TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) tali komisyon olarak görüştüğü Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni benimsedi.
AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal başkanlığında toplanan komisyon, Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni tali komisyon olarak ele aldı.
Şiddetin bireyleri, toplumları ve hatta tüm canlıları doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen karmaşık ve çok yönlü bir olgu olduğunu belirten Aksal, “Sadece ülkemizin değil, bütün ülkelerin çözmesi gereken ortak bir sorundur. Şiddetin yaygın biçimlerinden biri olan kadına yönelik şiddet ise cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ‘bir insanlık suçudur’ ve amasız, fakatsız, lakinsiz topyekun bir mücadele gerektirir.” diye konuştu.
Şiddetle mücadelede süreklilik ve devamlılığın esas olduğunu vurgulayan Aksal, “Komisyonumuza havale edilen ve bugün görüşeceğimiz teklif ise bu mücadeleyi çok daha ileriye taşımayı hedeflemektedir. Teklifle, gerek kadına karşı gerekse sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçların önlenmesinde ve faillerin cezalandırılmasında son derece etkin hükümler getirilmektedir.” ifadesini kullandı.
Teklif sahibi olarak komisyona bilgi veren AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, kadına yönelik şiddet fiillerinin engellenmesinin, başta devletler olmak üzere tüm toplumların ortak vazifesi olduğunu vurgulayarak, “Tüm dünyada kadınların hak ve özgürlüklerinin ihlalini engelleyecek ve sorumlular hakkında gerekli hukuki yaptırımların gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak önlemler alınmaktadır.” dedi.
Çam, kadına yönelik şiddetin, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde alınan tedbirlere rağmen varlığını devam ettiren evrensel bir sorun olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre dünya genelinde her üç kadından biri fiziksel, psikolojik cinsel ve ekonomik açılardan şiddete maruz kalıyor. Bugün dünyanın pek çok yerinde kadınlar açlık, savaş, göç ve şiddetten herkesten daha fazla etkileniyor. Ülkemizde yıllardır kadına yönelik şiddetin tamamen ortadan kaldırılması için birçok önlem alınmıştır. Yapılan çalışmaların tümü kadınların hak ve özgürlüklerinin ihlalinin önlenmesine ve bu tarz fiillerin sorumlularına gecikmeksizin gerekli yaptırımların uygulanmasına yöneliktir.
İktidara geldiğimiz 2002 yılından bu yana kadınların eğitime, iş hayatına ve sosyal hayata daha güçlü bir şekilde katılımı, siyaset alanındaki temsil oranlarının artırılması, özellikle de kadına yönelik şiddetin önlenmesi yoluyla çok önemli adımlar attık. Başta anayasa ve temel kanunlarımız olmak üzere mevzuatımızda kadın-erkek eşitliğinin hukuki zeminini güçlendirdik. Pozitif ayrımcılığın benimsenmesi, kadınların hak kazanımlarının hızlanması, kadının toplumsal statüsünün güçlenmesi ve görünürlük kazanmaları, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi amacıyla pek çok düzenleme yaptık.”
AK Parti Grubu olarak kadına karşı şiddet ve sağlıkta şiddetle mücadele kapsamında önemli düzenlemeler içeren kanun teklifini hazırlarken milletin hassasiyetlerini en üst düzeyde dikkate alarak çalışmalarını titizlikle yürüttüklerini belirten Çam, “Bununla birlikte kadın milletvekillerimiz bu işin içerisindeydi, imzayı atan, atmayan pek çok arkadaşımız bu işin içindeydi.” dedi.
TBMM Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise “Yıllardır hepimiz kadın çalışıyoruz, kadının istihdamını çalışıyoruz, statüsünün yükseltilmesini çalışıyoruz ve 20 yıldır da AK Parti iktidarları döneminde cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok önemli kazanımlar elde ettik. Bu kazanımlar sadece mevzuatsal değil, aynı zamanda uygulamadan kaynaklı çok önemli kazanımlardı.” dedi.
Çalık, kanun teklifinde yer alan düzenlemeleri anlattı.
