Kovid-19 salgınında yaşlıların sosyalleşmesi için sosyal medya kullanımı, telefon ve video bağlantıları kurabilmeleri için teşvik edilmesi, yeterli beslenme ve D vitamini alımının sağlanması gerektiği belirtildi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, AA muhabirine, yaşlılık perspektifinden Kovid-19 salgını sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kutsal, salgın sürecinde ileri yaşlardaki bireylerin, sağlığın sadece fiziksel boyutu ile değil zihinsel ve sosyal boyutlarından da kaynaklanan çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalan gruplar arasında yer aldığını vurguladı.
İleri yaş grubunun genel sağlık durumunun tıbbi sorunlar yanında günlük yaşam aktivitelerinin niteliğinden de etkilendiğini belirten Kutsal, bu nedenle iyilik halinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Kutsal, yaşlanma ile yaşlıların ciddi enfeksiyonlara daha duyarlı hale geldiğini ifade ederek, “Kardiyovasküler hastalık, hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı, diyabet, obezite ve kronik akciğer hastalıklarının varlığının Kovid-19’a yakalananlarda ciddi hastalık gelişimi ile ilişkili olduğu bildirilmektedir.” dedi.
Kritik hastalarda uzun süreli ventilasyon desteği gerektiren akut solunum sıkıntısı sendromu, kalp hasarı, kalp ritim bozuklukları, şok gibi önemli komplikasyonların gelişebildiğini vurgulayan Kutsal, hatta ölümle sonuçlanabildiğini ifade etti.
Kutsal, “Ayrıca bilimsel kaynaklara göre, yaşlı bireylerin daha yüksek oranda şiddetli zatürre, daha akut solunum sıkıntısı sendromu ve çabuk ilerleyen organ yetmezliği ile başvurma olasılığı fazladır.” diye konuştu.
“Yaşlılarda en yaygın hastalık belirtisi ateş, halsizlik ve kuru öksürük”
Yaşlılardaki en yaygın hastalık belirtilerinin, ateş, halsizlik ve kuru öksürük olduğuna dikkati çeken Kutsal, “Daha az görülen belirtiler arasında baş ağrısı, boğaz ağrısı, titreme, bulantı, kusma sayılabilir. Yaşlılara yönelik karantina bir halk sağlığı önlemi olarak uygulanabilir. Fakat bu durumla ilişkili olumsuz etkilerin mümkün olduğunca azaltılmasını da gerektirir. Bu noktada ‘bilgi’ anahtar sözcüktür ve karantinaya alınan insanların durumu anlamaları için doğru bilgilendirilmeleri gerekir. Araştırma sonuçlarına göre, karantina süresinin uzaması stres faktörlerinin daha uzun ve fazla deneyimlenmesine neden olduğu için bu süreçler daha olumsuz psikolojik bulgular ile sonuçlanabilir.” bilgisini paylaştı.
Prof. Dr. Kutsal, salgın sürecinde yaşlılarda sağlığın korunması için şu önerilerde bulundu:
“- Sosyalizasyon sağlanmalı. Bu kapsamda ileri yaş grubu, sosyal medya kullanımı, telefon ve video bağlantıları kurmaları için teşvik edilmeli,
– Yeterli beslenmeye özen gösterilmeli. Çok yönlü ve yeterli beslenme sağlanmalı, adale kütlesinin ve fiziksel işlevlerin korunması için gerekli proteinin alınmasına dikkat edilmeli,
– D vitamini desteği verilmeli. Bu doğrultuda, sosyal mesafe korunarak açık havaya çıkılmalı ve vitamin D sentezi sağlanmalı, gereklilik halinde diyet ve destek tedavisi uygulanmalı,
– Egzersiz yapılmalı. Çok boyutlu egzersizlerin vücut ağırlığı kullanılarak yapılması sağlanmalı, fiziksel aktivite artırılmalı,
– Fiziksel kondisyonu azalmış, immün sistemi zayıflamış, altta yatan kronik hastalık sorunu olan, psikolojik kapasiteleri azalmış yaşlıların bilgiye erişimde ve hizmet alımında zorlanacakları ve bu nedenlerle ölüm açısından ‘risk altında’ oldukları unutulmamalı. Yaşlılar için psikolojik danışma ve psikolojik krize müdahale sistemi ve mekanizması daha da geliştirilmeli.”
Kovid-19 hastaları için fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından hastaya uygun, dikkatle tasarlanmış rehabilitasyon programlarını önerdiklerini dile getiren Kutsal, “Bu uygulamalar özellikle yoğun bakımda olan veya bu süreci atlatmış olan yaşlı hastalarda en öncelikli yaklaşımlar olarak ön plana çıkmaktadır.” dedi.
Kutsal, kısıtlamaların aşamalı olarak azaltılmasının dikkatle planlaması gerektiği değerlendirmesinde bulunarak, acil durum geçtikten sonra, ileriye yönelik olarak “yeniden yapılanma” süreçlerinde mutlaka “yaşlı dostu” bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguladı.