Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Türker Gürsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, SEDDK’nin 2020’nin haziran ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan atamaların ardından Ekim 2020’de Kurum teşkilatının oluşturulmasıyla birlikte çalışmalarına başladığını anımsatarak, başta sigortalılar ve katılımcılar olmak üzere sektördeki tüm paydaşların hak ve menfaatlerini koruma, piyasa disiplinini rekabet dinamikleri içinde sağlama ve finansal istikrarı korumanın SEDDK’nin öncelikli görevlerinden olduğunu bildirdi.
İlk günden itibaren kamuoyu yararı gözeterek sektörün gelişimine yönelik 2 Cumhurbaşkanı kararı, 4 tarife ve talimat tebliği, 3 yönetmelik ve 11 genelge çıkardıklarını aktaran Gürsoy, şunları kaydetti:
“Bunların başında, zorunlu trafik sigortasında primlerin makul seviyede tutulması ve tazminat ödemelerinde öngörülebilirliğin ve istikrarın sağlanmasının temin edilmesine yönelik mevzuat düzenlemeleri gelmektedir. Ekim 2020’de Anayasa Mahkemesinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda kısmi iptal kararları sonrasında zorunlu trafik sigortasında tazminat hesaplama esaslarına ilişkin yaşanan belirsizlik ortamının giderilmesine yönelik Haziran 2021’de 2918 sayılı kanunda çeşitli değişikliklere gidildi. Halihazırda kanunun yeni maddeleriyle uyumlu olacak şekilde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın revize edilmesine yönelik çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz.”
Gürsoy, katılım sigortacılığının öncelikli konularının başında geldiğine işaret ederek, “Faize duyarlı vatandaşlarımızı sigorta güvencesi ile tanıştırmak bizim için önemli bir gelişim alanı. Bu yönde de ilginin her geçen gün arttığını görmek bizleri mutlu ediyor. Bu konuda da kısa sürede öncü ve önemli adımlar atmayı başardık. Türkiye’ye özgü, yenilikçi, tutarlı ve kolay uygulanabilir bir mevzuat altyapısı oluşturarak katılım sigortacılığı ve emeklilik uygulamalarının süratle büyüyebileceği bir zemin oluşturduk. Katılım faaliyetleri kapsamında yayımlanan genelge ile katılım yönetmeliği maddelerinin uygulanması ile ilgi tereddütlerin giderilmesi başta olmak üzere katılım esasları bakımından sektörde birçok yeni açılımlar yapıldı.” diye konuştu.
SEDDK’nin BES alanında birtakım düzenlemelerin revizesinin yanında reform niteliğinde projelere de imza attığını belirten Gürsoy, daha önce emeklilik fonlarının alım satımında katılımcının alabileceği fonların kendi şirketinin sunduğu fonlarla kısıtlı olduğunu anımsattı.
Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2021 yılının temmuz ayında uygulamaya koyduğumuz Bireysel Emeklilik Fon Alım-Satım Platformu (BEFAS) ile katılımcılar BEFAS’ta sunulan tüm emeklilik fonlarına yatırım yapabilme imkanını bulmuş oldular. Yılbaşında ise BEFAS’ın kapsamı daha da genişleyecek ve OKS de dahil olacak. Ayrıca, 2020 yılında uygulamaya geçen fon performans değerlendirme sistemi ile fonlar arası rekabet artırılarak performansa göre ödül/ceza sistemini getirdik. Böylelikle gerek BEFAS gerekse de performans değerlendirme sistemi ile emeklilik yatırım fonlarının getirilerinin daha da artmasını teşvik ettik. Bunun yanı sıra çok kısa bir süre önce düzenlemelerini tamamladığımız 18 yaş altı BES uygulaması ile çocuklarımızın Bireysel Emeklilik Sistemi’ne katılabilmesinin önündeki engelleri kaldırdık. Bu uygulama ile asıl hedeflediğimiz nokta; tasarruf alışkanlığını ve finansal okuryazarlık farkındalığını küçük yaşlardan itibaren kazandırmakla birlikte anne ve babalara çocukları için güvenli bir gelecek sağlamalarına yönelik avantajlı bir alternatif sunmaktır. Bir diğer gelişme ise vakıf, dernek, sandık ve benzeri özel emeklilik taahhüdünde bulunan kuruluşlardan cazip şartlarla BES’e aktarım imkanı tanınmasına yönelik oldu.”
“Türkiye’nin başta vatandaşları olmak üzere tüm varlıklarının sigorta güvencesi altında olması en önemli hedefimiz”
Türker Gürsoy, Türkiye ekonomisinde teminat sunma ve tasarruf sağlama işlevlerini yerine getiren sigortacılık ve özel emeklilik sektörünün, her geçen yıl istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ettiğini ve bunun sürmesinin kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin başta vatandaşları olmak üzere tüm varlıklarının sigorta güvencesi altında olmasının en önemli hedefleri olduğunu söyledi.
