Türkiye Jokey Kulübü (TJK) Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi’nden 2006 yılında mezun olan Kocakaya, 14 yılı aşkın jokeylik kariyerinde özellikle son 2 yılda sergilediği performansla adından söz ettirdi.
2019’da bin 71 yarışa katılan Gökhan Kocakaya, 255 birincilik elde ederek zirvede yer aldı. Bu istatistikle kariyer rekoru kıran 33 yaşındaki jokey, 2020 yılına da damga vurdu ve 972 koşuda 209 kez birincilik kürsüsüne çıktı.
Gökhan Kocakaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Çocuk yaşta ata binmek benim için bir özgürlüktü. Atın üzerine çıktığımda kendimi daha mutlu hissediyordum çünkü bir canlıya hükmetmeniz, onu anlamanız, onun sizi anlaması ve beraber yola çıkmanız tarif edilemeyen bir duygu.” ifadelerini kullandı.
Kazandığı başarıların tesadüf olmadığını belirten Kocakaya, “Son 2 yılda istikrarlı bir performans sergiledim. Ülke içinde ağırlıklı at bindiğim takdirde bu başarının geleceği belliydi. Yurt içindeki yarışlara öncelik verdim. Elimden geldiğince Türk at yarışçılığına gereken faydayı sağlayacağım. Önümüzdeki süreçte yurt dışındaki önemli yarışlara da ağırlık vereceğim. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere güzel yerlere gideceğimizi düşünüyorum. Türkiye’deki başarılarımı yurt dışına da taşımak istiyorum.” diye konuştu.
“Bu stilin zamanla daha fazla göze hitap edeceğini düşünüyorum”
Gökhan Kocakaya, başarılı jokeyliğinin yanı sıra biniş stiliyle de ön plana çıkıyor.
Biniş stiline yönelik yapılan eleştirilerle de gündeme gelen Kocakaya, “Yurt dışından esinlenerek oluşturduğum bu stilde belli bir başarı ve istikrar yakaladığımı düşünüyorum. Bu stilin ata herhangi bir zarar vermediğine canıgönülden inanıyorum. İlk bakışta görüntü göze hoş gelmeyebilir. Ancak bu stilin zamanla daha fazla göze hitap edeceğini düşünüyorum.” şeklinde görüş belirtti.
Apranti okulunda çok iyi bir eğitim aldığını ve dünyanın en iyi jokeylerinin biniş stillerine dair çalışma yaptığının altını çizen Kocakaya, şunları kaydetti:
“Avrupai stilin atın üzerinde daha estetik ve yumuşak olacağı izlenimi edindim. İngiltere ve Dubai’de daha farklı bir stile geçildiğini gördüm. Bu stilde at üzerindeki kontrolün daha fazla ele alındığı ve at ile uyumun performansı zirveye çıkardığını gördüm. Yurt dışında denedikten sonra ‘otur-kalk’ dedikleri bu stili ülkemde de uygulamaya karar verdim. Atın üzerinde fark yarattığını hissettikten sonra risk de alarak böyle bir biniş stili uyguladım. Ata en iyi katkıyı sağlamak adına geliştirmiş olduğum bir stildir. Eleştirilere çok maruz kaldım. Bu eleştirileri benim gibi kaldıracak başka bir jokey olduğunu da düşünmüyorum. Atın üzerindeki katkıyı bir jokey olarak hissediyorum. Dünyanın en iyi jokeylerinden bazıları da bu stilde at biniyor ben de onları örnek alarak bunu yapıyorum.”
“Long Runner ile tanışma hikayemiz tamamen tesadüf”
Gökhan Kocakaya, çok sayıda yarış kazandığı İngiliz safkan Long Runner ile ilk yarıştan itibaren iyi bir uyum yakaladıklarını ifade etti.
Long Runner’ın Türkiye’deki en kaliteli atlardan biri olduğunu vurgulayan Kocakaya, “Long Runner ile tanışma hikayemiz tamamen tesadüf. Taylığından beri tanıyordum. İnanılmaz bir yükselişte olan bir taydı ancak performansının düştüğü bir süreç oldu. Onunla buluşmayı çok istiyordum. Geçen sene Ankara Koşusu’ndan önce teklif geldi ve hiç düşünmeden kabul ettim. Çok inanıyordum. Çok güzel bir şekilde yarışı kazandık. İlk etapta büyük bir uyum sağladık. Bugüne kadar çok önemli yarışlar kazandık. Böyle bir ata bindiğim için çok mutluyum. Belki 10-20 yılda zor gelecek bir atla tanıştık. Umarım başarılarımızı yurt dışındaki yarışlarla da taçlandırırız. Onun yurt dışında da güzel birincilikler elde ederek ülkemizin adını duyurmasını isterim.” değerlendirmesinde bulundu.
“Halis Karataş gibisi bir daha gelmez”
Gökhan Kocakaya, son yıllarda Türk at yarışçılığının sembol isimlerinden jokey Halis Karataş’tan daha fazla koşu kazandığının hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
“Halis Karataş, gelmiş geçmiş en iyi jokey. Onunla yarışabilmek bizim için bir ayrıcalık. Ondan daha fazla yarış kazanmış olabilirim ama Halis Karataş, sahalarımızın şampiyon jokeyi. Biz ancak onun izinden gidebiliriz. Halis Karataş gibi bir jokeyin bir daha Türkiye’ye geleceğini ve onun başarılarına ulaşacağını zannetmiyorum. Onun hikayesinin anlatıldığı ‘Bizim İçin Şampiyon’ filmi Türk at yarışçılığı hakkında çok güzel referanslar edindirdi. Bu film, camiamıza çok büyük değer kattı. Umarım gelecekte buna benzer daha fazla film çekilir. Böylece buranın çok farklı ve renkli bir dünya olduğunu anlatırız.”