İsrail’in 14 Mayıs 1948’de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından zorunlu göçe tabi tutularak Lübnan’a sığınan Filistinli mülteciler, 16 Eylül 1982’de İsrail’in yaptırdığı yeni bir saldırıya maruz kaldılar.
İsrail işgal projesinin ortaya çıktığı günden beri acı üzerine acı yaşayan Filistinliler, Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan milislerin 3 gün süren kanlı baskınında kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin binlerce kayıp verdi.
Lübnan ve Orta Doğu’nun modern tarihinde toplumsal hafızada acı bir iz bırakan katliamın failleri adalete teslim edilmedi ve kimseden hesap sorulamadı.
“Komşum Ahmed’i kafasını bir odunla yolun ortasına diktiler”
Sabra ve Şatilla katliamından kurtulan 56 yaşındaki Filistinli mülteci Muhammed Surur, 39 yıl önce yaşananlar hakkında AA muhabirine konuştu.
Filistinli mültecilere yönelik gerçekleşen o katliamın, cumhurbaşkanı seçildikten kısa süre sonra Hristiyan Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel’in öldürülmesi üzerine gerçekleştiğine dikkati çeken Surur, “Çünkü o zaman Cemayel’in suikastıyla ilgili Filistinli mülteciler suçlanmıştı ancak bu gerçeği yansıtmıyordu.” dedi.
Olayı, üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen hayatları boyunca zihinlerinde canlı tuttuklarına işaret eden Surur, hatırladıklarını şöyle aktardı:
“Sabra ve Şatilla katliamı 16 Eylül 1982 sabahı saat 05:30 civarı başladı. Saldırganlar her iki kampın arasından giriş yaparak kesici aletler ve silahlarla öldürdüğü gibi kadınlara da tecavüz ediyorlardı. Orada hem insanlar hem de hayvanlar katledildi, mültecilerin atlarını bile öldürdüler. Şabra ve Şatilla katliamında öldürülen, kaybolan veya kaçırılanların toplamı 3 bin 500 kişiye ulaştı.”
Surur, katliamdan hala gözünün önünden gitmeyen manzaraya ilişkin ise, “Komşum Ahmed’in boğazı kesildikten sonra kafası bir odunla yolun ortasına diktiler. O katliamda tüm ailemi kaybetmiş olmama rağmen komşum Ahmed’in boğazının kesilerek öldürüldüğü manzara gözümün önünden gitmiyor.” diye konuştu.
Surur, Şabra ve Şatilla katliamının Hristiyan Ketaib Partisi başta olmak üzere Lübnanlı bazı grupların elleriyle Filistinli mültecilere yönelik “intikam duygusuyla” işlendiğini hatırlattı.
İsrail Savunma Bakanı Şaron suçlu bulundu
Lübnanlı Hristiyan Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel’in cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesini gerekçe gösteren Hristiyan Falanjist milisler, 16 Eylül 1982’de İsrail ordusunun gözetiminde Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına saldırı başlattı.
İsrail’in eski Savunma Bakanı Ariel Şaron’un yönettiği üç gün süren saldırılarda, 3 binden fazla savunmasız Filistinli mülteci katledildi. Çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Filistinli mülteciler, milislerin kullandığı ağır silah ve bombaların yanı sıra balta ve kesici aletlerle vahşice öldürüldü.
Katliamın ardından Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1982’de yaşananları kınayarak “bunun bir soykırım olduğunu” ilan etmişti. Ancak hala katliama dair hiçbir yargılama ve ceza işlemi gerçekleşmedi.
İsrail’in, katliamı araştırmak üzere kurmak zorunda kaldığı komisyon, Şubat 1983’te yayımladığı raporda, Şaron’u, katliamın sorumluları arasında gösterdi.
Lübnan’ın başkenti Beyrut’un batısında yaklaşık bir kilometrekareye sıkışan Sabra ve Şatilla kampları, bugün resmi olmayan verilere göre 12 bin Filistinli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Katliamın failleri yargılanamadı
Sabra ve Şatila katliamından sağ kurtulan 23 kişi, 2001’de İsrail başbakanı olan Şaron aleyhinde insanlık suçu işlediği gerekçesiyle, 18 Haziran 2001’de Belçika’da dava açtı.
ABD ve İsrail’in baskıları nedeniyle Belçika, bu davanın açılmasına imkan veren yasayı değiştirmek zorunda kaldı ve 15 Mayıs 2002’de dava yetkisizlik nedeniyle düştü.
Dava düşmeden önce katliamın başrolündeki Falanjist Lübnan Güçleri’nin liderlerinden Eli Hubeyka, Şaron aleyhinde şahitlik yapacağını ilan etmesinden birkaç gün sonra Beyrut’ta aracına konulan bombanın patlaması sonucu öldürülmüştü.
Katliamdan sorumlu tutulan Şaron, hakkında herhangi bir dava açılıp hesap sorulmadan Ocak 2014’te hayatını kaybetti.
Olay hakkında çok ödüllü bir film yapıldı
Orta Doğu’nun toplumsal hafızasında derin bir iz bırakan ve halen de özellikle Lübnan’da dile getirilen Sabra ve Şatilla ile ilgili birçok belgesel, kısa film ve öykü hazırlandı.
Olayı en iyi özetleyen sanat çalışmaları arasında da İsrail yapımı bir animasyon film geliyor. Ari Folman yönetmenliğindeki “Beşir ile Vals” adındaki film, İsrailli bir askerin kamp saldırısı sonrası yaşadığı travmaları konu ediyor.
2008’de beyaz perdeye çıkan film İsrail yapımı bir eser olmasına rağmen, toplumsal hafızayı canlı tutması ve önemli bir gerçekliğe vurgu yapması dolayısıyla birçok ödüle layık görüldü.