Teknik karşılıklar konusunda TFRS 17 ile kapsamlı bir değişiklik yapılacak olmakla birlikte, aciliyet gerektiren hususları hızlı bir şekilde çözeceklerini aktaran Gürsoy, “Zorunlu trafik sigortalarında hizmet kalitesinin yükseltilerek sigortalı memnuniyetinin artırılmasına imkan sağlayacak doğrudan tazmin sistemine ilişkin olarak en iyi dünya uygulamalarını inceleyerek ülkemiz için en uygun modelin geliştirilmesini amaçlamaktayız. İlave olarak, trafik kuralı ihlalleri sonucu uygulanan sürücü ceza puanları, sürücü belgelerine el konulma süresi gibi risk değerlendirmesinde esas alınabilecek bilgiler göz önünde bulundurularak sigorta skoru hesaplanması projesini, iyi sürücü-kötü sürücü ayrımı yapılabilmesine katkı sağlaması ve sigorta şirketleri tarafından primlerin daha adaletli bir şekilde belirlenmesine imkan sağlaması bakımından oldukça önemsiyoruz.” diye konuştu.
Sigorta sektörünün kurumsal yetkinliklerinin artırılması amacıyla hazırladıkları sigorta şirketlerinin yanı sıra özellikli kuruluşlar ile brokerleri de kapsayan İç Sistemler Yönetmeliği’ni yakın zamanda yayımlamayı planladıklarını bildiren Gürsoy, kamu yararı gözetilerek başta sel olmak üzere diğer doğal afet türlerinin de ek teminat olmak üzere zorunlu deprem sigortasına entegre edilmesi ile bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortasının tasarımına ilişkin başlatılan çalışmalara halen devam ettiklerini söyledi.
Ticari hayatın canlılığını temin etmek için geliştirilen devlet destekli alacak sigortasının geliştirilmesi, kefalet sigortası, bina tamamlama sigortası gibi finansal sigortaların geliştirilmesinin ana hedefleri arasında yer aldığını belirten Gürsoy, “Finansal sigortalarda sektörün önünü açacak düzenlemeler yapmak için diğer kurumlarla çalışma halindeyiz. Özellikle, KOBİ’lerin bu alanlarda ürün ihtiyacı bulunduğu ve mevcut ürünleri de yeterince tanımadığı gözlenmektedir. Finansal sigortalarda yaptığımız çalışmalarla KOBİ’lerin riski korunurken, finansman ihtiyacına da destek olunması amaçlanmaktadır. Bu konuda gerekli düzenleme çalışmalarını hızla tamamlayacağız.” dedi.
Gürsoy, internetin hayatın her alanında yaygınlaşmasının sektörde dijitalleşmeyi destekleyen yeni düzenlemeler yapılmasını gerekli kıldığını, mesafeli satış yöntemini, salgın nedeniyle değişen tüketici taleplerini karşılayacak şekilde yeniden ele aldıklarını ve düzenleme çıkardıklarını, dijital poliçe uygulamasını hayata geçirmenin diğer bir önemli çalışmaları olduğunu anlattı.
Sektörün gündeminde yer almaya başlayan bir diğer konunun ise siber riskler olduğuna işaret eden Gürsoy, “Siber saldırıların artmasıyla birlikte bireysel ve kurumsal bazda alınan tedbirler yeterli olamamakta, piyasada bu tür risklere yönelik teminat talebi her geçen gün daha elzem bir ihtiyaç haline gelmektedir. Bu çerçevede, Kurumumuzca siber riskleri teminat altına almak amacıyla genel şart çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmayı da hızlıca tamamlayıp sektörümüze yeni alanlar yaratmayı amaçlıyoruz.” dedi.
BES’te katılımcıya ihtiyaç halinde birikiminin bir kısmına erişebilme imkanı tanınmasına yönelik çalışmalar sürüyor
SEDDK Başkanı Gürsoy, gelecek dönemde katılım esaslı sigortacılık BES’in geliştirilmesi ve pazar payının artırılmasının öncelikleri arasında yer aldığını belirterek, “Bu anlamda katılım sektörüne yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı sermayedarlara katılım mevzuatı ile gerekli teşvik sağlanacaktır. Bunun yanında katılım hassasiyeti bulunan vatandaşlarımızın talepleri ve şirketlerimizin bu alandaki araştırma ve geliştirme çalışmaları Kurumumuzca yapılacak düzenlemelere yön verecektir.” diye konuştu.
