Ziraat Katılım Genel Müdürü Özdemir, kuruluşun 8. yılı münasebetiyle AA muhabirine sektöre ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ziraat Katılım’ın sektöre ciddi anlamda katkıda bulunduğunu kaydeden Özdemir, “Aktif büyüklüğümüzü 275 milyara kadar taşıdık. Ülkemizin bankacılık sektöründe ilk 12 bankasından birisiyiz. Bu tempomuzu da inşallah bundan sonra da artırarak devam ettirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
Özdemir, Ziraat Katılım’ın kamu sermayeli ilk katılım bankası olma özelliğini taşıdığını kaydederek, katılım bankalarının Türkiye’de 40 yıla yakın bir süredir faaliyet göstermekte olduğunu ancak 2000’li yıllara kadar sektörün ilerlemesinin önünde birçok engel olduğunu hatırlattı.
Katılım sektöründeki oyunculardan en çok arzu edilenin beklenen kar-zarar ortaklıklarını çoğaltmak olduğunu ifade eden Özdemir, katılım finans sektörünün bankacılık içinden aldığı payın 2000 başlarındaki yüzde 2-2,5 seviyelerinden 2015’te yüzde 4,5 seviyesine çıktığına dikkati çekti.
Özdemir, sektörde bir tempo yakalandığını ancak bunun istenilen düzeyde olmadığını vurgulayarak, “Kamunun da bu işe girmesiyle birlikte şu an katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payı yaklaşık yüzde 8,5 seviyesini geçmiş durumda ve bu 1,4 trilyonluk bir büyüklüğe işaret ediyor. Hedefimiz 2025 yılında yüzde 15 seviyesine ulaşmak. Bu tempomuzu devam ettirdiğimizde bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.
“Katılım Bankacılığı sektörüne yeni oyuncuların katılacağını düşünüyorum”
Özdemir, son dönemde Türkiye’de dijital bankacılığın ilk örneklerinin katılım bankacılığı sektöründen geldiğine dikkati çekerek, hali hazırda izni almış olan faaliyete geçmek için hazırlıkları devam eden üç dijital katılım bankasının faaliyete geçeceğini ifade etti.
Sektöre katılması planlanan dijital katılım bankalarının 1-2 tanesinin yabancı sermayeli bankalar olacağını ve yeni düzenlemeler, destekler çerçevesinde yeni oyuncularında katılacağını düşündüğünü belirten Özdemir, özellikle yabancı sermayeli finans kuruluşlarının bu alandaki gelişmeleri takip ettiğini, özel veya ortaklıklar yoluyla yatırımları araştırdıklarını söyledi.
Özdemir, Ziraat Bankası’nın tarım finansmanı konusunda 150 yılı aşkın süredir özellikle tarım konusunda tecrübeli olduğunu kaydederek, Ziraat Katılım’ın da tarıma destek amacıyla şubeleşme faaliyetlerini de hızlı bir şekilde sürdürdüğünü bildirdi.
Vatandaşların tarımsal finansmana ulaşabilmesi için hem şube sayısının artırılması hem de uzaktan erişim yöntemiyle vatandaşlara Ziraat Katılım müşterisi olma imkanı sağladıklarını aktaran Özdemir, “2023 yılı şubat ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle birlikte vatandaşlarımızın tarım alanındaki devletimizin desteklerini katılım finans prensipleri doğrultusunda ulaşmasını temin etmeye başladık.
Faiz hassasiyeti olan vatandaşlarımız, çiftçilerimiz ve üreticilerimiz artık bundan sonra ziraat katılımdan ihtiyaçlarını karşılayabilecek, bu imkanları kullanabilecekler.” değerlendirmesinde bulundu.
Özdemir, uluslararası alanda katılım finansmanı prensipleri doğrultusunda çalışmaların hızlandığını belirterek, İslam Kalkınma Bankası’yla Manisa Şehir Hastanesi’nin inşasında iş birliği yapıldığını ifade etti.
Ziraat Katılım uluslararası finansmanın KOBİ’lere ulaşmasında aracılık ediyor
İstisna metoduyla Manisa Şehir Hastanesi’nin finansmanında Ziraat Katılım’ın önemli bir rol oynadığını kaydeden Özdemir pandemi döneminde İslam Kalkınma Bankası’ndan KOBİ’lere yönelik alınan finansman temininin ilk diliminin alındığını ve ikinci dilimiyle birlikte yaklaşık 100 milyon dolarlık bir finansman kaynağının sağlandığını kaydetti.
Özdemir, işin bir tarafının da fon toplamak olduğunu ve toplanılan fonları kullandırarak vatandaşlara gelir ve kar sağlandığını kaydederek, “Vatandaşlarımızın azami düzeyde getiri temin edebilmesi için hem sukuk, hem de katılım hesaplarının karması hibrit bir modelle daha fazla vatandaşın ve müşterinin getiri elde etmesi için ‘Elibol’ adı verilen ürün çıkardık.” dedi
İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile ilgili açıklamalarda da bulunan Özdemir, şu ifadeleri kullandı:
“İFM’nin sadece Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak bir proje olmadığını hem Orta Doğu hem de Orta Asya Türk coğrafyasına hitap edecek bir proje olduğunu düşünüyoruz. Tam anlamıyla faaliyete geçtiğinde ben öyle inanıyorum ki, kısa sürede bu finans merkezi unvanına da yakışır bir kapasiteye ulaşacak. Katılım finans sektörünün bir oyuncusu olarak orada yerini alan ilk kuruluşlardan birisi olacağız. Katılım finansın merkezi olabilmesi için elimizden gelen gayreti sarf edeceğiz. İstanbul’u bu iş için biçilmiş bir kaftan olarak düşünüyorum.”
Özdemir, dünyanın çok sıkıntılı bir dönemden geçtiğine değinerek, buna karşın Türkiye’nin büyüme potansiyelini devam ettirdiğini aktardı.
Yılın ilk çeyreğinde yüzde 4’lük büyüme performansı yakalandığına dikkati çeken Özdemir, dinamik nüfus yapısının Türkiye’ye bu konuda avantaj sağladığını ifade etti.
Özdemir, ekonomide olumlu gelişmelerin devam ettiğini hatırlatarak, “Türkiye nüfusunun dinamizmiyle de içinden geçmiş olduğumuz sıkıntıların çok kısa sürede atlatabileceğimizi düşünüyorum, buna inancım tam. Türkiye sahip olduğu bu potansiyelle bütün bu sıkıntıları aşarak daha müreffeh bir topluma, müreffeh bir ekonomiye kısa sürede ulaşacağını canı gönülden inanıyorum.” yorumunu yaptı.
Ziraat Katılım olarak hedeflerinin zirvede yer almak olduğunu kaydeden Özdemir, bununla birlikte katılım finans sektörünün de büyümesi için de çalışacaklarını bildirdi.