Tatar, Yunanistan’da yayımlanan “Kathimerini” gazetesine verdiği mülakatta, Cenevre’deki Kıbrıs konulu 5+1 formatındaki gayriresmi toplantı öncesi Kıbrıs sorununun çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kıbrıs Türk’ünün, Ada’da Rumlar kadar egemen olduğunun altını çizen Tatar, “Hiçbir taraf, diğer tarafa egemenliğini yayamaz. Her iki halk da kendi hür özyönetim hakkına sahiptir. Üniter yapıya gidecek bir federasyon tezini asla kabul etmeyiz.” ifadesini kullandı.
Cenevre’de, tüm taraflar gibi Türkiye ve KKTC’nin de kendi tezlerini özgürce anlatma imkanı bulacağını dile getiren Tatar, KKTC’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı sıfatıyla kendi görüşlerini bu toplantıda ifade edeceğini belirtti.
Cenevre’deki görüşmelerde, Avrupa Birliği’nin (AB) yer almasını doğru bulmadığını vurgulayan Tatar, “AB, taraftır. Bugün AB içerisinde hem Yunanistan var, hem Kıbrıs Rum yönetimi var. Bu iki üye, orada AB’yi etkiler vaziyettedir. Ben zaten temaslarımdan onu görüyorum.” görüşünü paylaştı.
“AB, tarafsız olamıyor”
Tatar, Yunan-Rum ikilisinin, AB’nin karar alma mekanizmalarına doğrudan etki ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Kıbrıs meselesinin özü, egemenlik paylaşımıdır. Kimse kimseye egemenlik dayatamaz. AB, o noktada bizi tam anlayamıyor. Çünkü Kıbrıs Rum yönetimi, AB üyesidir. Dolayısıyla tarafsız olamazlar. Dolayısıyla o toplantıda bulunmalarının da bir anlamı olmayacaktır.”
AB ile toplantının dışında ikili olarak görüşebileceklerini aktaran Tatar, bu bağlamda onlarla da diyalog kurmakta bir sakınca görmediklerini dile getirdi.
Ersin Tatar, Kıbrıs meselesini, Türkiye ile ortak bir bağlamda ele aldığının altını çizerek, Türkiye’nin, zor durumlarda her zaman Kıbrıs Türk’ünün yanında olduğuna işaret etti.
“Denktaş çizgisindeyim”
Türkiye ile bu müşterek davada çeşitli ortak menfaatlerinin olduğunu belirten Tatar, şöyle devam etti:
“Ben, Rauf Denktaş çizgisindeyim. Hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını savunuyorum. Bugün Türkiye, zamanı geldiğinde ‘Biz Kıbrıs Türklerinin haklarını yedirtmeyiz, Doğu Akdeniz’de kendi haklarımızı savunduğumuz gibi Kıbrıs Türklerinin de haklarını savunuyoruz’ demektedir. Dolayısıyla biz, ayrı değiliz. Bizim çok yönlü ortak çıkarlarımızı vardır. Bu davayı savunurken, öyle görünüyor ki Türkiye’nin haklarını da savunuyorum. Bunda da bir sıkıntı görmem. Türkiye, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için çok önemlidir. Çünkü 1974’ten önce bu topraklarda Kıbrıs Türk halkının neler yaşadığını tüm dünya biliyor.”
Türkiye ve KKTC’nin güvenliğinin, birbirine bağlı olduğunu vurgulayan Tatar, “Türkiye, büyük bir ülkedir, bu ülkenin garantörüdür, anavatanıdır. Burada söz sahibidir. Kıbrıs’ın pozisyonu da bir bakıma Türkiye’nin güvenliği için çok önemlidir. Dolayısıyla burada bizlerin egemenliğinin olması, Türkiye’nin menfaatleri açısından çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk askerinin Ada’da bulunma nedeninin, barış ve istikrarı sağlamaya yönelik olduğuna dikkati çeken Tatar, “Türk askeri, saldırı amaçlı değil, savunma amaçlıdır.” diye konuştu.
Tatar, Kıbrıslı Türklerin, egemenliği için bedeller ödediğini anımsatarak, “Kıbrıs Rum tarafı, kendi başına adımlar atıp anlaşmalar imzalıyor. Kıbrıslı Türklere soru sormanın gereksiz olduğunu iddia ediyorlar. Biz, bunu kabul edemeyiz.” ifadesini kullandı.