Japonya, Çin’in bölgesel nüfuzu karşısında, hem ABD ile güvenlik ittifakını hem de öz kaynaklarını derinleştirerek askeri caydırıcılığı güçlendiriyor.
Çin’in bölgede artırdığı askeri nüfuzu, Kuzey Kore’nin sıklaştırdığı füze tehditleri karşısında Japonya dış güvenlik iş birlikleri ile öz yatırımlarını tahkim ediyor.
Japon hükümeti, bir yandan askeri potansiyelinin sınırlarını zorlarken artan bölgesel tehditler sonrası “karşı saldırı” kapasiteli donanımlara erişebilme ihtimalini yokluyor.
Yürürlükteki “barışçıl anayasa” ile öz savunma yatırımlarına da yönelen Japonya “askeri şemsiyesi” altındaki müttefiki ABD ile “masada daha eşit ortaklık” hedefliyor.
“Aynı fikirdeki” komşularıyla güvenlik iş birliklerini tazeleyen Japonya, “askeri entegrasyondan” vazgeçmediği ABD’nin füze sistemlerine ise müşteri olmaya devam ediyor.
“Pasifistleştirilen” askeri yapı
ABD’nin iki atom bombası kullanması sonucu İkinci Dünya Savaşı’nda yenilgiyi kabul eden Japonya’da yeniden yapılandırılan en önemli kurum ordu oldu.
ABD, Japonya’nın güvenlik garantörlüğünü üstlendi. Kore Yarımadası ve Çin’in bir kısmını “kolonileştiren” Japon ordusu, savaş sonrası pasifistleştirildi.
Hava, deniz ve kara başta olmak üzere “Öz Savunma Kuvvetleri (Jieitai)” (SDF) şeklinde ifade edilen askeri yapı “ordu” şeklinde nitelendirilmiyor.
Yaklaşık 250 bin aktif, 60 bin yedek personele sahip olduğu tahmin edilen SDF, Japon anayasasının “savaşa karşı” 9. maddesince “pasifist” özelliğe sahip.
Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü misyonlarında görev alan SDF, görevlendirildiği ülkelerde mayın temizliği, afet risk önleme, anti-korsanlık faaliyetleri yürütüyor.
Personel oranı yerine, kuşandığı askeri donanım hacmiyle dikkati çeken SDF’nin bünyesinde, dünyanın en büyük 4. denizaltı filosunu barındırdığı biliniyor.
85 ABD askeri tesisi
Japonya’da “US Forces in Japan” (USFJ) adıyla ABD Hint-Pasifik Kuvvetlerine (INDOPACOM) bağlı hizmet veren askeri birimin yaklaşık 55 bin personeli bulunuyor.
İkili güvenlik anlaşması gereği Japonya, 1978’den beri “ev sahibi ülke desteği” altında, ülkedeki ABD askerinin hizmet, uygulama, iş gücü ve eğitim masraflarını karşılıyor.
Japon hükümeti, 1996 mali yılını takip eden 5 yıl için 1,35 trilyon yen ödemişti. Bu rakam, ABD’ye en fazla ödenen “ülke desteği” olarak kayda geçmişti.
Çin’in bölgede artan askeri faaliyetleri karşısında Japonya’nın ABD ile sürdürdüğü güvenlik ittifakını güçlendirmesi “kaçınılmaz” olarak nitelendiriliyor.
Yaklaşık 85 ABD askeri tesisinin konuşlandığı Japonya, barındırdığı ABD askeri sayısıyla, ülke dışında, “en çok ABD askerinin konuşlandığı yer” olarak tanınıyor.
Sadece bir adada 31 üs bulunuyor
En güneybatıda yer alan Okinawa Adası’na, füze denemelerini artıran Kuzey Kore ile bölgede askeri faaliyetlerini artıran Çin’e karşı “stratejik önem” atfediliyor.
ABD’nin 1972’de Japon egemenliğine iade ettiği Ada, halihazırda 31 ayrı ABD üssünü barındırıyor. Ada yüzölçümünün yaklaşık yüzde 20’si bu tesislere ayrılıyor.
Japonya yüzölçümünün yüzde 0,6’sını oluşturan Okinawa’nın, ülke genelinde ABD askeri tesislerinin toplam arazi alanlarının yüzde 70’ine ev sahipliği yaptığı biliniyor.
Halihazırda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları sonrası, Çin’in “otoriter gücünü” konsolide ederek olası Tayvan işgalini başlatabileceği şeklinde yorumlar yapılıyor.
Tayvan, Japonya’nın en güneybatısındaki Okinawa’dan sadece 160 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
BRI’ye karşı FOIP
Stratejik öneme sahip Serbest ve Açık Hint-Pasifik vizyonu (FOIP), bölge ülkelerini hem birbirleriyle hem de ABD ile güvenlik temelinde yakınlaştırmayı hedefliyor.
Çin’in 2013’te başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ile “denge arayışı” şeklinde nitelendirilen vizyonu Japonya, ilk olarak 2016’da kamuoyuna duyurmuştu.
