ABD Başkanı Joe Biden’ın 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçiminde adaylıktan çekilip yerine önerdiği Kamala Harris, “ufak dokunuşlarla” Biden’ın dış politikadaki stratejilerini önemli ölçüde sürdürmeye, ABD’nin Ukrayna’ya ve bazı ayarlamalarla İsrail’e güçlü desteğini devam ettirmeye ve Çin ile Rusya karşısındaki duruşunu sürdürmeye aday gözüküyor.
- ABD Başkanı Biden seçim yarışından çekildi
- ABD’de Biden’ın yerine Trump’la yarışacak Demokrat Partinin alternatif adayları konuşuluyor
- Dünya liderlerinden, başkanlık yarışından çekilen Biden’a teşekkür
- ABD’de başkan adaylığı tartışılan Harris de İsrail’le geleneksel güçlü ilişkileri savunuyor
- ABD Başkan Yardımcısı Harris, Biden’ın “başarı mirasının” çoğu başkanı geçtiğini söyledi
- ABD’de gözler, başkanlık yarışından çekilen Biden’ın desteklediği Kamala Harris’e çevrildi
Biden’ın başkanlık yarışında çekilmesiyle Donald Trump karşısında Demokratların en önemli adayı konumuna yükselen Başkan Yardımcısı Harris, Biden döneminde izlenen temel dış politika stratejilerini büyük ölçüde sürdürecek biri isim olarak görülüyor.
Amerikan kamuoyunda, başkan yardımcılığı sürecinde zayıf bir performans sergilemekle ve özellikle uluslararası meselelerde Biden’ın gölgesinde kalmakla eleştirilen Harris, gerek geçmişteki senatörlük yıllarında, gerekse başkan yardımcılığı döneminde dış politika konularında güçlü ve dikkati çekici çıkışlar yapamadı.
Siyasi kariyerinden önce uzun yıllar California eyaletinde savcılık görevi yapan ve 2011-2017 yıllarında California’nın başsavcılığı görevini yürüten Harris, 2017’de bu eyaletten senatör seçildi.
2020’deki başkanlık seçimlerini Biden’ın kazanmasının ardından Ocak 2021’de başkan yardımcılığı görevine başlayan Harris, bu dönemde başta yasa dışı göçmenler gibi iç politika sorunlarıyla ilgilendi.
Bununla birlikte Demokratların son dönemdeki ana başlıklarda takip ettiği dış politika stratejilerini büyük ölçüde benimseyen Harris, Ukrayna, İsrail, Çin ve Rusya ile ilgili konularda son dönemin dış politika dengelerini sürdürecek gibi gözüküyor.
Ukrayna’ya güçlü destek, Rusya’ya sert tavır
Biden’la Oval Ofis’te birlikte görev yapan Harris’in görevi boyunca yaptığı açıklamalarda Rusya karşısında Ukrayna’ya güçlü destek verdiği ve bu desteği sürdürmeye kararlı olduğu görülüyor.
Haziranda Ukrayna’da düzenlenen konferansa katılan ve burada Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşen Harris, NATO ittifakının birlikteliğinin önemini ve Rusya karşısında Ukrayna’ya verdikleri güçlü desteğin ittifakın geleceği için önemli olduğunu vurguladı.
Harris, “Ukrayna’ya gerektiği sürece ABD olarak destek vermeye devam” edeceklerini ifade etti ve Biden yönetiminin Ukrayna politikasının sıkı bir takipçisi olacağını gösterdi.
2022 ve 2023 yıllarındaki Münih Güvenlik Konferansı’na ABD adına katılan Harris, burada yaptığı konuşmada, Ukrayna’ya ve Devlet Başkanı Zelenskiy’e güçlü destek verdiklerini ve bu desteği kararlı şekilde sürdüreceklerini açıkladı.
Münih’teki “liderlik” performansı genel olarak övgü toplayan Harris’in başkan olması durumunda Ukrayna konusunda ABD’nin 2021’den bu yana sürdürdüğü politikayı büyük ölçüde koruyarak sürdürmesi bekleniyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ilgili de bugüne kadar birçok kez sert açıklamalar yapan Harris, gerek Ukrayna’ya saldırması konusunda, gerekse Rus muhalif Alexander Navalnıy’ın ölümü konusunda Putin’e yüklendi.
İsrail’e güçlü destek, Netanyahu’nun politikalarıyla kısmi ayrışma
Senatörlüğü döneminde İsrail’e destekle ilgili tasarılara destek veren Harris, başkan yardımcılığı döneminde de Demokratların hem İsrail’e destek veren hem de iki devletli çözümü savunan “denge politikasını” güçlü şekilde benimsedi.