BES alanında önümüzdeki dönemde çeşitli sigorta ürünlerinin BES’e entegre şekilde sunulabilmesinin önünü açacak bütünleşik sistemler üretmeyi hedeflediklerini aktaran Gürsoy, BES ve sigorta ürünlerinin paket halinde sunumu, yaygınlaşması ve vatandaşların cazip şartlar altında bir bütün olarak ihtiyaçlarına yanıt verebilmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Gürsoy, katılımcıların birikiminin tamamını alarak sistemden ayrılması ve tüm haklarını kaybetmesi yerine ihtiyaç halinde birikiminin bir kısmına erişebilme imkanı tanınmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade ederek, bu sayede konut edinme, evlilik, eğitim, iş kurma ve bedelli askerlik gibi önemli dönüm noktalarında katılımcılara destek vermek istediklerini söyledi.
“3 yıla yakın zaman diliminde 8 yeni şirket başvurusu oldu”
Sigorta ve özel emeklilik sektöründe 41 hayat dışı, 15 hayat ve emeklilik, 6 hayat ve 3 reasürans şirketi olmak üzere toplam 65 şirketin faaliyet gösterdiğini bildiren Gürsoy, “Sektöre ilgi devam ediyor. 2021’in ilk 9 ayı olmak üzere geride kalan 3 yıla yakın zaman diliminde 8 yeni şirket başvurusu oldu.” dedi.
Yeni gelen bir düzenlemeyle katılım penceresi usulü çalışan şirketlerin 31 Aralık 2021’e kadar pencereyi şirkete çevirmesi veya pencereyi tasfiye etmesi gerektiğinin anımsatılması üzerine Gürsoy, şunları kaydetti:
“Bu konuda kısa sürede öncü ve önemli adımlar attık. Türkiye’ye özgü, yenilikçi, tutarlı ve kolay uygulanabilir bir mevzuat altyapısı oluşturarak katılım sigortacılığı ve emeklilik uygulamalarının önümüzdeki dönem süratle büyüyebileceği bir zemin oluşturduk. Nitekim halen katılım sigortası sunan şirketlerin yanı sıra yerli ve yabancı gruplardan yeni katılım şirketi kuruluş başvuruları almaya başladık. 2022 yılında yeni katılım şirketlerimizi peyderpey duymaya başlayacaksınız. Mevcut durumda pencere usulüyle faaliyet gösteren 4 şirketin katılım esaslı sigorta şirketi kurma yönündeki ruhsat çalışmaları ile ilgili süreç başlamış olup halihazırda devam etmektedir. Ayrıca, pencere usulüyle faaliyet göstermeyip katılım esaslı şirket olarak faaliyetlerine devam etme niyetinde olan ve bu alanda altyapı çalışmalarını sürdüren şirketler de bulunmaktadır. Kurum olarak bu şirketlerimizle katılım esaslı iş süreçlerinin geliştirilmesiyle ilgili olarak gereken mevzuat desteğini sağlamaktayız.”
“Son dönemde tamamlayıcı sağlıkta olumlu bir trend gözlemliyoruz”
Türker Gürsoy, Türkiye sigorta pazarında sağlık sigortacılığının yüzde 12 gibi bir pay aldığını belirterek, Türkiye’de 4 milyon sağlık sigortası poliçesi bulunduğunu ve son dönemde tamamlayıcı sağlıkta olumlu bir trend gözlemlediklerini, yeni poliçe girişlerinin de ağırlıklı olarak bu alanda olduğunu söyledi.
Türkiye’de ve dünyada sağlık sigortasına ilginin ve ihtiyaç farkındalığının artmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Gürsoy, şunları kaydetti:
“Yeni dönemle birlikte salgın dahil ve hariç olmak üzere seçenekli ürünler gelebilir. Belirli durumlarda PCR test zorunluluğunun da olabileceği düşünüldüğünde, poliçelere eklenecek belirli sayıda PCR testi hakkı ve Kovid geçiren vatandaşlarımız için antikor testini içeren ürünler sigortalılar için tercih nedeni olabilecektir. Ek olarak, salgın olgularını teminat altına alan hastalık sigortası türü ürünler de gelişebilir. Aynı şekilde online doktor hizmeti gibi satış sonrası hizmetlerde de online ve dijital desteklerin artık her poliçeye entegre edildiğine şahit olacağız. Diğer yandan, salgından bağımsız olarak, kişilerin geçmiş hastalıklarını da teminat kapsamına alacak ürünlerin yaygınlaşmasının sigortanın kapsamının derinleşmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.”
Sigortacılık ve özel emeklilikteki fon birikiminin artmasının, yatırımların daha uzun vadeli fonlar ile finansmanı ve ülkenin tasarruf ve yatırım dengesine önemli katkılar sağladığını aktaran Gürsoy, bu konuda hükümetten de destek gördüklerini belirtti.
Gürsoy, gelecekte vatandaşların, reel sektörün ve finansal sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek, yaratılan uzun dönemli fonlarla kalkınmayı ve büyümeyi destekleyen ürün çeşitliliği ve teminat kapasitesine sahip dijital dünyaya uyum sağlamış sigortacılık ve özel emeklilik sektörü hayal ettiklerini ve bu hayali gerçekleştirmeye yönelik somut adımlar attıklarını söyledi.