KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Artık federasyonu tartışmanın sadece bir zaman kaybı olduğu sonucuna ulaştık. Masaya yeni bir konsept ve yeni bir hikaye getirmeliyiz. Bu da sahadaki gerçekliğe dayanmalı; sahadaki gerçeklik ise iki devletin olmasıdır.” dedi.
Tatar, Washington merkezli düşünce kuruluşu Türk Miras Vakfı (THO) tarafından düzenlenen çevrimiçi panelde Kıbrıs konusunda 27-29 Nisan’da Cenevre’de yapılacak gayriresmi görüşmeleri ve gündemi değerlendirdi.
Kıbrıs’ın geçmişini ve adanın bugünlere gelene kadar geçirdiği evreleri anlatan Tatar, “Kıbrıs küçük bir ada olabilir ama Doğu Akdeniz’de önemli bir konumda. Son dönemdeki gaz, enerji ve sondaj hakları bağlamındaki gelişmelerle daha da önemli bir hale geldi.” ifadesini kullandı.
Tatar, İngilizlerin adadan ayrılmasının ardından 1960’ta federal bir yönetimin kurulduğunu anımsatarak, “Ancak tarihe baktığınızda bu ülkeyi yönetmenin ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Çünkü ada iki toplum arasında bölüştürülmemişti. Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Makarios ülkeyi yönetirken ve açıkça ana amaçlarının Kıbrıs Cumhuriyeti değil, Kıbrıs’ı Yunanistan’a katmak olduğunu söylerken bu ülkeyi nasıl yönetebilirdiniz?” diye konuştu.
Türkiye’nin hukuki hakkını kullanarak 1974’te Kıbrıs’a müdahale ettiğini belirten Tatar, “1974’ten bu yana hala bir çözüm için çalışıyoruz. Uzun yıllar iki Kıbrıs halkının da ortaklığına dayanan federal temelde bir çözüm için çalıştık. Ancak bu süreçte hiçbir çözüm elde edilmedi. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin BM tarafından tanınmalarından dolayı elde ettikleri üstünlükleri vardı. Bu nedenle de bir çözüm bulmaya, kaynaklarını ve iktidarlarını Kıbrıs Türkleri ile paylaşmaya yanaşmadılar.” dedi.
“Rum yönetimi, Kıbrıs’ın kendi içinde bir uzlaşmaya varılmadan AB’ye alınmamalıydı”
Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) AB’ye üyelik sürecine dair ise, “Rum yönetimi, Kıbrıs’ın kendi içinde bir uzlaşmaya varılmadan AB’ye alınmamalıydı. Bu çok hileli ve adaletsiz bir adımdı.” değerlendirmesini yaptı.
GKRY’nin elindeki avantajlar nedeniyle anlaşmaya yanaşmadığına işaret eden Tatar, artık çözümün “iki egemen ve uluslararası statüleri eşit iki devlet” olduğunu vurguladı.
Nasıl Güney Kıbrıs’taki Rumların her zaman Yunanistan ile bağları varsa, KKTC’nin de Türkiye ile bağları olduğunu vurgulayan Tatar, “Türkiye bölgedeki en güçlü devletlerden birisi. Aslına bakarsanız bölgedeki önder güçtür. Haritaya bakarsanız Türkiye’nin güvenliği için Kıbrıs’ın önemini, bizim güvenliğimiz için de Türkiye’nin önemini görürsünüz.” diye konuştu.
“Türkiye ile bu yeni duruşumuzu Cenevre’de masaya getireceğiz”
27-29 Nisan’daki Cenevre görüşmelerinde söyleyecek çok şeyleri olduğunu vurgulayan Tatar, “Türkiye bizim yeni çözümün iki devlete dayalı olması gerektiğine dair duruşumuzu kalpten destekliyor. Türkiye ile bu yeni duruşumuzu Cenevre’de masaya getireceğiz.” dedi.
Kıbrıs görüşmelerinde daha önce birçok kişinin yer aldığına ve konunun derinlemesine ele alındığına işaret eden Tatar, “Artık federasyonu tartışmanın sadece bir zaman kaybı olduğu sonucuna ulaştık. Bu konuda artık bir çözüm şansı yok çünkü daha önce çok denendi. Bu nedenle de masaya yeni bir konsept ve yeni bir hikaye getirmeliyiz. Bu da sahadaki gerçekliğe dayanmalı; sahadaki gerçeklik ise iki devletin olmasıdır.” ifadesini kullandı.
Cenevre’deki görüşmelerin gayriresmi görüşmeler olduğunu ve orada ortaya çıkacak sonuca göre resmi bir görüşme zemininin olup olmayacağının ortaya çıkacağını ifade eden Tatar, öncelikle ortak bir zemin olup olmadığının görülmesi gerektiğini belirtti.
Türklerin ve Rumların Kıbrıs’ın ortak kurucuları olduğunun ve uluslararası toplumun da buna saygı duyması gerektiğinin altını çizen Tatar, “Biz egemenlik haklarımızın tanınmasını ve bunlara saygı duyulmasını istiyoruz. Böylece tüm Kıbrıslıların yararına bir çözüme ulaşabiliriz.” mesajını verdi.
Tatar, Türkiye’nin her zaman Kıbrıs’ta garantör tarafı olması gerektiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Kıbrıs’taki Türkler kendi güvenlikleri konusunda endişeli, gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Geçmişte çok acı hatıralarımız var. Türkler adada tek başınayken ne olduğunu gördük. Türkiye’nin 1974’te gelip Kıbrıs’taki Türkleri kurtarması uzun zaman aldı. Bu hataya bir daha düşmek istemiyoruz.”
Cenevre’deki görüşmelerden bir sonuç çıkmaması durumunda bugüne kadar olduğu gibi yine KKTC’nin haklı davasını dünyaya anlatmaya ve yeni ekonomik alanları harekete geçirmeye devam edeceklerini anlatan Tatar, “Bugüne kadar uluslararası toplum bize adil davranmadı. Ana vatan Türkiye bize her zaman tam destek verdi. Eğer çözüme ulaşılamazsa biz kendi insan haklarımız için savaşmaya devam edeceğiz.” dedi.
“Komşularımız Kıbrıs’ta bir devletimiz olduğunu tanımalı”
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, bölgedeki diğer ülkelerin Kıbrıs’taki Türklerin bir devletinin olduğunu tanıması gerektiğini vurgulayarak adada adil ve kalıcı bir çözümün bulunabilmesi için Türkiye ve Yunanistan’ın da dahil olduğu bir uzlaşma zemininin bulunması gerektiğine dikkati çekti.
Adada iki tarafın da lehine olan bir çözüme ulaşılabilmesi için iki tarafın da birbirine saygı duyması gerektiğini kaydeden Tatar, “Birbirimizin egemenlik haklarına saygı göstermeliyiz. Esasen hepimiz aynı gemideyiz. Çocuklarımıza müreffeh bir gelecek bırakmak istiyorsak gerçekçi, makul ve pratik olmalıyız.” mesajı verdi.
Kıbrıs’taki Türklerin azınlık olarak görüldüğü herhangi bir yaklaşımın KKTC’ye empoze edilmesini asla kabul etmeyeceklerini bildiren Tatar, “Böyle bir dayatma demokratik de değildir, insani de değildir ve başarılı da olamaz.” dedi.