Kovid-19 hastalarında öksürüğe yönelik semptomatik tedavi önem taşıyor

  • A’DAN Z’YE KOVİD-19 REHBERİ: Koronavirüsle ilgili aradığınız tüm cevaplar
  • KORONAVİRÜSE NASIL YAKALANIYORUZ: Bulaşma riskini artıran ortamlar
  • RAKAMLARLA: Ülke ülke koronavirüs istatistikleri
  • SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ: Türkiye günlük ve genel koronavirüs tablosu


  • Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, yaptığı yazılı açıklamada, ilk günden itibaren koronavirüs hastalığının en önemli belirtilerinin başında kuru öksürüğün geldiğine dikkati çekti.

    Koronavirüs vakalarının hastalık seyrinde en önemli noktanın vücut direnci olduğuna işaret eden Cander, “Koronavirüs karşısında vücut direncinin güçlü olması çok büyük önem arz ediyor. Çünkü siz farkında bile olmadan bir şekilde virüse muhatap kalmış olabiliyorsunuz. Vücudunuzun o virüsü yenebilmesi için vücut savunma mekanizmasının güçlü olması lazım. Güçlü vücut sistemini sağlayacak şeylerin başında ise düzenli hayat, uyku düzeni, sağlıklı beslenme ve spor yapmak geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kalp ve böbrek gibi kronik ve ciddi rahatsızlıklar geçiren Kovid-19 hastalarının vücut dirençleri zayıf olduğu için bu savaştan galip ayrılmasının zorlaştığını belirten Cander, “Akşam öksüren ve uyku düzeni bozulan birisinin vücut direnci düşebiliyor. Öksürük gece sık sık yaşanıyor ve kontrol altına alamıyorsanız, bu durum koronavirüs gibi viral hastalıklarda çok büyük problemler yaratıyor. Eğer ciddi rahatsızlıklar yaşamış biriyseniz vücut direnciniz düşmeden bunu tedaviyle kontrol altına almanız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Cander, koronavirüsün daha çok ağız ve burun yolu ile damlacık enfeksiyonuyla bulaşan bir hastalık olduğunu hatırlatarak, pozitif olan biri kişinin öksürmesinin aynı ortamda bulunan diğer kişilerin virüse maruz kalma oranını artıracağının altını çizdi.

    Koronavirüs hastalarında öksürüğün kontrol altına alınmasının önemli bir tedavi metodu olduğuna işaret eden Cander, şunları kaydetti:

    “Koronavirüste genel olarak semptomların başlama süreci farklılıklar gösterebiliyor. Çok başka semptomlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Koronavirüste diğer virüslerden farklı olarak koku ve tat alma kaybıyla ilgili farklılarla da karşılaşabiliyoruz. Ateşli olan dönemi takiben öksürüğün 1-2 günlük süreç içerisinde ortaya çıktığını görüyoruz. Öksürüğün belirginleştiğine ve giderek arttığına şahit oluyoruz. Çoğu zaman hastalarımız iyileşiyor ve hastalığın getirdiği diğer problemler de tamamen düzelmiş oluyor. Hastalığın çoğunu atlatmış olsa bile öksürük daha uzun süre devam edebiliyor. Çünkü öksürük geç iyileşen bir mekanizma olabiliyor. Çevremizden de gözlemlediğimiz kadarıyla koronavirüs sürecinde hastalar öksürüğü ‘kendilerini çok rahatsız eden bir semptom’ olarak ifade ediyor. Bir hasta öksürük şikayetiyle geldiğinde üzerine çok farklı şekillerde gidebiliyoruz ancak koronavirüs gibi hastalıklarda semptomatik tedavi daha belirleyici oluyor. Bu amaçla öksürük refleksini baskılayacak tedavilerle öksürüğü kontrol altına alıyoruz.”

    “Semptomların en erken şekilde tedavi edilmesi önem taşıyor”

    Prof. Dr. Cander, koronavirüs sürecinde öksürük yeterli bir şekilde tedavi edilemezse hastada efor kapasitesinde düşme yaşanabileceğine ve astım gibi kronik rahatsızlığı olanlarda hastalığın seyrinin ağırlaşabileceğine dikkati çekti.

    Koronavirüs karşısında zamanın doğru yönetilmesi açısından semptomatik tedavilerin önemini vurgulayan Cander, “Sürekli öksürmeden dolayı insanlar normal yaşam düzenlerini kaybedebiliyor. Bu hem uykusuzluğa hem de vücut dirençlerinin düşmesine sebep olabiliyor. Semptomların en erken şekilde tedavi edilmesi ve kontrol altına alınması kritik bir önem taşıyor.” uyarısında bulundu.

    Koronavirüs ve gribal enfeksiyonu tamamen birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını ifade eden Cander, şu bilgileri verdi:

    “Ek semptomlar, hastalığın seyri ve şu andaki tablolar ikisini birbirinden ayırmamıza yardımcı olabilir. Koronavirüsü de üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde başladığı için gribal enfeksiyonlardan çok fazla ayıramıyoruz. Koronavirüste balgamlı öksürük beklemiyoruz, daha çok kesik ve kuru öksürük şeklinde oluyor. Kişinin etrafında birisi koronavirüs olmuşsa, buna eşlik eden tat ve koku alma kaybı varsa bunun koronavirüs olduğunu düşünüyoruz. Daha önce akciğer hastalığıyla ilgili problem yaşamış insanlar koronavirüse karşı daha fazla dikkat etmeliler. İleriki yıllarda bu rahatsızlığı geçirmiş hastaların akciğerleri üzerinde, koronavirüsün bıraktığı etkileri daha net bir şekilde görebileceğiz. Ancak şimdilik gördüğümüz kadarıyla akciğerlerde bazı genişleme yani akciğerin elastiğinde azalma gibi bazı problemlere sebep olabiliyor. Koronavirüs hastalarında bu şekilde kalıcı etkiler görülebiliyor.”

    Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.