“Aslında sorun uygulamadaki eksiklikler”
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, özellikle kadına yönelik işlenen suçlarla mücadelede sadece cezaların artırılmasının, suçun bedelinin ağırlaştırılmasının tek başına yeterli çözüm olmayacağını bildiklerini ifade ederek, “Aslında bakıldığında da kadına yönelik suçların hepsinin ceza kanununda cezai yaptırımlarının olduğunu biliyoruz ve yıllardır söylediğimiz üzere aslında sorun uygulamadaki eksiklikler yani esas sorunumuzun uygulamada olduğunu biliyoruz. Tabii bundan da daha önemlisi anlayış ve bakış açısında çünkü kadına yönelik suçları bütüncül politikalar halinde ele almazsak önleyemeyeceğimizi her şeyden önce kabul etmemiz gerekiyor.” dedi.
Süllü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Erkeğin kadından üstün görüldüğü toplumsal cinsiyet düzeninde, erkeğin kadın üzerindeki iktidarını sürdürmesinin aracı olan şiddet de mevcut düzenin sürdürülmesinde bir aracı. Dolayısıyla, biz, kadına yönelik şiddeti oluşturan dinamikleri, mevcut, toplumsal, ekonomik, geleneksel, siyasal ve eğitimsel yapı içindeki ayrımcı ve kadını erkeğe bağımlı kılan mekanizmalardan ayrı düşünemeyiz, bu mümkün değil. Dolayısıyla, kadına yönelik şiddetten söz ederken de mevcut egemen iktidarın mevcut bakış açısını da görmezden gelemeyiz burada. ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ tamlamasını kullanmaktan ısrarla kaçınan, kadını bir birey olarak görmeyip sürekli iyi anne, iyi eş düzleminde konumlandıran merkezi yönetim anlayışının 19 yıldır şekillendirdiği dinamiklerin şiddetin artışında oynadığı rolü de görmezden gelemeyiz. Dolayısıyla, sadece ceza düzenlemeleriyle suçu önleyemeyeceğimizi de kabul etmeliyiz.”
İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, kanun teklifinin kadına yönelik şiddeti önlemenin felsefesine çok uygun olmadığının ortada olduğunu belirterek, “Kadına, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik işlenen şiddet suçlarının cezaları artırılıyor. Burada şunun tespitini hepimizin çok iyi yapması gerek: Kadına veya sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlar cezaların azlığına güvenerek mi bu suçları işliyorlar? Hayır. Bu cezaların etkin infazları olmadığı için daha çok bu suçların caydırıcı olmadığını görüyoruz yani bu cezaların caydırıcı olabilmelerinin tek yolu etkin infaz olmalıdır.” ifadesini kullandı.
Kanun teklifinde, kadına karşı işlendiğinde nitelikli hale gelen suçların failine yönelik bir açıklama getirilmediğini vurgulayan Sunat, şöyle devam etti:
“Kasten adam öldürme ve yaralama suçunun failinin ve mağdurunun kadın olması halinde bu suçlar kadına karşı şiddet suçunu oluşturmayacaktır. Güçlendirilmiş parlamenter sisteminde biz şunu ortaya koyduk, inşallah da gelecek süreçlerde uygulayacağız: Türk Ceza Kanunu’nda ‘kadına karşı şiddet’ adı altında yeni bir suç olarak düzenlenecektir. Bir kez daha söylüyorum, sahadaki STK deneyimlerinin hiçe sayılarak, ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu yapılan kaçıncı hata? Ve yapmaya da devam ederek dersler çıkarmayan bir iktidarın ülkeyi götürdüğü durumu hep birlikte yaşıyoruz.”
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin “artık bunu konu etmeyin” denilebilecek bir şey olmadığını belirterek, “Umuyorum, bu sözleşmeyi tekrar kazanacağız yani Danıştay savcılarının mütalaası gerçekten önemli ve bu sözleşme yerli yerine oturacak. Çünkü elimizdeki kanun teklifi sadece kadına yönelik şiddetle ilgili bir ceza kanununda değişiklik teklifi ama İstanbul Sözleşmesi bütün kurumlara yükümlülük getiren, aynı zamanda bütün kurumların denetimini zorunlu kılan ve önlemeyi aslında hedefleyen bir sözleşmeydi.” dedi.
Komisyonun kanun teklifini tali komisyon olarak görüşmesini de eleştiren Kerestecioğlu, “Bu komisyon asli komisyon olmalıydı ya da karma komisyon kurulabilirdi yani sağlık ve adaletle birlikte bir karma komisyon olabilirdi. Ama neden biz tali kaldık? Bu da aslında ayrımcılığın bir türü diye düşünmekte fayda var diyorum ben. Yani bunu hakikaten herkesin bir tekrardan değerlendirmesi lazım.” ifadesini kullandı.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamayla Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi komisyonda benimsendi.