İsrail, Mısır, Bahreyn, Ürdün, Kuveyt, Tunus, Fas, Afganistan, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda, Pakistan, Filipinler ve Tayland’dan sonra Katar da “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” statüsü alan ülkeler arasına girdi.
Konuya ilişkin açıklama, ABD Başkanı Joe Biden ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin, 1 Şubat’ta Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği görüşme öncesinde yapıldı.
“İran nükleer dosyası, küresel enerji kaynaklarında istikrarın sağlanması ve Afganistan” dahil birçok bölgesel ve uluslararası konunun masaya yatırıldığı görüşme öncesinde Biden, “Katar ile ABD arasında 50 yıllık bir ortaklık olduğunu, Katar’ın on binlerce Afgan’a ev sahipliği yaptığını, Gazze ve Filistin meselelerinde de önemli roller üstlendiğini” ifade etti.
Biden, Doha ile Washington arasında son 50 yılda derinleşen stratejik ortaklığın bir nişanesi olarak Katar’ı “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” olarak tanıyacaklarını ve bu konuda Kongreyi bilgilendirdiğini duyurdu.
Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani de söz konusu görüşme sonrası Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna yaptığı açıklamada, Biden’ın Katar’ı “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” olarak tanımasının iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünü yansıttığını, ortaklık için de daha fazla fırsat oluşturduğunu söyledi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby de düzenlediği basın toplantısında, söz konusu kararın, ABD ve ordusunun Katar ile ilişkilerinin seyrini değiştireceğini, yeni fırsatlara kapı aralayacağını, eğitimler ve askeri teçhizatlara erişim için yeni bir alan açabileceğini kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Bürosu Arap Yarımadası İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Benaim de Katar’ı “ABD’nin yakın dostu ve 50 yıllık stratejik ortağı” olarak nitelendirdi ve Doha yönetiminin, uzun süredir ABD güçlerine ev sahipliği yaptığını, büyük tahliye operasyonlarına kapılarını cömertçe açtığını söyledi.
Orta Doğu’da ortak çıkarlar
ABD de Katar da Orta Doğu’da yükselen tansiyonun düşürülmesine ve terörle mücadele ederek ortak güvenlik çıkarlarını tesis etmeye çalışıyor.
Katar, ABD’nin terörle mücadele çalışmaları kapsamında bu ülkenin Merkez Kuvvetler Komutanlığına ve binlerce Amerikan askerine ev sahipliği yapıyor. Katar bu nedenle ABD nezdinde seçkin bir konumda bulunuyor.
ABD’nin, Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın yönetimi devralmasının ardından Katar’ın, Amerikan vatandaşları ile Afgan işbirlikçilerin ülkeden tahliyesi konusunda gösterdiği gayret ABD yönetiminin övgülerine mazhar oldu.
Katar, tahliye operasyonlarının yanı sıra ABD ile Taliban arasında da ara buluculuk yaptı ve ABD’nin Kabil Büyükelçiliğinin çalışmalarını Doha’dan yürütmesine olanak sağladı.
Ukrayna krizi ve Katar’ın dünya enerji pazarındaki rolü
Katar Emiri’nin ABD ziyaretinde, Avrupa’ya enerji sevkiyatını tehdit eden Ukrayna krizi de gündeme geldi.
Dünya sıvılaştırılmış doğal gaz piyasasında önde gelen ülkelerden olan Katar, Rusya’nın, ABD ve NATO ile yaşanan krizde bir koz olarak kullandığı “Avrupa ülkelerine gaz akışını kesme” kartını devreye sokması durumunda yaşanabilecek ekonomik krizin üstesinden gelmeleri için dünya ülkelerine yardım etme potansiyeline sahip.
Dünyanın ikinci en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçısı olan Katar, Washington’un Moskova’ya yaptırım uygulaması durumunda AB ülkelerinin doğal gaz ihtiyacının bir kısmını karşılamaya hazır olduğunu ifade etti.
AB ülkeleri, enerji ihtiyacının yüzde 40’ını Rusya’dan ithal ediyor. ABD ise Katar ve diğer ülkelerle birlikte, dünya piyasalarında alternatif enerji kaynakları bulmaya çalışıyor.
ABD’nin, Avrupa’daki müttefiklerinin sıvılaştırılmış doğal gaza ihtiyacının hasıl olması nedeniyle uzun zaman boyunca uyguladığı Körfez ülkelerine güvenlik şemsiyesi sağlama stratejisine geri dönmesi önem arz edecek.
Batılı uzmanlar da Katar’ın, son yıllarda Birleşmiş Milletler (BM) ve AB kurumlarıyla güçlü ortaklıklar ve ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki karar alıcılar ile uluslararası güçlerle sağlam ilişkiler kurarak küresel krizlere olumlu yanıt verme hızına dikkati çekiyor.
Katar Emiri’nin ABD ziyareti de eski ABD Başkanı Donald Trump dönemindeki istikrarsızlıktan sonra yeni yönetimle kurulan ortaklığın derinliğini ortaya koyuyor.
Katar, Yemen krizinin çözümüne katkıda bulunabilir
Katar’ın, ABD’nin bölgedeki baş ortağı olma rolünü üstlenmesi muhtemel gibi görünüyor.
Uzmanlar, Washington’un, Doha’yı Yemen’deki savaşa siyasi bir çözüm bulunması için Arap koalisyonu ile İran arasında ara buluculuk yapmakla görevlendirebileceğini düşünüyor. Zira Katar’ın İran’la da iyi ilişkileri bulunuyor.
Batı medyası da Katar’ın, gerilimleri yatıştırma tecrübesi ve ABD ile Taliban arasında olduğu gibi başarılı ara buluculuk yapma potansiyeline işaret ederek Yemen’deki savaşın sona erdirilmesinde katkı sağlayabileceğini kaydediyor.
Katar Emiri’nin ABD ziyaretinden yaklaşık bir hafta önce Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile bir araya geldi. Bu nedenle, Katar’ın, İran ile ABD arasında da ara buluculuk rolü üstlenmesi de mümkün gibi duruyor.
Katar’ın ABD ile koordinasyon içinde oynadığı bölgesel ve uluslararası rol, Biden yönetiminin, İran destekli Husilerin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) saldırılarının ardından Yemen savaşının çözümüne öncelik vereceğini ve Orta Doğu’da yaşanan meselelere yeniden dahil olacağını gösteriyor.