Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde, 12 Kasım’da Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen Türk Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi’nde alınan kararların Kazakistan kamuoyundaki yankıları sürüyor.
Kazak aydınları, milletvekilleri ve uzmanları tarafından “büyük olay” olarak nitelendirilen zirve sonuçları aynı zamanda akraba devletlerin Avrupa Birliği örneğinde ilerlemeye yönelik attıkları ilk adım olarak da değerlendirildi.
Özellikle Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in girişimleriyle hazırlanan ve zirvede kabul edilen “Türk Dünyası 2040 Vizyonu”nun stratejik önemine vurgu yapıldı.
Türk Konseyi adının Türk Devletleri Teşkilatı olarak değişmesi, Türkmenistan’ın gözlemci üye olarak katılması gibi kararlar, ülkede sadece bölgede değil dünyadaki siyasi ve ekonomi denklemi sağlayacak “stratejik güç birliği” olarak değerlendirildi.
Kazakistan Parlamentosu Senatörü, Senato Sosyal, Kültürel Gelişme ve Bilim Komitesi Başkanı Murat Bahtiyaruly, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu zirvede alınan kararları parlamenterler olarak büyük memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.
Bahtiyaruly, zirvenin uluslararası medya tarafından yakından takip edilmesinin bile çok şeyi ifade ettiğine dikkati çekerek, “Çünkü Türkiye artık güçlü ülkelerden biri. Keza Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan da Orta Asya ve Kafkaslar’da birer önemli oyuncular haline geldi.” dedi.
Söz konusu devletlerin Türk Devletleri Teşkilatının çatısı altında toplanmasının siyasi, ekonomi ve askeri açıdan stratejik önemi olduğunu dile getiren Bahtiyaruly, “Şu anda dünyada 200’e yakın devlet var. Bu devletler kendilerine yakın ülkeler ile iş birliği yaparak Avrupa Birliği gibi çeşitli kurumlar altında birleşiyorlar. Bizim devletlerimiz de öyle. Sonuçta mantalitemiz, dinimiz ve geleneklerimiz aynı köklerden gelen akraba ülkeleriz. Dillerimiz ise birbirimizi anlamaya yetecek kadar benziyor.” ifadelerini kullandı.
Bahtiyaruly, Avrasya kıtasında çeşitli krizlerin yeniden alevlenmeye başladığına dikkati çekerek, “Türk Devletleri Teşkilatı gibi güçlü bir yapının olması bu krizler çerçevesinde yeni bir denklem oluşturacaktır. İlk önce bu siyasi rekabetin küresel boyut kazandığı şu dönemde kardeş ülkelerin birbirlerini desteklemesi demektir. Özellikle ekonomi açıdan stratejik faaliyetler yürütülmeli. Ortak çıkarların savunulması konusunda da çalışmalara öncelik verilmeli.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk Devletleri Teşkilatının geleceğinden emin olduğunu dile getiren Bahtiyaruly, “Orta Asya, Kafkaslar ve Türkiye gibi büyük bir coğrafyayı kapsayan birlik, 160 milyon nüfusuyla dünyada sözüne itibar edilecek bir güç haline gelme imkanına sahip.” diye konuştu.
“Türkmenistan’ın katılması ekonomik ilişkileri canlandıracak”
Ekonomi uzmanı Saparbay Jubayev de söz konusu zirvede Türkmenistan’ın gözlemci statüsüyle konseye dahil olmasını ayrı bir memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.
Jubayev, Türkmenistan’ın bu kararının üye devletler arasındaki ekonomi bağları olumlu etkileyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Daha önce kardeş ülkelerin ticari ilişkilerinin gelişmesini engelleyen önemli unsurlardan biri de Türkmenistan’ın konseye üye olmamasıydı. Lojistik, transit ve ulaştırma, ticaretin önemli etkenleri. Şu anda bölgedeki yükler ülkelerimiz sınırlarından değil daha çok komşu ülkelerden taşınıyor. Türkmenistan’ın bu sürece dahil olmasıyla birlikte ekonomik ilişkilerimizin önünde yeni imkanlar açılacağını umuyorum.”
Jubayev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in zirvede önerdiği dijitalleşme alanında iş birliğinin özellikle ekonomi alanında büyük önem taşıdığını ifade ederek, “Ekonomide dijitalleşmeyi geliştirmek artık zamanın ihtiyacı. Bu, ülkelerimizde üretilen ürünlerin Avrupa Birliği örneğindeki gibi gümrük kontrollerine takılmadan rahat dolaşımının sağlanması açısından önemli.” diye konuştu.
Jubayev, Konseyin Türk Devletleri Teşkilatı olarak yeniden kurumsallaştığı dönemde AB üyesi Macaristan’ın da önemli rol üstlenebileceğini aktardı.