Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 27-29 Nisan’da BM öncülüğünde, Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla düzenlenecek 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferans öncesinde AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türkiye ve KKTC olarak başından bu yana görüş, duruş ve hedeflerinin ne olduğunu çok net ve samimi bir şekilde ifade ettiklerini kaydeden Ertuğruloğlu, 5+1 toplantısının Türk tarafının önerisi olduğunu söyledi.
Ertuğruloğlu, konferansta “neyin olacağından” ziyade “neyin olmayacağının” vurgulanmasının önemli olduğunu belirterek, “5+BM görüşmesi 53 yıldır süren toplumlararası görüşmeler sürecinin bir devamı değil, olmayacak. 5+BM, Crans Montana’da bırakıldığı yerden devam edilecek bir toplantı değil, güven artırıcı önlemlerin gündeme alınacağı bir toplantı değil. 5+BM, 53 yıllık başarısız müzakere süreci sonrasında aynı şeyleri tekrarlayarak farklı bir netice beklemenin bir akıl işi olmadığı noktasından hareketle, bundan sonra eğer bir müzakere süreci olacaksa, neyin müzakere edileceğinin ortak bir zemin olup olmadığının ortaya çıkmasını sağlamak üzere önerilmiştir.” dedi.
BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden ve BM Genel Sekreteri’nden ortak bir zeminin (Kıbrıs görüşmelerinde) olup olmadığının samimi ve net bir şekilde ortaya koymalarını beklediklerini kaydeden Ertuğruloğlu, gerekirse 5+1 sonrası bir toplantı daha olabileceğini, bunun ardından ortak bir zeminin olup olmadığına ilişkin net cevabın ortaya çıkması gerektiğini de vurguladı.
Ertuğruloğlu, “BM Genel Sekreteri’nin ‘yaratıcı fikirlerle gelin’ yönündeki çağrılarını memnuniyetle karşılıyoruz, zaten bizim düşüncemiz ve duruşumuzla örtüşen bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. BM Genel Sekreteri’nin yaratıcı fikirlerle gelin demesi, ‘Aynı şeyleri tekrarlayarak, farklı netice beklenmemesi gerekir’ duruşunun doğal bir ifadesidir. En yaratıcı fikirlerle gelecek olan da biziz, belli. Rum tarafının herhangi bir yaratıcı fikirle geleceğini kimse düşünemez.” diye konuştu.
Bakan Ertuğruloğlu, Rum kesiminin, bir 53 ya da 103 yıl daha müzakere eder gibi görünerek, Türk tarafının sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum devletinin boyunduruğu altına girmesi yönünde politika izlediğini kaydetti.
Rum tarafının 53 yıldır yaşananları yok sayarak, Kıbrıslı Türklerle federasyon kurmaya “niyetlilermiş gibi” aldatmacı bir tutumla Türk tarafını duruşundan geri adım atmaya zorlamaya çalışacağını belirten Ertuğruloğlu, bu noktada Rum tarafına böylesi bir yalan politikayı pervasızca gündemde tutma fırsatı veren uluslararası camianın suçlanması gerektiğini vurguladı.
Ertuğruloğlu, “5+BM toplantısında dünya ve özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden beklentimiz, yıllarca uyguladıkları haksızlıklara ve diskriminasyona bir son verme adına Kıbrıs konusunda yeni bir sayfa açmaya hazır olup olmadıklarının ortaya çıkmasıdır. Eğer onlar da yaratıcı fikirlerle gelmiyorsa, onlar da 53 yıllık müzakere sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olan, Kıbrıs konusuna 1964 yılından itibaren koydukları yanlış teşhiste devam etme kararlılığındaysalar, yaratıcı fikirle gelmiş olmuyorlar.” dedi.
Başarısızlığı kanıtlanmış politikalarla Türk tarafını haklı duruşundan geri adım atmaya zorlamaya çalışacaklarını da ifade eden Ertuğruloğlu, geri adım gibi bir olasılığın söz konusu olmayacağını da vurguladı.
Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:
“KKTC, ana vatanı Türkiye ile kararını vermiştir. Ulusal dava savunuculuğunda duruşumuza birlikte karar verilir, savunacaklarımızı birlikte savunuruz. ‘Bugün böyle, yarın böyle’ politikası güdecek tarafta değiliz. Egemenliğimizden, devlet sahibi bir halk olduğumuz noktasından geri adım atacak değiliz. Biz, Kıbrıs Cumhuriyeti denen Rum devletinin bir toplumu değiliz, devlet sahibi egemen bir halkız. Bu duruşumuz Cenevre’ye gidiyoruz. İyi niyetle, Ada’daki gerçekler zemininde bir uzlaşı arayışında var olduğumuzu söylemeye gidiyoruz. Bu gerçekler göz ardı edildiği sürece de herhangi bir uzlaşı modelinin asla mümkün olmayacağını vurgulamaya gidiyoruz. Her şey uluslararası camianın Rumları şımartmaya devam edip etmeyeceği noktasında kilitlidir.”
Görüşmeler sonrası netleşecek tabloya göre, seçenekleri ana vatan Türkiye ile birlikte değerlendireceklerini ve ona göre karar vereceklerini de söyleyen Ertuğruloğlu, seçeneksiz ve çaresiz olmadıklarını, “hayattaki tek seçeneğimiz Rumlarla ortak olmaktır” gibi bir vizyonlarının bulunmadığını da vurguladı.
Ertuğruloğlu, “AB, masada (5+1 Kıbrıs konferansında) olmayacak ama Cenevre’de olacak. ‘AB, Cenevre’ye gelmesin’ diye bir söylemimiz olamaz. Nereye gideceklerini belirleyecek değiliz ama masada olmayacakları kesin. Masada olmalarını gerektiren özellikleri yok, zaten iki tane üyeleri masadadır. Türk tarafının güvenini kaybettiklerini bilmeleri gerekir. Kıbrıs konusuna yönelik tarafsız bir birlik olmadıkları da ortadadır. Kıbrıs Rum kesimini Kopenhag üyelik kriterlerine rağmen, bu kriterleri ihlal ederek AB’ye üye almaları, zaten AB’yi Kıbrıs konusunda taraf bir örgüt haline getirmiştir, aleyhimize taraftır.” diye konuştu.
AB düşmanlığı yapmaya da sevdalı olmadıklarını kaydeden ve kimseye düşmanlık beslemediklerini kaydeden Ertuğruloğlu, “Bize düşmanlık, hata ve yanlış yapanlara da boyun eğme gibi bir özelliğimiz ve milli bir karakterimiz yok. Biz, dik duruşu çok iyi bilen ve beceren bir halkız, büyük bir milletin evlatlarıyız. Bunun gereğini de her zaman yaptık, yapmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
Ertuğruloğlu, Türkiye ile aynı politikaları savunmalarının kendilerinin elini güçlendirdiğini söyleyerek, “En büyük güç kaynağımız ana vatanımızla olan birlikteliğimizdir.” dedi.