United Press International’ın (UPI) haberine göre, ABD Enerji Bakanlığı Bilim Ofisi öncülüğünde tasarlanan, 3 bin 200 megapiksel Miras Uzay ve Zaman Araştırması (LSST) Kamerası ile henüz görülemeyen ve sadece teoride yer alan karanlık madde ve karanlık enerjinin araştırılması hedefleniyor.
Şili’de inşa edilen Vera C. Rubin Gözlemevi’ne yerleştirilecek LSST Kamerası, Cerro Pachon Dağı’nın zirvesine yakın bir konumda, deniz seviyesinden 2 bin 700 metre yüksekte güney semalarını engelsiz bir şekilde görebilecek.
Dünyanın astronomi için tasarlanan en büyük ve en yüksek çözünürlüklü kamerası
LSST Kamerası, 3 ton ağırlığı ve 3 bin 200 megapiksel çözünürlüğü ile şimdiye kadar astronomi için tasarlanan en büyük ve en güçlü kamera olma özelliği taşıyor.
Kameranın en büyüğü 1,5 metreden geniş 3 lensi bulunuyor, her bir lens, fotoğraf çekiminde 15 saniye açık kalabiliyor ve 5 saniyede bir diğer lense geçilebiliyor.
Kamerada, yakın kızılötesi, ultraviyole ve görünür ışık dahil olmak üzere farklı ışık türlerini analiz etmek için gerektiğinde değiştirilebilecek 6 özel filtre bulunuyor.
Tasarım ve üretim aşamaları 20 yılda tamamlanan kamera, gece gökyüzünün dolunayın 7 kat büyüklüğünde bir alanını fotoğraflayabiliyor ve yüksek çözünürlüğüyle yaklaşık 24 kilometreden bir golf topunu ayırt edebilecek güce sahip bulunuyor.
Bilim insanları, kamerayı, milyarlarca galaksi ve gök cismini görüntüleyerek evrene ait en büyük fotoğraf veri kataloğunu oluşturmak için de kullanacak.
Kamera, ABD Enerji Bakanlığı, Stanford Doğrusal Hızlandırıcı Merkezi (SLAC) Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarındaki bilim insanları öncülüğünde tasarlandı.
Işık yaymadığı için tespit edilemeyen karanlık madde ve enerji, evrenin yüzde 95’ini oluşturuyor
ABD Enerji Bakanlığı, henüz hiçbir cihazın karanlık maddeye dair kanıt yakalayamadığı ancak görünür maddeden 5 kat fazla olabileceği düşünülen karanlık maddenin, galaksilerin dönüşünü kütle çekimsel etkileyerek evrende iz bıraktığını açıkladı.
Araştırmalarda, ışık ya da enerji yaymadığı için görülemeyen karanlık madde ve karanlık enerjinin, evrenin kütle ve enerjisinin yaklaşık yüzde 95’ini oluşturduğu, evrenin genişlemesini hızlandıran bir güç olduğu, yıldızların, gezegenler ve galaksilerin neden bu şekilde hareket ettikleri hakkında teorik açıklamalar sunduğu vurgulanıyor.