AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Osmanlı Devleti’nin, 1878’deki Rusya ile yaptığı savaştan yenilgiyle ayrılmasının ardından, yardım karşılığı İngiltere’ye kiralanan Kıbrıs, 5 Kasım 1914’te ise İngiltere tarafından tamamen ilhak edildi. Ada, 1923’te imzalanan Lozan Anlaşması ile tamamen İngiltere’ye bırakıldı.
Kıbrıs’ın ve Anadolu’nun batı yakasının Yunanistan’a bağlanmasını hedefleyen “Enosis” hayallerini 1821’den beri sürdüren Kıbrıslı Rumlar, İngiltere yönetiminde Yunanistan’ın desteğiyle bu planlarını açıkça ilan etmeye başladı.
Kıbrıslı Rumlar, adanın tamamını diplomatik yollardan ele geçiremeyeceklerini anlayınca terör örgütü “EOKA”yı kurdu.
1 Nisan 1955’te kanlı eylemlerine başlayan ve “Enosis”e karşı olan herkesi düşman ilan eden örgüt, 1958 sonuna kadar 400 Rum, 109 Türk ve 100 İngiliz’i öldürdü, 33 Türk köyünde yaşayanlar ise EOKA’nın faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kaldı.
Saldırılar karşısında direniş teşkilatları kuran Kıbrıslı Türkler de güçlerini 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) çatısı altında birleştirdi.
Adadaki kaos ortamı, Zürih ve Londra Antlaşmalarına kadar devam etti. 11 Şubat 1959’da imzalanan antlaşmalar neticesinde İngiltere, Türkiye ve Yunanistan devletlerinin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması kararlaştırıldı.
Kıbrıs Türk toplumuna 1960 Anayasası ile sağlanan haklar, 1963’te Rum tarafının tek taraflı kararı sonrası kaldırıldı ve bu tarihten itibaren Türk toplumuna karşı silahlı saldırılar yeniden başladı.
Kanlı Noel
EOKA’nın Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emirali’nin şehit edilmesiyle başlayan “Kanlı Noel” saldırılarında, 364 kişi şehit düştü, 103 Türk köyü boşaltıldı, 25 bin kadar insan evlerinden edildi.
Rum çeteleri, 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan banyo küvetinde öldürülmüş halde bulundu. Bu olay tarihe “Kumsal Katliamı” ya da “Banyo Katliamı” olarak geçti.
Yunan uçakları ile bombardıman
5 Ağustos 1964’te Rum ve Yunan birlikleri Erenköy bölgesindeki Kıbrıs Türk halkına karşı saldırıya geçti. Yunan uçaklarının Erenköy bölgesini bombalaması sonucu birçok Türk şehit edildi.
Türkiye bu durum üzerine sınırlı bir hava harekatı düzenledi ve Türk halkına yönelik toplu bir katliamı önledi, Rum birlikleri bozguna uğratıldı.
8 Ağustos 1964’te uçağı düşürülen Türk pilot Yüzbaşı Cengiz Topel, hiçbir yara almadan Rumlara esir düştü. Topel, daha sonra yapılan Rum işkenceleri sonucu şehit oldu.
Türkiye Cumhuriyeti “garantör” olarak devreye girdi
Türkiye, 20 Temmuz 1974’te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullandı ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Barış Harekatı’na başladı.
Birleşmiş Milletlerin çağrısı üzerine 22 Temmuz 1974’te ateşkes sağlandı ve çatışmalar durdu.
Kıbrıs adasındaki taraflar arasında 25 Temmuz 1974’te “Cenevre Görüşmeleri” başladı. Yunanistan ve Rum tarafının, istekleri kabul etmemesi ve adadaki Türk halkına karşı katliam yapma ihtimalleri ikinci harekatı zorunlu hale getirdi.
Bu kapsamda, “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla 14 Ağustos 1974’teki “İkinci Kıbrıs Barış Harekatı” ile adaya barış ve huzur getirildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri harekat süresince, 498 Mehmetçik ve Kıbrıslı 786 mücahidi şehit verdi.
Harekatı dünyaya AA duyurdu
Kıbrıs Barış Harekatı’nın ortaya çıkış sürecini anbean takip edip, ayrıntılarıyla haberleştiren AA, harekatın başladığını da dünyaya ilk duyuran kurum oldu.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 20 Temmuz 1974 günü saat 06.00’da başlatılan harekatı AA, saat 06.10’da abonelerine “Başbakan açıkladı: Kıbrıs’tayız” flaşıyla duyurdu.
Flaşın ardından, AA tarafından “Türk Ordusu Barış için Kıbrıs’ta” başlığıyla, Başbakan Bülent Ecevit’in şu ifadeleri servis edildi:
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Yunanistan’ın, Kıbrıs’ın uluslararası antlaşmalarla kurulu ve Türk namusunun teminatı altında bulunan düzenini, 15 Temmuz 1974 günü silahlandırdığı sergerdelerle bozması karşısında bu sabah şafak vakti vecibeleri yerine getirme görevini büyük Türk ordusuna vermiştir. Milletimize, insanlığa ve bütün Kıbrıslılara şeref kazandıracak olan çıkartma harekatı tam bir başarı içerisinde gelişmektedir. Türkler Kıbrıs’a barış için gidiyor. Yalnız Türkler için değil, Rumlar için de barış için.”
Harekatın tüm yurtta duyulmasının ardından, gelişmeleri ve gözlemlerini anbean haberleştiren AA muhabirleri, aboneleriyle şu bilgileri paylaştı:
“Anadolu Ajansı, harekatın başladığını süratle geleneksel flaş… flaş… flaş… işaretiyle Türk yayın organlarına bildirmiştir. Başbakan Bülent Ecevit’in harekatın başladığını açıklaması, kısa zamanda yurdun dört köşesinde duyulmuş. Radyolarının başında bulunan yurttaşlarımız, harekatla ilgili haberleri heyecan ve sevinçle izlemeye başlamışlardır. Türkiye radyoları Kıbrıs Harekatının başlaması üzerine programında değişiklik yapmış ve marşlar çalmağa başlamıştır. Anadolu Ajansı, TRT ve gazete bürolarının telefonları devamlı çalışmış ve yurttaşlarımız tarihi karar hakkında bilgi almak için adete yarışmıştır. Yabancı radyolar ve yabancı ajanslar da normal yayınlarını keserek Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünya barışı için Kıbrıs’ta harekata giriştiğini bildirmiştir.”
Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın basın toplantısı
Ajans, harekatın seyriyle ilgili geçtiği diğer bültende şu bilgilere yer verdi:
“Başbakan Ecevit yanında Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ile Başbakanlığın kapısı önünde çok kalabalık bir basın topluluğuna yaptığı açıklamada şunları söylemiştir: Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Kıbrıs’ta indirme ve çıkarma hareketine başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin.”
Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın açıklamalarını da haberleştiren Ajans, Erbakan’ın şu ifadelerine yer verdi:
“Şayet karşımızda bir mukavemet görmezsek herhangi bir kan dökülmesi olmayacaktır ve Kıbrıs’ta dünya sulhunun teminine yardımcı bir hareket olacaktır. Cenab-ı Hak bu harekattan dolayı milletimize ve bütün insanlığa hayırlı neticeler versin. Bugün tarihi bir görevi ifa etmenin memnuniyeti ve bahtiyarlığı içindeyiz.”