CTV NEWS’in haberine göre, Kanada’da yatılı okul skandalı nedeniyle özür dilemeyi reddeden kiliseye karşı duyulan öfke, kilisenin Katolik takipçileri arasında da artıyor.
Kiliseye gösterilen tepkilere rağmen herhangi bir özür dilenmemesi üzerine bazı takipçiler kiliseyi terk etti.
Takipçilerden bazıları Katolik kilisesini özür dilemeye davet ederken; bazıları dini liderler tarafından göz yumulan bu vahşete sessiz kalamayacaklarını ifade ederek kiliseyle ilişkilerini sonlandırma kararı aldı.
Yazar Bernadette Hardaker, kilisenin yerli hakları da dahil birçok meseledeki duruşuyla ilgili kendi içinde mücadele ettiğini ama artık dayanamayacağı bir noktaya gelerek kiliseden ayrıldığını açıkladı.
Kendini artık “eski bir Katolik” olarak tanımlayan Hardaker, sorumluluk almak yerine kaçan bir kurumu desteklediği için utandığını ifade etti.
Katolik kilisenin tutumunu “iki yüzlülükten ve ahlaki iflastan daha fazlası” olarak tanımlayan Hardaker, yaşananları “en ölümcül türden bir günah” olarak nitelendirdi.
Hardaker, “Yaşananları umursamadan bütün hayatınız boyunca böyle bir organizasyonun parçası olamazsınız.” ifadesini kullandı.
Yerli halklara karşı işlenen insanlık suçu nedeniyle resmi bir özür dilemekten kaçınan Katolik kilise, artan öfkenin odağında bulunuyor.
Kanada’daki yatılı kilise okulları
İlki 1840’ta Katolik Kilisesince Kanada hükümeti adına açılan ve sonuncusu 1997’de kapatılan yatılı kilise okulları, 150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla koparılarak alıkonulduğu yerler olarak tarihe geçti.
Beyaz çoğunluğun hakim olduğu topluluklara entegre edilmek için zorla ailelerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılan çocukların büyük kısmının kötü muameleye maruz kaldığı, açlık ve soğuğun yanı sıra cinsel ve fiziksel tacize uğradığı, hatta bazı çocuklar üzerinde tıbbi deneyler yapıldığının belirlendiği öne sürüldü.
Yatılı kilise okullarında yaşanan trajedinin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması için 2008’de Kanada’da Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu.
Hayattaki mağdurların 6 bininden fazlasını dinleyen Komisyon, çalışmalarını 2015’te tamamladı ve yaşananları “kültürel soykırım” olarak tanımlayarak 4 bin sayfalık rapor yayımladı.
Bazı kaynaklarda, kilise okullarında kalırken ölen çocukların sayısı 4 bin 200 olarak verilirken; Komisyon raporunda, ölümlerin kilise yönetimlerince belgelenmemesi nedeniyle bu sayının 5 bin 995 olduğu kaydedildi.