Memleketlerinden 1400 kilometre ötede, mahalleleriyle aynı adı taşıyan köye yerleştirilen Karadenizliler, devletin kendilerine sağladığı imkanlarla tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladı.
Göçün ilk yıllarında gurbet zorluğu yaşayan köylüler, yaklaşık yarım asırdır memleket bildikleri Türkiye’nin en büyük adasında, Gökçeada Dereköy Şahinkaya Tarımsal Kalkınma Kooperatifini kurup, açtıkları zeytinyağı fabrikasıyla ekonomiye katkı sağlıyor.
Adaya yarım asır önce geldiklerinde kurdukları taş değirmeni yeniden aktif hale getiren köy sakinleri, memleketlerinin vazgeçilmez ürünü mısır ununu imece usulü üretiyor. Şahinkaya köyü sakinleri, geleneklerinden ödün vermeden hayatlarını sürdürürken, kooperatif ise düzenlediği mısır gününde ada halkının mısırlarını ücretsiz öğütüyor.
“Köy sakinleri olarak dayanışma içindeyiz”
Gökçeada Dereköy Şahinkaya Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Azmi Nafi Uygun, AA muhabirine, köylerinde yaptıkları çalışmaları anlattı.
Karadeniz’deki geleneklerini Gökçeada’ya taşıdıklarını anlatan Uygun, “Yetiştirdiğimiz zeytinleri köy halkı olarak birlikte topluyoruz. Mısırlarımızı birlikte öğütüp, mısır unu yapıyoruz. Köy sakinleri olarak dayanışma içindeyiz. Çoğu işlerimizi imece usulüyle yapıyoruz.” diye konuştu.
Uygun, kooperatif olarak mısır günü etkinliği düzenlediklerini belirterek, sadece köyleri için tüm Gökçeada’ya ücretsiz öğütme hizmeti verdiklerini vurguladı.
Mısır ununu Karadenizlilerin yoğun tükettiğini ifade eden Uygun, şöyle konuştu:
“Bu unla Karadeniz’e özel tükettiğimiz yemeklerimizi yapıyoruz. Kuymak ve mıhlamada özellikle çok kullanıyoruz. Çorba yapımında hanımlarımız oldukça fazla kullanıyor. Tabii en önemlisi mısır ekmeği yaparken kullanıyoruz. Mısır unu ve mısır ekmeğimiz bizim vazgeçemeyeceğimiz milli yemeğimiz. Mısır öğütme günü ilgi gördü. Ücretsiz düzenlediğimiz bu hizmet de bir imece usulü yardımlaşma şeklinde oldu. Evde mısırı olan vatandaşlarımız buraya getirip ücretsiz olarak öğütüp un haline getiriyor. Ayrıca bizim yarım asırlık taş değirmenimizde burada ürettiğimiz atalık buğdaylarımızı da un haline getiriyoruz. Kooperatifimiz olarak şu anda 30 çeşit atalık buğdayın üretimini yaptık. 15 çeşidimizi un haline getirecek duruma geldik.”
Uygur, yakın zamanda ekolojik üretim yapmak için hazırlıklara başladıklarını bildirdi.
“Gelenek ve göreneklerimizden hiç vazgeçmedik”
Kooperatifin Başkan Yardımcısı Nurhan Atalay ise adadaki en büyük işlerden birinin zeytinyağı fabrikası olduğunu ifade etti.
Büyük bir eksikliği gidererek ada zeytinine değer kazandırdıklarına değinen Atalay, “Köyümüzü ilk kurduğumuzda değirmenimizi de kurmuştuk. Teknoloji gelişince burası atıl kalmıştı. 5 yıl önce burayı yeniden hazır hale getirdik. Biz gelenek ve göreneklerimizden hiç vazgeçmedik. Bu mısır işi de bizim geleneksellerimizden biri. Taş değirmenimizde tüm Gökçeada’daki komşularımızın mevcut mısırlarını burada ücretsiz un yaptık. Herkes çok memnun.” diye konuştu.
Şahinkaya’da yaşayan Bahri Şenel de köylerinin hem bir fabrikaya hem de yarım asırlık bir değirmene sahip olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Gülzade Şenel ise köylerindeki taş değinmende köy halkıyla birlikte öğütleri mısır ununu ekmek yapımı dahil birçok alanda kullandıklarını vurguladı.
Köyün sakinlerinden Günsel Ataman da mısır unuyla lahana yemeğine sos hazırladıklarını, sabah kahvaltıları için kuymak yaptıklarını belirterek, eski günlerdeki gibi yardımlaşmanın köylerinde devam ettiğini aktardı.
Dereköy’den gelen Kosta Mindaki ise mısır unuyla kızartılan hamsinin lezzetli olduğunu belirterek, “Kooperatif başkanımız tüm adadaki mısırların ücretsiz un yapılacağını söyledi. Biraz mısırım vardı. Buraya getirip ücretsiz olarak un yaptırdım. Teşekkür ederiz.” dedi.