Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersan Saner, “Ana vatan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte iki egemen eşit devletin kurulabileceği yeni bir modelin bizler tarafından masaya (Cenevre’deki Kıbrıs konferansı) konulması bir gerekliliktir, gerçektir. Kıbrıs Türk halkının bir 53 yıl daha masada harcayacak zamanı yok.” ifadesini kullandı.
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Saner, TGRT haberde soruları yanıtlayarak, güncel konularda değerlendirmelerde bulundu.
Kıbrıs konusunda ay sonu Cenevre’de yapılacak 5+BM gayriresmi görüşmeye değinen Saner, 53 yıldır federasyon tezinin görüşüldüğünü, 6 ana başlıkta yapılan temaslarda herhangi bir konuda anlaşmaya varılamadığını ve bu konuda daha fazla uğraş verilmemesi gerektiğini ifade etti.
Saner, “Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte iki egemen eşit devletin kurulabileceği yeni bir modelin bizler tarafından masaya konulması bir gerekliliktir, gerçektir. Kıbrıs Türk halkının bir 53 yıl daha masada harcayacak zamanı yok. Cenevre’deki görüşmelerde federasyon anlamında herhangi bir çözüme ulaşılması yönünde bir beklentinin olmadığını çok net görüyorum. Zaten son cumhurbaşkanı seçimlerinde, Kıbrıs Türk halkı iki egemen eşit devlet ile görüşmelere devam edilmesi konusunda iradesini ortaya koymuş ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı cumhurbaşkanı seçmiştir.” ifadesini kullandı.
KKTC’de Anayasa Mahkemesinin Kur’an kurslarıyla ilgili aldığı karara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Saner, Anayasa Mahkemesine açılan davanın, Din İşleri Başkanlığında çalışanların üye olduğu ilgili sendikanın, Din İşleri Komisyonunun hafızlık eğitimi düzenleme yetkisi olup olmadığına dair bir dava olduğunu belirtti.
Saner, “Bazı grupların, özellikle dava sonucunda laikliğe herhangi bir vurgu yapılmamasına rağmen, laiklikle alakalı herhangi bir sıkıntı olmamasına rağmen, davayı savunan avukat tarafından yapılan çarpıtıcı bir açıklamadan sonra olaylar biraz da bu noktaya geldi diyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Davayı açan sendika görevlilerinin terfiler sırasında haksızlığa uğradığı iddiasının mahkeme tarafından doğru bulunduğunu ve yasal düzenleme yapılması gerektiği kararının çıktığını aktaran Saner, hükümet olarak bu yasal düzenlemeyi yapmak için gerekli çalışmaları başlattıklarını kaydetti.
“KKTC’de hiç kimsenin Kur’an kurslarını kapatma diye bir niyeti yok”
Saner mahkemeden, “Kur’an kursları KKTC’de kapatılıyor” yönünde bir karar çıkmadığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Dava, Din İşleri Dairesi’ne verilen hafızlık kursunu açma yetkisinin iptaliyle ilgiliydi, Kur’an kurslarıyla alakalı değildi. Dolayısıyla KKTC’de hiç kimsenin Kur’an kurslarını kapatma diye bir niyeti yok, böyle bir olay da yok. Anayasa’ya bağlı bir kişi olarak, din eğitimi almak her vatandaşın Anayasal bir hakkı ve toplumsal bir ihtiyacı olduğundan hareketle asla Kur’an kurslarını kapatma diye bir düşüncemiz olamaz. Konu, biraz farklı yansıtıldığı için bu noktaya taşınmıştır.”
Mahkemenin verdiği kararda, devletin dışında bir kurumun hafızlık kursu düzenlemenin söz konusu olmadığına vurgu yapıldığına değinen Saner, Din İşleri Başkanlığının devletin dışında bir kurum olmadığını, dini alanlardan sorumlu tek devlet kurumu olduğunu, ilgili bakanlık ve diğer kurumlarla işbirliğini içerisinde görevini yerine getirmeye devam edeceğini kaydetti.
Saner, Kur’an kurslarının kapatılmasıyla ilgili bir karar çıkmadığının altını çizerek, “KKTC Müslüman bir ülke, Kur’an kurslarını kapatmak söz konusu olmaz. Dava konusu, hafızlık kurslarının nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili açılan bir davaydı. Bu kursların sonunda, sınavı kazanarak gerekli terfileri alanların doğru terfi alıp almadığıyla ilgili açılan bir davanın sonucunda bu olaylar gerçekleşti.” değerlendirmesinde bulundu.
Terfiler sırasında yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırınca sorunun çözüleceğine dikkati çeken Saner, ilgili sendikanın hafızlık kursunu Din İşleri Başkanlığının açma yetkisinin iptali yönünde Anayasa Mahkemesine başvurduğunu, hafızlık kursu açma yetkisini yeniden düzenleyeceklerini bildirdi.
“Çavuşoğlu’nun Dendias’a yanıtı yerindeydi”
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Ankara’daki ortak basın toplantısında Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın saldırgan tavrına yönelik sert cevabıyla ilgili soru üzerine Saner, Çavuşoğlu’nun Dendias’a yerinde yanıtının Kıbrıs Türk halkı tarafından memnuniyetle karşılandığını belirtti.
Başbakan Saner, Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak 1974’te Ada’ya yaptığı müdahale ile Kıbrıs’ta çözüm sağlandığını ancak Kıbrıs’taki soruna bugüne kadar siyasi çözüm bulunamamasının en önemli sebebinin ise Rumların kendilerini Ada’nın tek hakimi olarak görerek, Kıbrıs Türkleri ile bir şey paylaşmak istememesinden kaynaklandığını anlattı.
Saner, Dendias’in basın toplantısındaki tavrını, Yunanistan ve Rum tarafının bazı sorunları tırmandırarak, Türk tarafını sıkıştırmaya çalışmak istemesinin farklı bir versiyonu olarak niteledi.
Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili soruyu da yanıtlayan Saner, Türkiye’nin KKTC ve Libya ile imzaladığı anlaşmalara işaret ederek, Türkiye’nin Mısır ile yeniden iyi ilişkiler içine girmesini, gelişmelerin Türk tarafı lehine farklı boyutlara ulaşacağı şeklinde yorumladı.