Balear Adaları Sivil Toplum Forumu üyesi ve Balear Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü David Abril Hervas ile Kanarya Adaları’ndaki La Laguna Üniversitesi Ekonomi Profesörü Raul Hernandez Martin, turizm sektöründe yaşanan sıkıntıların bölgelerindeki etkisini, aralarında AA muhabirinin de olduğu Madrid’deki bir grup yabancı basın mensubuna değerlendirdi.
İbiza, Mayorka, Menorka adalarıyla ünlü İspanya’nın doğusundaki Balear Adaları’nda toplam gelirde turizmin payının yüzde 43’ü bulduğunu hatırlatan Hervas, Kovid-19’dan dolayı son iki yıldır düşen turist sayısının bölgedeki yoksulluk oranını yüzde 30 seviyelerine getirdiğini kaydetti.
Hervas, “Balear’da şu anda her 3 kişiden 1’i yoksulluk sınırında yaşıyor. Balear, turistik yapısı itibarıyla İspanya’nın diğer bölgelerine oranla yaşamın, ev kiralarının daha pahalı olduğu bir yer. Turizmin durma noktasına gelmesiyle nüfusun yüzde 30’u şu anda çalışmıyor. Bunun yarısının kısa çalışma ödeneğiyle, kısmi oranda ve belirsizlik içinde geliri var.” dedi.
Salgın öncesi turizm gelirlerinde artışla birlikte son 20 yılda Balear’ın nüfusunun yüzde 40 artarak 1 milyon 200 bine ulaştığını anlatan Hervas, şöyle devam etti:
“Turizmdeki düşüş zaten var olan sorunları daha da artırarak yerel halkı çok zor durumda bıraktı. Sosyal dışlanma, eşitsizlik, konut sorunu, pahalılık her geçen gün artıyor. Kovid-19’u bir fırsat olarak görüp bölge ekonomisinde bazı değişiklikler yapılması gerekiyordu ama bu yönde adım atılmadı. Eski normallik çözüm değil. Başka alternatif kaynaklar aranmalı.”
Balear’a gelen turistlerin yüzde 25’ini (İbiza’da bu oran yüzde 50) İngilizlerin oluşturduğunu kaydeden Hervas, İngiliz hükümetinin aldığı önlemler kapsamında İspanya’ya giden vatandaşlarına dönüşte PCR testi ve karantina zorunluluğu getirmesinin bölge turizmi için çok olumsuz olduğunu vurguladı.
Hervas, mevcut durumda Balear’da otellerin yüzde 40’ının kapalı olduğunu, uçak fiyatlarının düşük olmasına rağmen açık olan otellerin eski fiyatlarını korumaya çalıştığını ancak sadece Mayorka’da 50 otelin satılığa çıktığını söyledi.
Hervas, Balear Sivil Toplum Formu olarak önerilerinin, birlikte yaşamı zorlaştıran şartları önleyici turizm alanları belirlenmesi, iklim değişikliği sorunuyla mücadele kapsamında geleceğe yönelik turist sayısına sınır konulması, otellerin yenilenmesi ve dijitalleşmeye önem verilmesi, kaliteli turizme yatırım yapılması ve bölge halkı için alternatif ekonomilerin geliştirilmesi olarak sıraladı.
“İngiliz turistlere uygulanan kısıtlamalar çok dramatik”
Kanarya Adalarının Tenerife kentindeki La Laguna Üniverstiesinde Ekonomi Profesörü Raul Hernandez Martin, turizmin bölge ekonomisindeki katkı payının yüzde 30’un üzerinde olduğunun altını çizdi.
Martin, “Salgının etkisiyle oluşan ortamda turizm sektöründe değişim için büyük bir fırsat yakalanmıştı ama ben kötümserim. Stratejik bir plan hazırlandığını zannetmiyorum.” şeklinde konuştu.
Kanarya Adaları’nda emlak, inşaat sektörlerinin turist sayısına paralel olarak gelişme gösterdiğini dişe getiren Martin, bölgedeki otellerin yarısından fazlasının açık ancak doluluk oranlarının asgari düzeyde (yüzde 25) olduğunu söyledi.
Martin, İngiliz turistlere uygulanan kısıtlamaların Kanarya Adaları için “çok dramatik” olduğunu ifade etti.
İspanya’da turizm sektöründe faaliyet gösteren iş insanlarının örgütü Exceltur’un Başkan Yardımcısı Jose Luis Zoreda, geçen haftalarda basına yaptığı açıklamada, İngiliz hükümetinin İspanya’ya giden vatandaşları için PCR testi ve karantina zorunluğu uygulamasını en azından Balear ve Kanarya adaları için kaldırmasını istemişti.
Zoreda, Kovid-19’la bağlantılı seyahat kısıtlamalarının yaz sonuna kadar devam ettirilmesi halinde bunun İspanyol turizminde haftalık 386 milyon avroluk kayıp yaratacağını iddia etmişti.