ABD’nin 2017’deki Ulusal Güvenlik Stratejisinde “Asya-Pasifik Bölgesi” ifadesinin, “Serbest ve Açık Hint-Pasifik” olarak değiştirilmesi, söz konusu inisiyatifte rolleri netleştirdi.
Komşu Çin ile “karşı nüfuz arayışı” şeklinde nitelendirilen teşebbüs, birçok alanda ABD ekseninde hareket etmeyi tercih eden Japonya için “rekabet ekseni” oluşturuyor.
Tatbikatlar, geçit törenleri ve uçak gemileri
Kuzey Kore, ocaktan beri 30’dan fazla denemede ateşlediği 70’ten fazla füze ile bir yıl içindeki en kapsamlı deneme silsilesini, 45 yıldır ilk kez bu yıl içinde gerçekleştirdi.
Pyongyang yönetiminin nükleer ve füze, Çin’in ise bölgesel askeri nüfuzu gibi aktif tehditleri karşısında Japonya, “aynı görüşteki ülkelerin” ordularıyla tatbikatlar düzenliyor.
2021’de ABD’nin “USS Carl Vinson” ve İngiltere’nin “The Queen Elizabeth”, bu yıl içinde de ABD’nin “USS Abraham Lincoln” uçak gemileri Japonya’ya demirledi.
Gemilerin güvertelerinde yabancı muhataplarınca ağırlanan Japon askeri ve hükümet temsilcileri, bölgesel tehditlere karşı “Serbest ve Açık Hint-Pasifik” vurgusu yaptı.
Deniz Öz Savunma Kuvvetleri (MSDF), bu ay başında ise 7 yıl aradan sonra ilk kez, ABD dahil 12 ülkenin katılımıyla uluslararası donanma geçit törenine ev sahipliği yaptı.
Öte yandan uzak adalarının savunulmasıyla balistik füzelere müdahaleyi hedefleyen Japonya 10-19 Kasım’da, ABD ile “Keen Sword” tatbikatını gerçekleştirdi.
Geniş tatbikata Japonya’dan yaklaşık 26 bin asker ile 20 gemi ve 250 uçak; ABD’den ise “Uzay Kuvvetleri” dahil 10 bin asker ile 10 gemi ve 120 uçak katıldı.
“Süpersonik” füzeler
Japonya, geliştirme aşamasındaki yüksek hızlı yeni füzelerinin mesafe kapsamını, ana karaya uzak adaların savunulması için 1000 kilometrenin üzerine çıkarmayı planlıyor.
Buna göre, yeni yüksek hızlı, kara konuşlu füzelerin mesafe kapsamı, Çin’in kıyı bölgelerini ve Kuzey Kore’yi menziline alacak şekilde geliştirilmeye tabi tutulacak.
Hareket halindeki rampadan fırlatılacak yeni füzedeki harp başlığı, yüksek irtifada gövdeden ayrılacak ve düzensiz yörüngede ve süpersonik hızda hedefine gidecek.
Menzilleri 1000 kilometrenin üzerine çıkarılacak yeni füzelerden, Doğu Çin Denizi’ndeki tartışmalı Senkaku Adaları dahil uzak bölgelerin savunulmasında yararlanılacak.
SDF envanterinde prototipi hazır yüksek hızlı yeni füzelerin 2023 mali yılı itibarıyla seri üretiminin başlayacağı ve 2026 mali yılında hizmete alınacağı biliniyor.
“Standoff”, Aegis ve Tomahawk
Aegis balistik füze savunma sisteminin monte edileceği iki Japon destroyeri, hareket kabiliyetlerinin artırılması amacıyla yeniden dizayn edilerek küçültülecek.
Hava savunma kabiliyetleri korunacak destroyerler tadilat sonrası, Tayvan’a yakın Okinawa eyaletine hızlı konuşlandırılması dahil, donanma operasyonlarında görev alacak.
En erken 2028 mali yılında hizmete girmesi planlanan yeni Japon destroyerlerine, Tomahawk füzeleri ile SPY-7 radarlarının da monte edilebileceği bildirildi.
Caydırıcılığı artırmak isteyen Japonya’nın, henüz geliştirme aşamasındaki kendi ulusal “standoff” füzelerini ise 2026 mali yılına kadar hizmete almayı hedefliyor.
ABD üretimi Tomahawk seyir füzelerinden satın almayı planlayan Japonya, düşman füzelerini kendi bölgesinde imha edebilme kapasitesine erişmeyi hedefliyor.
Yürürlükteki anayasanın 9. maddesindeki “askeriyenin saldırı gücüne sahip olamayacağı” anlamının ise yeniden yorumlanmaya ihtiyaç duyacağı kaydediliyor.
“F-X” projesi
Kendi savaş uçağını geliştirme projesini başlatan Japonya bu görevi iki yıl önce, en eski Japon sanayi devlerinden Mitsubishi Heavy Industries (MHI) firmasına verdi.
Dizaynı ile altıncı nesil sofistike savaş uçağı şeklinde nitelendirilen “F-X” projesine şimdiye kadar 200 milyar yen (yaklaşık 1,4 milyar dolar) sarf edildiğini biliniyor.
