Köyün yoğun iş temposuna rağmen yüzlerindeki mutluluk hiç eksik olmayan kadınlar, zaman zaman yaptıkları işlerle erkeklere taş çıkartıyor.
Erkeklerin bile zorlandığı işlerden kaçınmayan kadınlar, kimi zaman saman balyalarını sırtlanıyor kimi zaman kışlık yakacaklarını hazırlamak için el motoru ile ormanlarda çalışıyor.
Aile bütçelerine katkı sağlamak amacıyla tarlalarına ektikleri ürünleri çapalayan kadınlar, bugünlerde kışlık yiyecekleri tarhana, turşu, makarna gibi ürünler hazırlamak için yoğun mesai harcıyor.
Çiftçilikten hayvan besiciliğine kadar üretimin her alanında aktif rol alan kadınlar, “taşı toprağı altın” dedikleri köylerini, tüketim odaklı şehirlere değişmiyor.
Armağan köyünde yaşayan Fatma Özkaya, AA muhabirine, köyde yaşamanın çok güzel olduğunu ve insana huzur verdiğini söyledi.
Kovid-19 sürecinde herkesin köyünün değerini anladığını, köydeki yaşamın, samimiyetin ve huzurun hiç bir şehirde bulunamayacağını belirten Özkaya, “Köyde bahçede her şeyimizi kendimiz yetiştiririz, oduna gideriz, kış hazırlıklarımızı yaparız. ‘Hayvanlara bak, tarlaya git’ derken bir bakmışsın zaman geçmiş. Bana ‘Köy mü, şehir mi?’ deseler, hiç düşünmeden köyümü tercih ederim. Köyün havası, insanları, her şeyi doğal. Kimse köyünü bırakmasın, burada her şey bol.” dedi.
“Reçel, pekmez doğal, yumurta tavuklardan, süt ineklerden”
Kızılcıkdere köyünde yaşayan Nesrin Şafak da bir zamanlar köyden giden birçok kişinin geri dönmek istediğini anlattı.
Köyde yaşamanın zorluğunun da güzelliklerinin de olduğunu belirten Şafak, şöyle devam etti:
“Köyde hayvancılık, çiftçilik yapıyoruz. Köyde hayat hep aynı. Sabah kalkıp önce hayvanlara bakıyoruz, evin işi, tarla derken gün biter. Bana köyde yaşamak hiç zor gelmiyor. Köyde yaşamayı çok seviyorum. Ben zaten şehirde yaşayamam. Biz şehir hayatına alışmadığımız için köy hayatı cazip geliyor. Reçel, pekmez doğal, yumurta tavuklardan, süt ineklerden, daha ne olsun.”
Poyralı köyünde yaşayan Gülten Güvenç de 40 yıldır evli olduğunu, 12 yaşından bu yana çiftçilikle uğraştığını dile getirdi.
Köyde yaşamanın zorluklarına rağmen güzel olduğunu ifade eden Güvenç, şöyle konuştu:
“Güneş altında çalışmak tabii ki zor ama para kazandığımız zaman mutlu oluyoruz. Biz köyde yaşamaya alışmışız, şehirde, apartmanda oturmak zor gelir. Biz köyde koşuyoruz, geziyoruz, geceleri eğleniyoruz, komşularımıza yardım ediyoruz. Herkesin müstakil evi var, komşuluklar çok güzel. Burada kimse kimseyi üzmüyor. Gidiyorum şehre torun bakmaya, 5 gün bile zor duruyorum. Öyle özlüyorum ki bahçemi. Domatesimizi, biberimizi, patlıcanımızı, her şeyi kendimiz yetiştiriyoruz. Her şey doğal.”
Köyde yaşayan Müzeyyen Şen de herkese köyüne dönmesi çağrısında bulundu.