Veteriner hekimler, kedilerde görülen Feline Enfeksiyoz Peritonit (FIP) hastalığının son yıllarda Türkiye ve yurt dışında artış gösterdiğine dikkati çekerek, geçen haftalarda “FIP salgını” iddialarının gündeme geldiği Büyükada’da virüs yükünün azaltılabilmesi için yoğun kısırlaştırmanın yapılması gerektiğini ifade ediyor.
İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FIP’i, mutasyona uğramış koronavirüsler tarafından oluşturulan, öldürücü ve immun ilişkili bir hastalık olarak tanımladı.
Bu virüslerin insana bulaşmadığını belirten Arslan, koronavirüslerin kedilerde genellikle patojenik olmadıklarını ya da bazı olgularda sadece hafif ishale neden olduklarını anlattı.
Son zamanlarda İstanbul ve Adalar bölgesinde FIP vakalarında herhangi bir artışa ilişkin ülkede tutulan bir istatistik olmadığına değinen Arslan, “Ülkemizde daha önce de görülüyordu ama 2015’te özellikle sahipsiz sokakta yaşayan kedilerde oldukça yoğun kayıplar yaşandı. Daha sonra vakalarda bir azalma görüldü ama meslektaşlarımızdan gelen bilgiler geçen seneden itibaren yine bir artış gözlendiği yönünde. Dünyada da bu yönde bir artış olduğu söylenebilir. Yurt dışındaki veteriner hekimlerin ve hasta hayvanların yakınlarının paylaşımları bu konudaki yaygınlığını destekliyor.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Murat Arslan, Büyükada’da son 4 ayda 700 kedinin FIP’ten kaybedildiğine ilişkin haberlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Büyükada’da yaşanan olay konusunda net bir veri bulunmamaktadır. Belirttiğim gibi ülkemizde yaklaşık 2015’ten itibaren FIP hastalığı çok daha yaygın görülmektedir. Sahipli kedilerde görüldüğü gibi özellikle sahipsiz hayvanlarda, barınakta ve çoklu kedi evlerinde kedi ölümlerinin büyük bir kısmını oluşturduğu bildirilmiştir. Son yıllarda, birçok veteriner hekimin enfeksiyonu sıklıkla görmesinin en büyük etkenlerinden birinin, koronavirüsü daha önce alan, sağlıklı görünen kedilerin dışkılarıyla virüsü saçması ve stres etkenlerinin ortaya çıkması ile çok sayıda enfekte kedinin bu saçılıma katkı sağlaması olduğu düşünülmektedir.”
FIP hastalığına karşı birçok aşı geliştirme denemelerinin başarısızlıkla sonuçlandığından bahseden Arslan, sahipsiz hayvanların popülasyonunun kontrol altına alınamamasının, yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenememelerinin, korunma ve saklanma ihtiyaçlarını giderememeleri ve stres etkenleri gibi hayvan refahını olumsuz etkileyen faktörlerin hastalıklara karşı direnci olumsuz etkilediğini aktardı.
Kedilerin sıklıkla solunum sistemi enfeksiyonları, kedi lösemi virüsü (FeLV) ve kedi AIDS hastalığı (FIV) enfeksiyonlarına yakalandığını anlatan Arslan, tüm olumsuzlukların sonucu olarak da koronavirüslerin mutasyona uğrayarak FIP hastalığının daha da yaygın hale gelmesine yol açtığını kaydetti.
“Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlükleri kurulmalı”
Arslan, sahipsiz hayvanların popülasyon kontrolünün sağlanması için en insancıl seçeneğin kısırlaştırılmaları olduğunun altını çizerek, “Sahipsiz hayvanların sağlığı ve refahının korunması yetkisi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile yerel yönetimlere, belediyelere verilmiştir. Ülkemizde sahipsiz hayvanlar konusunda yapılan çalışmalar beklenen ve istenen sonucu ortaya çıkarmamaktadır.” diye konuştu.
Yerel yönetimlerde başta yapısal sorunlar olmak üzere veteriner hekim ve diğer personel sayıları açısından ciddi eksiklikler bulunduğunu vurgulayan Arslan, “Veteriner hekimlerin hem sahipsiz hayvanların sağlığı hem de halk ve çevre sağlığı adına yaptığı görevler dolayısıyla belediyelerdeki istihdam sayısının artırılması, norm kadro sorunlarının çözülmesi ve vakit kaybetmeden büyükşehir belediyelerinde Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlığı, diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri’nin yeniden kurulması sağlanmalıdır. Aksi durumda yıllar geçtikçe sahipsiz hayvanların yaşadığı sorunlar katlanarak karşımıza çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Bu sene vakalarda önemli oranda artış yaşandı”
Büyükada’da ikamet eden yerel hayvan koruma görevlisi, Hukukçu Dr. Öğretim Üyesi İrem Berksoy ise kendi sorumluluğu altında hem Büyükada’da hem İstanbul’un ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde tedavi, kısırlaştırma, besleme ve bakım ihtiyaçlarını karşıladığı çok sayıda hayvan bulunduğunu dile getirdi.
Berksoy, FIP hastalığının literatürde 40 yıldır yer aldığını belirterek, “Bu sene vakalarda önemli oranda artış yaşandı. Literatürdeki oran 20-30 kedide 1 iken, geçen kıştan başlayarak, adadaki kedilerde bu sayılarda önemli artış yaşandı. Sadece Adalar’da değil Türkiye genelinde sorumluluğum altında hayvanlar olduğundan, çok sayıda farklı klinik ve veterinerle de temas halindeyim. Onlardan edindiğimiz bilgilere göre, vaka sayılarındaki artış İstanbul ve Türkiye genelinde. Ancak biz Adalar özelinde daha da büyük bir artış yaşadığımızı gözlemliyoruz.” dedi.
“Yeterince kısırlaştırma yok”
Veteriner Hekim Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, Adalar’da yaşayan, kedi-köpek kurtararak sahiplendiren hasta yakınlarıyla yaptığı görüşmelerde, son dönemde FIP’li kedi sayısının ve bu nedenle kedi ölümlerinin arttığının belirtildiğini söyledi.
“Mevcut kedi popülasyonu dikkate alındığında Ada’daki kediler arasında FIP’in artışı beklenen bir sonuç.” diyen Aytuğ, bu virüsün iki prototipi bulunduğunu, “enterik koronavirüs” olan türün bağırsakta yaşadığını ve hafif seyrettiğini, ikincisinin ise bağırsakta yaşayan hafif seyirli virüsün mutasyonu sonucunda şekillenen ölümcül FIP virüsü olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Aytuğ, Büyükada’daki duruma ilişkin şunları kaydetti:
“Yeterince kısırlaştırma yok, kediler sınırlı alanda sürekli çoğalıyorlar ve birbirlerine enterik koronavirüs bulaştırıyorlar. Birbirlerine durmaksızın bulaştırdıkları için vücutlarındaki virüs yükü artıyor. Yeterince kısırlaştırma da olmadığı için kediler arası agresyon söz konusu olabilir. Gıda ve suya kalabalık grupların bireyleri olarak ulaşabilme mücadelesi de mevcut olabilir. İnsan kaynaklı stresi de göz ardı etmemek lazım. Özetle yoğun stres altındalar. Artan virüs yükü ve stres, öldürücü FIP virüsüne yol açıyor. Bu anlamda adada FIP artışı kaçınılmaz. Ada’da öncelikle yoğun kısırlaştırma programıyla kedi sayısındaki artışın önlenmesi gerekiyor ki virüs yükü ve kediler arası stres azaltılabilsin.”
FIP’in “GS 441” adlı bir tedavisi bulunduğunu, bu yöntemin birçok ülkedeki gibi Türkiye’de de lisanslı olmadığını aktaran Aytuğ, hasta yakınlarının yüksek fiyatlar ve illegal yollarla bu ilacı elde ettiklerini belirtti.
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, insanlarda bir dönem Kovid-19’un tedavisinde kullanılan bir ilacın da FIP’in tedavisinde kullanılan ikinci seçenek olduğunu kaydederek, dünyada mevcut kedilerin yaklaşık yüzde 80’inin enterik koronavirüs taşıyıcısı olduğu dikkate alındığında bu canlıları hastalıktan korumanın pek de kolay olmadığının altını çizdi.
Evde bakılan kedilerin durumu
Evde bakılan kediler için de değerlendirmelerde bulunan Aytuğ, hiçbir belirti göstermeyen ancak enterik koronavirüs yükü yüksek olan kediler için evdeki diğer canlılarla uyumsuzluğun, evin taşınmasının ve benzeri ev içi stresin, olası bir operasyon ve anestezi riskinin virüsün mutasyona uğramasına ve öldürücü FIP virüsüne dönüşmesine neden olabileceğini kaydetti.
Aytuğ, “Bu nedenle kedinizin korona olup olmadığını öğrenin ve veteriner hekiminizin önerileri doğrultusunda evde mevcut stresi azaltmak, bir operasyon söz konusuysa alınması gereken önlemleri almak için girişimde bulunun.” önerisinde bulundu.
Hayvan Yaşamına Katkı ve Koruma Derneği (HAYKADER) Başkanı Arzu Erdoğral, şu ana kadar elde edilen bulgular kapsamında, FIP hastalığının insana ya da başka bir hayvana geçmediğini, kedilerden kedilere taşındığını söyledi.
Bunun, tedavisi zahmet isteyen bir hastalık olduğunu anlatan Erdoğral, “Adalar Belediyesi gibi birçok belediyenin, kısırlaştırma, aşılama ve bakımevleri yapmamasının bir sonucunu Büyükada’da da gördük. Bunları yapmayan belediyelere hızlı bir şekilde yaptırım olmalı ve ceza verilmesi gerekiyor. Ceza kısmı olmadığı için caydırıcılık da olmuyor.” dedi.
“İBB’nin karantina alanları zayıf olduğundan hastalık hava yoluyla bulaşıyor”
Hayvanlar Olmadan Asla Platformu Kurucusu Gürkan Gazoğlu da bulaşıcı bir hastalığın sadece kedilere dışkı ve temas yoluyla geçtiğini, birkaç kedinin FIP olması durumunda Adalar’ın çevresindeki bütün kedilere bulaşma ve öldürme riskini arttırdığını aktardı.
Hasta olan kedilerin karantina altına alınmaması durumunda Adalar’da kedi kalmayacağını savunan Gazoğlu, “Bu hastalığın maliyeti bir aşı. Aşı da Rusya’dan geliyor.” dedi.
Söz konusu aşılara başlandığı an itibarıyla yapılacak harcamanın kedi başına 24 bin liraya kadar çıkabildiğini anlatan Gazoğlu, erken hareket edilirse tedavinin kedilerin hayatını kurtardığını dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde böyle bir tedavi yöntemi olmadığını, kedilere sadece serum tedavisi yapıldığını anlatan Gazoğlu, sözlerini, “Sonra zaten kedi FIP ise ölecektir. Barınaklara alınan bu tür kediler de diğer kedilere bulaştırır. İBB’nin karantina alanları zayıf olduğundan hastalık hava yoluyla bulaşıyor.” diye tamamladı.