Dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ile Çin arasındaki jeostratejik ve teknolojik rekabet, kıtalararası fiber optik internet ağlarının kurulumuna yönelik rakip öneri ve projelere yansıyor.
Washington, Çin’in “Pakistan-Doğu Afrika-Avrupa Bağlantısı” (PEACE) projesine karşı “Güneydoğu Asya-Orta Doğu-Batı Avrupa 6” (SEA-ME-WE 6) projesi ile Asya ile Avrupa’yı bağlayan internet ağlarını kontrol etme arayışında.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçen hafta Afrika ülkelerine ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Başkan Joe Biden’ın G7 Zirvesi’nde duyurduğu, “Küresel Altyapı Ortaklığı İnisiyatifi” (PGII) kapsamında Asya ile Avrupa’yı bağlayan deniz altı fiber optik internet kablo altyapısına finansman sağlanacağını bildirdi.
ABD’li telekomünikasyon şirketi SubCom’un üstlenicisi olduğu 600 milyon dolarlık SEA-ME-WE 6 projesi, Güneydoğu Asya’da Singapur’dan başlayarak batıya doğru Hint Okyanusu, Umman Denizi, Kızıldeniz ve Akdeniz’i katederek Fransa’ya ulaşması planlanan 19 bin 200 kilometrelik deniz altı kablo ağının kurulmasını öngörüyor.
Proje ile Singapur, Malezya, Bangladeş, Sri Lanka, Hindistan, Pakistan, Maldivler, Cibuti, Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa’ya internet altyapısı sağlanması planlanıyor.
Saniyede 12,6 terabayt veri taşıma kapasitesine sahip 10 fiber kablo çiftinden oluşacak ağ, güzergah üzerindeki diğer ülkelere de hat bağlama seçeneği sunuyor.
Ağın 2025 yılının ilk çeyreğinde tamamlanarak hizmete sokulması hedefleniyor.
Proje, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin parçası olan “Dijital İpek Yolu” projesi kapsamında yürüttüğü “Pakistan-Doğu Afrika-Avrupa Bağlantısı” (PEACE) adlı ağ altyapısına alternatif bir güzergah oluşturuyor.
Kıtalararası fiber optik ağlar, internet ve bağlantılı teknolojilerin küresel iletişim ve ekonomideki merkezi rolü nedeniyle kilit öneme sahip bir altyapı unsurunu oluşturuyor.
Kıtalararası veri trafiğinin yaklaşık yüzde 95’i deniz altından geçen fiber optik kablolarla taşınıyor. Dünya genelinde 380 deniz altı fiber internet kablosu yaklaşık 1000 kıyı varış istasyonu ile karalara bağlanıyor. Az sayıda kablonun çok sayıda kara noktasına erişim sağlaması, ağları kırılgan ve güvensiz hale getirme riski taşıdığından ülkeler bu alandaki kapasiteyi artırma arayışında.
Çin’in yükselişi ve PEACE projesi
Yükselen ekonomik ve teknolojik gücüyle Çin, ABD’li birkaç şirketin ve Batılı ortaklarının söz sahibi olduğu kıtalararası fiber optik internet altyapısının oluşturulmasına öncülük eden yeni bir aktör olarak ortaya çıktı. Pekin, bu alanda geliştirdiği projelerle 2025 itibarıyla dünya fiber optik altyapısının yüzde 60’ını sağlamayı hedefliyor.
Pakistan ve Doğu Afrika ile Avrupa’yı birbirine bağlamayı hedefleyen PEACE projesi, bu alandaki en önemli atılımlardan biri olarak öne çıkıyor.
Pakistan’ın doğusundaki Karaçi Limanı ve batısındaki, Çin’in inşa ettiği Gwadar Limanı’ndaki iki kaynak noktadan başlayan 15 bin kilometrelik deniz altı kablo ağı, Umman Denizi’ni katederek Doğu Afrika’da Somali, Kenya ve ada ülkesi Şeysellere uç veriyor. Cibuti’den Mısır’a Kızıl Deniz’i geçen ağ, Akdeniz’in doğusunda Güney Kıbrıs’a, batısında ise Malta ve Fransa’ya uzanıyor.
Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei’nin iştiraki Huawei Marine, 425 milyon dolarlık projenin asli üstlenicisi konumunda bulunuyor.
– Jeostratejik rekabetin yeni alanı
ABD, 5G ağ altyapısında olduğu gibi Çin’in bu alanda kontrolü ele geçirmesini ulusal güvenlik ve iletişim güvenliği açısından kaygı verici görüyor. Ağları kontrol eden ülkenin iletişimi izleme, engelleme ve başka kanallara yönlendirme kabiliyetine sahip olacağı varsayımı, kritik iletişim altyapısını iki büyük güç arasındaki jeostratejik rekabetin yeni alanı haline getirdi.
Merkezi Washington’da bulunan Orta Doğu Enstitüsünden araştırmacı Thomas Blaubach, 7 Mart’ta yayımladığı makalede, iki ülkenin projenin kesişim noktası olan bölgeler üzerindeki etki çabalarına işaret etti.
Çin’in Dijital İpek Yolu ve PEACE ağı ile ABD’nin hegemonyasında olan Pakistan, Cibuti ve Mısır gibi ülkelerde etkisini ve otoritesini artıracak adımlar attığına dikkati çeken Blaubach, söz konusu kritik veri geçiş noktalarının ABD’nin, Çin’in ve diğer ülkelerin küresel ekonomik çıkarlarını tehdit edebilecek bir stratejik önem kazandığı görüşünü dile getirdi.
Çin’in altyapı projesinin çıkış noktası Pakistan, bir ABD müttefiki olmakla birlikte, Pekin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru projeleriyle son yıllarda yoğun şekilde yatırım yaptığı ülkeler arasında başı çekiyor. Ülkenin batısındaki Gwadar Limanı, Çin’in bölgedeki önemli bir ticaret üssü konumunda bulunuyor.
Öte yandan, Umman Denizi’nin Kızıldeniz’e bağlandığı daralma noktasının tam göbeğinde yer alan Cibuti, Çin’in deniz aşırı askeri üs kurduğu ilk ülke oldu. ABD’nin de bir askeri üssünün bulunduğu Cibuti’nin, Kuşak ve Yol Girişimi projeleri için Çin’den aldığı borçlar, gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 75’ine ulaşmış durumda. Analistler Çin’e ekonomik bağımlılığının zaman içinde ülkeyi stratejik olarak Pekin’e yakınlaştırmasını olası görüyor.
Kızıl Deniz’i Akdeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı ve karadan aktarım olanaklarıyla fiber optik ağların Avrupa’ya ulaşmasında en kritik konumdaki Mısır da iki büyük gücün etki mücadelesine sahne oluyor. ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefiki ve dünyada en fazla Amerikan yardımı alan ilk dört ülke arasındaki Mısır’ın son yıllarda Çin ile ekonomik ilişkileri giderek gelişti. Pekin, Mısır’ın en büyük ticaret ortağı ve altyapı projelerinin en önemli yatırımcısı haline geldi. Çin yönetiminin insan hakları alanındaki müsamahakar tutumu, bu konuyu ekonomik ilişkilerde şart olarak öne sürmemesi, Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi liderliğindeki hükûmeti, ABD’den daha fazla Çin’e yakınlaştırıyor.
Blaubach’a göre, Çin’in Orta Doğu ve Afrika’nın veri geçiş hatlarındaki bu kritik ülkelerde dijital altyapıya, işletmelere, teknik iş gücü yetiştirilmesine sağladığı katkılar, memleketler dijital ekonomiye daha fazla uyum sağladıkça, ABD’nin bu ülkeler üzerindeki nüfuzunu yitirmesine yol açabilir. Ayrıca ABD’nin Çin ile rekabette stratejik önceliği Hint-Pasifik bölgesine kaydırması Pakistan, Mısır ve Cibuti gibi küresel su yollarının olduğu kadar dijital veri uçlarının da kritik aktarım noktasında bulunan ülkelerin Pekin’in yörüngesine girmesine yol açabilir.