Japon öz kaynaklarıyla geliştirilecek ilk savaş uçağı olması beklenen F-X’in, ilk uçuşunu 2028’de yapması ve 2030’ların ortalarında SDF envanterine girmesi hedefleniyor.
Yeni “entegre komutanlık”
Japonya 2024’te kara, deniz ve hava operasyonlarını tek merkezden kumanda edebilecek ve ABD ordusuyla eş güdümü artıracak “entegre komutanlık” kuracak.
Komutanlık, Tayvan Boğazı’nda olası krizler dahil Japonya savunmasını yakından ilgilendiren Hint-Pasifik bölgesi genelindeki acil durumlarda etkin rol alacak.
Doğrudan Japonya Savunma Bakanı ile irtibat kurabilecek yeni komutanlık, INDOPACOM Komutanı ile eş güdüm halinde çalışacak.
İngiltere ile “RAA”
İngiltere ve Japonya, güvenlik işbirliğini artırmak için 2023 başına kadar askeri savunma kapsamlı “Karşılık Erişim Anlaşması” (RAA) imzalamaya hazırlanıyor.
İkili ilişkilerinin derinliğinin örneği olacak anlaşmada, iki ülkenin yeni savaş uçağı geliştirme işbirliğine yönelik olası ortaklığının ayrıntılarının da yer alması bekleniyor.
4 yıldır ilk kez Japon Başbakan, Avustralya’da
Japonya Başbakanı Kişida Fumio, geçen ay, ülkenin kıyı komşusu Avustralya’nın Perth kentinde düzenlenen ikili zirvede, Avustralyalı mevkidaşıyla güvenlik deklarasyonu imzaladı.
Deklarasyonda nesnel ikili savunma işbirliğinin artırılacağı, ABD ile üçlü güvenlik ilişkilerinin derinleştirileceği, ekonomik güvenlik ve enerji işbirliği vurguları yapıldı.
“Serbest ve Açık Hint-Pasifik” mesajı verilen Perth zirvesiyle, iki Pasifik lideri son 5 ayda 3. kez görüşmüş oldu. 2018 sonrası, bir Japon başbakan ilk kez Avustralya’ya gitti.
Ocak ayında iki ülke, askeri personelin karşılıklı olarak kendi topraklarında eğitimini sağlayacak savunma paktını imzalamıştı. Pakt, iki ülke meclislerinin onayını bekliyor.
Meclislerin onay vermesiyle pakt, “1960 ABD-Japonya Kuvvetler Statüsü Anlaşması” sonrası Japon topraklarında, ABD dışında bir ülkenin askeri varlığının yolunu açacak.
3 milli belge
Japonya, “Ulusal Güvenlik Stratejisi, Ulusal Savunma Program Esasları ve Orta Vadeli Savunma Programı” gibi 3 kritik milli doktrini yıl sonuna dek güncelleyecek.
Savunma Bakanlığına göre 2023 mali yılında başlamak üzere 5 yıl süreli orta vadeli ulusal savunma programının maliyeti 48 trilyon yen (yaklaşık 342 milyar dolar) olacak.
Programın bu finansal hacme erişmesi halinde, yeni maliyet, halihazırda yürürlükteki orta vade savunma programının yaklaşık 1,7 katı şeklinde kayda geçecek.
İktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP) ile ortağı Komeito, ülkenin uzun vadeli güvenlik ve diplomasi politikaları yönergesinin güncellenmesini müzakere ediyor.
Bu yıl suikasta kurban giden “en uzun süre başbakan” unvanlı Abe Şinzo’nun siyasi ömrü boyunca, “NATO ile doğru orantılı savunma politikaları” hedeflediği biliniyor.
Başbakan Kişida’nın kabinesi, resmen kabul edildiği 2013’ten beri revize edilmeyen Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni (NSS), bu doğrultuda güncellemeyi amaçlıyor.
NATO ile orantı
İktidar koalisyonu yıl sonuna kadar, Japonya’nın, “düşman askeri üslerine saldırı kapasitesine erişmesi” dahil bazı başlıklarda konsensüs oluşturabilme ihtimali de arıyor.
Savunma eğilimli güvenlik politikaları uygulayan Japonya’da yıllık savunma harcamalarına 2021’de, Gayrisafi Yurt İçi Hasılasının (GSYH) yaklaşık yüzde 1,2’si ayrıldı.
İktidar, gelecek 5 yıla yönelik NATO ülkeleriyle doğru orantılı olarak, savunma harcamalarını, GSYH’nin yüzde 2’si ya da daha yukarısına taşımayı hedefliyor.
Nisanda LDP, “karşı saldırı kapasiteleri” olarak tanımlanan, düşman üslerinin vurulabilmesini sağlayacak askeri gücün ülkeye kazandırılmasını hükümete teklif etmişti.
Öngörülen kapasiteyle, düşman füzelerinin, yabancı askeri üslerden fırlatılmadan önce etkisiz hale getirilmesini kapsayan teknolojinin Japonya’ya kazandırılması amaçlanıyor.