CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinop Kültür Merkezi’nde muhtarlarla bir araya gelerek sorun ve taleplerini dinledi, sorularını yanıtladı.
Ülkenin sorunlarını çözmeye talip olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Çözeceğim. Kim ne derse desin, bu ülkenin çözülmeyecek hiçbir sorunu yok. Yeter ki akıl olsun.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin zengin kaynakları olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Efendim, paramız yok. Para var efendim, niye paramız yok. Bir ayda 128 milyar dolar nereye gitti? 128 milyar dolarla bütün köylerin altyapı dahil bütün sorunları çözülürdü. Nereye gitti bu para biliyor musunuz? Hayır. Ben de bilmiyorum. Araştırmak isteyen Merkez Bankası Başkanı da görevden alındı.” diye konuştu.
Bazı muhtarların HDP konusunda rahatsızlıklarını dile getirdiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Arkadaşlar, bizim bir ittifakımız vardı. Adı ‘Millet İttifakı’. Dört parti var burada. İYİ Parti var, Demokrat Parti var, Saadet Partisi var, Cumhuriyet Halk Partisi var. Bizim ittifakımız bu. Yerel yönetimlerde bir ittifak olmadı. Çünkü yerel yönetimlerde ittifak için özel bir düzenleme yapılmadı. HDP ayrı bir parti, biz ayrı bir partiyiz. Biz hiçbir zaman, ‘HDP ile beraber bir parti olduk’ demedik ama bizim bir özelliğimiz var. Tarihin bize yüklediği bir özellik bu. Biz zulmün karşısında susmayız. Haksızlık karşısında susmayız. Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Eğer sevgili Peygamberimiz bunu söylemişse haksızlık karşısında susmayız. Bu, insanlığın bir gereğidir.”
Kılıçdaroğlu, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de hakkını kendisinin savunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Melih Gökçek bizim CHP’li mi? Hayatında CHP’ye oy verdi mi? Hayır ama hakkını savundum. Milletin seçtiği kişiyi zorla sen istifa ettiremezsin. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti’li idi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti’li idi. İtiraz eden kim? Benim. Millet seçtiyse milletin hakkına saygı göstereceksin. Kürk kökenli vatandaşlarımız… Bizim ülkemizde kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun ve yaşam tarzı ne olursa olsun herkesin inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı göstereceksiniz. Siz anne ve babanızı seçme hakkına sahip misiniz? Yok. O zaman benim kimliğimi niye sorguluyorsun? Herkesin bir inancı var. Benim görevim ne? Onun inancına saygı göstermek. Bakın, siyaset kimlikler üzerinden yapılmaz, inanç üzerinden yapılmaz, yaşam tarzı üzerinden yapılmaz. Bu üç alan toplumu bölmek için egemen güçlerin Türkiye’ye soktuğu bir olaydır. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapılır. Nedir sosyal kimlikler? Muhtarlar bir sosyal kimliktir. Emekliler bir sosyal kimliktir. İşçiler bir sosyal kimliktir. Memurlar bir sosyal kimliktir. Apartman görevlileri bir sosyal kimliktir. Apartman görevlileri dediğimiz zaman, apartman görevlilerinin sorunlarını çözüyoruz. İşsiz dediğiniz zaman, işsizlerin sorunlarını çözüyorsunuz. Türkiye’de siyaset yanlış bir mecrada gidiyor. Düzeltmek için uğraşıyoruz biz.”