Trump döneminde imzalanan İbrahim Anlaşmalarına destek veren Harris, sonraki açıklamalarında iki devletli çözüm konusunda ABD’nin mümkün olan adımları atması gerektiğini vurguladı.
ABD’nin İsrail’e 7 Ekim saldırılarından sonraki koşulsuz desteğinde de Biden’ın yanında duran Harris’in zaman zaman “Filistin halkına daha fazla yardım gönderilmesi”ne dair ifadeleri ABD kamuoyunda dikkati çekti.
Harris, Biden yönetimi içinde geçici ateşkes konusunu (mart ayında) ilk dile getiren isim oldu ve sivil ölümleri konusunda zaman zaman çıkışlar yaptı.
Gazze’deki durumu “insani yıkım” sözleriyle tanımlayan Harris, Demokratlar içindeki “ABD, (Binyamin) Netanyahu’nun Gazze’deki soykırımına ortak oluyor” hissiyatına yönelik açıklamalarıyla dikkati çekti.
İsrail yönetiminin Filistinlilere giden yardımları engellemesine tepki gösteren Harris, tıpkı Biden gibi, bu hususta Netanyahu yönetiminin aşırı sağcı politikalarını dolaylı şekilde eleştirdi.
Ancak bununla beraber İsrail’in, ABD’nin en önemli müttefiklerinden olduğunu vurgulayan Harris’in, geleneksel İsrail’e destek politikasını küçük ayarlamalarla sürdürmesi bekleniyor.
Harris’in Orta Doğu ve Türkiye yaklaşımı
Öte yandan Harris’in İran’la nükleer anlaşmaya imza atmış olması, Yemen’de savaştaki rolü ve Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi nedeniyle Suudi Arabistan’a silah satışını engelleyen tasarıya evet demesi akıllarda kalan başlıklardan.
Diğer yandan Harris, 2019’da ABD Senatosunda kabul edilen 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili tasarıyı hazırlayan ve tasarıya destek veren isimlerden biri olarak kayıtlara geçti.
2021’de başkan yardımcısı olan Harris, Biden’ın ilk görev yılında 1915 olaylarını sözde “soykırım” olarak tanıyan açıklamasına da destek verdi.
Türkiye konusunda sınırlı açıklamaları olan Harris’in dış politika danışmanı olan Phil Gordon’ın Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu yakından tanıyan bir isim olması da dikkati çekiyor.
Çin’le küresel rekabette Biden’ın izinde
Senatörlüğü ve başkan yardımcılığı döneminde Demokratların Çin politikasını benimseyen Harris, Biden yönetiminin Çin’le rekabet konusundaki önceliklerini düzenli olarak savundu.
Trump’ın Pekin’le “ticaret savaşlarını” eleştiren Harris, Amerikan üreticilerine zarar verecek gümrük vergilerine karşı çıktı ve Trump’ın Çin’le ticari mücadeleyi kaybettiğini savundu.
Senatörlüğü döneminde Hong Kong’da insan haklarıyla ilgili Çin etkisine karşı tasarı hazırlayan Harris, daha sonra da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ile ilgili Çinli yetkilileri hedef alan bir başka tasarının hazırlanmasına katıldı.
2023’te Biden’ın yerine Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) zirvesine katılan Harris, buradaki mesajlarında ABD olarak Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki etkilerini sınırlandırmak ve bu bölgedeki diğer müttefiklerle çalışmaya devam etmek konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Tayvan konusunda da Biden’ın söylemlerini tekrarlayan Harris’in bu konuda da Pentagon’un stratejilerine tamamen güvendiği belirtildi.
Harris’in Hindistan görüşü
Annesi Hindistanlı olan Harris, halen güçlü şekilde seyreden ABD-Hindistan ilişkilerinde bugüne kadar Biden’la benzer söylemleri kullanırken, senatörlüğü döneminde Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin özellikle insan hakları ve Cammu Keşmir’le ilgili politikalarını eleştirdi.
Harris, Modi yönetiminin, 2019’da Cammu Keşmir’in özel statüsünü kaldırmasına tepki gösterdi ve Keşmir’in “yalnız olmadığı” açıklamasını yaptı.
2021’de başkan yardımcılığı görevine başlayan Harris, Hindistan ve Modi konusundaki çizgisini belli ölçüde değiştirdi ve Modi yönetimine eleştirilerini azalttı.
Harris, 2023’de devlet yemeğinde ağırladığı Modi tarafından övgüyle anıldı.