nin yakın zamanda yüzde 3’ü görebileceğini belirtiyor.
22 Eylül’de Japon hükümeti ve BoJ, 1998’den bu yana ilk olarak kayda geçen “yen alım, dolar satım” ile 2,84 trilyon yen (19 milyar dolar) tutarında müdahalede bulunmuştu. BoJ’un “parasal genişleme” politikasını sürdürme sinyalleriyle o dönem 145,9’a kadar çıkan dolar/yen paritesi, hükümetin müdahalesi sonrası 140,7 bandına kadar gerilmişti.
Zayıf yen, “iki ucu keskin kılıç” olarak görülüyor.
Japon ihracatçılar denizaşırı karlarını artırırken, enerji ve ham madde ithalat girdi maliyetlerinin yükselmesi ise engellenemiyor.