Kıbrıs Türk ve Rum tarafları, 27-29 Nisan’da Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla düzenlenecek 5+BM formatındaki gayri resmi Kıbrıs toplantısında bir araya gelecek.
Üç gün sürecek toplantıda taraflar müzakere edebilecekleri “ortak bir zemin” olup olmadığını tespit etmeye çalışacak.
KKTC ise bu sefer Cenevre’ye yeni bir vizyonla gidecek ve egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm zemininde masaya oturulmasını teklif edecek.
KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dana, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak toplantılara yapıcı bir şekilde katılacağız, iyi niyetle yaratıcı fikirlerle gideceğiz.” dedi.
Bu 5+BM formatındaki toplantının, aslında Türk tarafının önerisi olduğunu belirten Dana, tarafların samimi ve özgür iradeleriyle kendi görüşlerini rahat bir şekilde paylaşmaları için gereken ortamın sağlanması amacıyla toplantının formatının gayriresmi olmasına karar verildiğini söyledi.
“Bu toplantıda muhataplarımıza, başta tabii Kıbrıs Rum tarafına, bizim önermiş olduğumuz yeni zemin neden Ada’da iki taraf için gerekli, neden bölgemiz için en doğru, en gerçekçi ve en sonuç alıcı zemin, onu anlatacağız ve onları ikna etmeye çalışacağız.” diyen Dana, “Umarız Rum tarafı da bugüne kadar denenmiş ve başarısız olan formüllerde ısrarcı olmaz, yaratıcı olur ve ortak bir zemin bulunmasına imkan tanır.” değerlendirmesinde bulundu.
İki devletli kalıcı çözüm
Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunun, iki devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü çerçevesinde çözümün bulunması olduğunu anlatan Dana, bu ortak zemin üzerinde hareket edilmesi durumunda Ada’da kalıcı bir çözüme ulaşılabileceğini ifade etti.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Dana, bu noktaya bir günde gelinmediğini, federal zeminde müzakerelerin 50 yılı aşkın süredir devam ettiğini ancak başarısız olduğunu hatırlatarak “Son olarak Crans Montana’da (İsviçre) federal çözüm perspektifi tamamen çöktü.” dedi.
Rum tarafının federal bir zeminde çözüm konusunda adım atmamasının ana sebebinin, Kıbrıslı Türklerle Ada’nın zenginliğini ve yönetimini paylaşmaya yönelik bir siyasi irade göstermemesi olduğunu söyleyen Dana, kendilerinin de başka uluslararası aktörlerin tespitlerinin de bu yönde olduğunu ifade etti.
Federal zeminde müzakereler başarısız oldu
Dana, siyasi irade eksikliğinin sadece Kıbrıs Rum liderliğine değil, aynı zamanda Rum halkının geneline de yansıdığını belirterek “Nitekim bu nedenle Kıbrıs Rum halkı Annan Planı’na yüzde 75 gibi çok büyük bir oranla hayır dedi. 50 yıl içinde birçok lider değişmiş olmasına rağmen olumlu yönde bir irade değişikliği ortaya çıkmamıştır. Hal böyleyken biz, Kıbrıs Türk tarafı olarak, aynı egzersizin farklı bir sonuç doğurmayacağının farkındayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Dana, ucu açık, sonu olmayan müzakere süreçleriyle Ada’daki statükonun devam ettirildiği bir süreçte yer almak istemediklerini söyledi.
Ortak zeminde buluşulması Rum tarafına bağlı
Türk tarafının pozisyonun belli olduğunu ifade eden Dana, “Ortak zeminde buluşulması, Rum tarafının eski kalıplardan ve başarısızlıkla sonuçlanmış bu süreçlerden sıyrılarak farklı bir yaklaşımla gelmesine bağlı.” dedi.
“Ortak zemin yoksa tüm seçenekler önümüzde olacak”
Toplantı sonrası taraflar arasında ortak zemin olmaması durumunda atılacak adımların ne olacağını değerlendiren Dana, “Böyle bir zemin yoksa tüm seçenekleri Kıbrıs Türk tarafı olarak Türkiye ile birlikte önümüze koyacağız, nasıl bir yol izlenebilir bunu değerlendireceğiz.” ifadelerini kullandı.
İkinci bir toplantı gerekebilir
İlk toplantıdan bir sonuç alınamazsa ikinci bir toplantı gerekebileceğini belirten Dana, “Tabii ki bunun da ucu açık, kendi içinde bir müzakere sürecine dönüşmesini istemeyiz, kabullenmeyiz. Bir veya akabinde ikinci bir toplantı ve oradan çıkacak sonuca göre önümüzdeki dönemi değerlendireceğiz.” diye konuştu.
“Kazan kazan” hedefi
Dana, şöyle devam etti:
“Bizim gerçekten amacımız kazan kazan sonucuna varmak, hem Ada’daki iki halk, iki devlet açısından kazan kazan hem de bölgemiz açısından. Bölgemizde bir sürü yeni unsurlar var, hidrokarbon konusu da dahil olmak üzere. Biz, Ada’da bir çözüme varılmasını gerçek anlamda arzulayan tarafız.”
Ada’daki statüko yüzünden Kıbrıslı Türkler izolasyon altında
Kıbrıslı Rumların haksız ve yasal olmayan bir şekilde “Kıbrıs Cumhuriyeti” ve tüm Ada’nın meşru hükümeti olarak tanındığını ve nimetlerinden faydalandığını, Avrupa Birliği ve BM üyeliklerinin olduğunu ifade eden Dana, Kıbrıslı Türklerin ise statüko yüzünden izolasyon altında tutulduğuna dikkati çekti.
Hidrokarbon konusu
Kıbrıs Rum tarafının hidrokarbon arama faaliyetlerini uzun yıllardır tek taraflı sürdürdüğünü ancak Kıbrıs Türk tarafının da kaynaklar üzerinde eşit hakları olduğunu vurgulayan Dana, Rum tarafının hidrokarbon konusunda tansiyonun yükselmesinin tek sorumlusu olduğunu belirtti.
Dana, “İş birliği önerimiz halen masada. Rum tarafının kabul etmesi durumunda iş birliğine her zaman hazırız. Yine son dönemde Türkiye tarafından önerilmiş olan doğal gaz konusu da dahil olmak üzere bölgesel bir toplantı var. Kıbrıs Türk tarafı olarak biz böyle bir toplantıya da katılmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.