Birleşmiş Milletlere bağlı kuruluşların hazırladığı ve dün yayımlanan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporunda, Gazze’nin 1,1 milyon nüfusunun “felaket düzeyde açlık ve kıtlıkla karşı karşıya” olduğu vurgulandı.
IPC raporunda, Aralık 2023’te yapılan son değerlendirmelere kıyasla Gazze’de durumun ciddi ölçüde kötüleştiği ve İsrail’in politikalarını sürdürmesi halinde haziranda kitlesel açlıktan zarar görenlerin sayısının yaklaşık 2 katına çıkacağı kaydedildi.
AA muhabirine konuşan ABD’nin Tufts Üniversitesi Dünya Barış Vakfı Genel Müdürü De Waal, kitlesel açlığın normalde yavaş gelişen ve uzun süren bir durum olduğunu belirterek, İsrail’in kitlesel aç bırakma stratejisini “ivmeli ve hızlandırılmış biçimde” uyguladığını ve “böylesine ivmeli başka bir vakayla karşılaşmadığını” ifade etti.
Gazze’deki çocukların yüzde 1’inden azının akut yetersiz beslenme sorunu olduğunu gösteren 2023 sonu verilerine işaret eden De Waal, sadece 2 ayda kitlesel açlığın acil duruma dönüşmesinin “dünyanın başka hiçbir yerinde bu hızda yaşanmadığını” bildirdi.
“Kıtlık olduğunu söyleyemesek de açlık bir silah olarak kullanılıyor”
Dünya çapındaki açlık ve kıtlık vakaları üzerine araştırma yapan De Waal, bir bölgede kıtlık yaşandığının ilan edilmesinin, politik kısıtlamalar ve veri erişiminin sınırlandırılmasıyla sekteye uğratılan teknik bir süreç olduğunu söyledi.
Etiyopya, Nijerya ve Yemen’de kıtlık yaşandığının ilan edilmesini istemeyen yetkililerin veri erişimini kısıtladığını hatırlatan De Waal, “İsrail de (Gazze’de) kıtlık ilan edilmesini istemiyor. Ancak kıtlık yaşandığını ilan etmeye yetecek veri olmasa bile Gazze’de bir felaket yaşandığını gösteren devasa kanıtlar göz ardı edilemez.” şeklinde konuştu.
De Waal, “Kitlesel açlığı kullandığınızda insanlar ölmeyebilir. Eylemlerinizden sorumlu olmak için tek gereken halkı (temel gıdadan) mahrum bırakmaktır. Sonuç olarak, kıtlık olduğunu söyleyemesek de açlık bir silah olarak kullanılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Çatışmalarda kitlesel açlığın silah olarak kullanılmasına Suriye örneğini veren De Waal, “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun eylemleri, Suriye’deki rejimin lideri Beşşar Esed’inkine oldukça benziyor.” dedi. De Waal, iki liderin eylemleri arasındaki farkın “İsrail’in daha büyük ölçekte ve daha hızlı” hareket etmesi olduğunu kaydetti.
De Waal, Yemen ve Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki kitlesel açlığın, geniş kırsal alanı ve daha büyük nüfusu etkilemesi nedeniyle Gazze’de yaşanandan çok daha farklı olduğunu dile getirdi.
“Öldürmeye son verseler de Filistinliler ölmeye devam edecektir”
Gazze’de yaşanan kitlesel açlığın Filistin’in gelecek nesli üzerindeki etkisine işaret eden De Waal, “Özellikle çocuk nüfusu böylesi çaresiz bir haldeyken durumu geriye döndüremezsiniz. Öldürmeye son verseler de Filistinliler ölmeye devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
De Waal, “Kitlesel açlığa maruz kalan anne rahmindeki bebekler ve küçük çocuklar, tüm fiziksel becerileri gelişmeden büyüyecek. Daha kısa olacaklar, zihinsel gelişimleri tamamlanamayacak. Böylece gelecek bir veya iki nesil yaşananlardan etkilenecek.” dedi.
Hollanda’da 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan kıtlığı örnek veren De Waal, “1944-1945 yıllarında Hollanda’daki ‘Açlık Kışı’ sırasında henüz küçük yaştaki çocuklar büyüdüğünde, kendilerinden yaşça büyük ve küçük kardeşlerine kıyasla daha kısa boyluydular ve aynı eğitim başarısını gösteremediler.” şeklinde konuştu.
Gazze’nin yeniden inşasının uzun zaman ve çok çaba gerektireceğini belirten De Waal, Filistinli nesillerin karşı karşıya olduğu şiddet ve açlık sebebiyle psikolojik travmanın nesillerce süreceğini kaydetti.